19. BÖLÜM ''BAŞKALDIRI''

3.5K 372 350
                                    

⛓️

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

⛓️

Varlığım, yokluğun tokluğuna sindi ve orada bir ateş filizlendi. Filizlenen ateş, geçmişimi işgal etti, geleceğimi belirleyen eşiği çizdi.

⛓️

Artık zihnimin ve beklentilerimin ötesinde yeni bulduğum o evrende kaybolmuş bir kapıyı aralamıştım. Kalbimi çürüten o kuşku, Kaya'nın kardeşim olabilecek olasılığından bile fazla canımı sıkmıştı.

"Bu babamın çaldığı Ney." Dedi Balamir işlenmiş ahşap Ney'e dikkatle bakarak.

Ön yargılı olmak, can yakmak ve haksız yere suçlamak istemiyordum. Bunu bir kez yapmıştım ve bir daha yapmamak konusunda kendime bir söz vermiştim. Bizi dışarıdan yöneten bir vezir vardı, şu an bu odada bile bizi izliyordu. Hatta belki de zehirli gazı salmaktaki amacı, zaten havalandırmadan geçmemizi istemesiydi. Her şeyi önceden görüyor ve biliyordu.

Onun gözlerine bakmıştım. Bana vurduğunda bile ona boyun eğmemiş, sunduğu anlaşma karşısında dimdik ve sağlam bir şekilde durarak arkadaşlarımı kendimce korumuştum. Ama bana bahsettiği o şey aklımdan çıkmıyordu, sürekli onların bencil olduğunu ve bunu göreceğimi söylüyordu.

"Her şey senin için derken?" Dedi Meriç, "Bu ne demek oluyor?"

Konuşmak istemiyordum ama kendime engel olamadım, "Bunun birçok anlamı var. Biz neye yorarsak ona yönelir." Dedim Balamir'e bakarak.

"Şu zamana kadar onun için yaptıklarından da bahsediyor olabilir," dediğimde Meriç, "Şu an burada olmamızdan da." Diye ekledi.

"Babam öldü," dedi Balamir ciddi bakışlarını Meriç'e dikerken. "Kıvanç Karnas öldü. Burada olmamıza nasıl sebep olabilir?"

"Mantık olarak zaten ailelerimiz yüzünden buradayız." Dedi Işıl, "Meriç'in demek istediği şey, Ka'nın baban ile iş birliğinde olabileceği."

"Ölü bir adam bu iş birliğini nasıl yapabilir?" Dediğinde bakışları beni buldu, o gözlerde gördüğüm tek ve net olan ifade, şüpheydi. Belki de bizim gözlerimizde sadece bu ifadeyi görüyordu ve istemeden o ifadeyi kabullenerek kendi gözlerinde de ağırlamıştı. O da karşılaştığı bu durumdan şüphe ediyordu ama aynı zamanda kurduğu cümlelerden oldukça emindi.

"Ölü olduğuna eminsin yani?" Dedi Kaya Balamir'e bakarak. Onun kehribar rengi gözlerinde bir ifade yoktu, oldukça sakin ve duygusuzdu.

"Eminim Kaya," Dedi Balamir. "Senin gibi babam hakkında konuşmuyor olabilirim ama onun cansız bedeninin üzerine toprak atan bendim."

"Sen baban hakkındaki gerçeği itiraf etmedin," dedi Kaya kaşlarını çatarak, "Sadece kendini değil, bu odadaki herkesi riske attın. İçtiğimiz sularda gerçekten zehir olabilirdi ve sen itiraf etmediğin için şimdi ölmüş olabilirdik. Ama tabii bu, Ka ile bir bağlantın olmasaydı geçerli olurdu. Sana niye istisna gösterdi Balamir?" Kaya'nın ard arda kurduğu cümlelere yetişmekte zorlansam da keskin bir dili olduğunu fark etmem uzun sürmemişti. Her kelimesinin altında yatan farklı imalar vardı ama cümlesini bitirirken aslında ima ettiklerini tek seferde dillendiriyordu. Kaya'nın sert tepkisi karşısında ne tepki vereceğini merak ederek Balamir'e dikkatle baktım.

Serpilemeyen TohumlarWhere stories live. Discover now