♧24♧

124 16 8
                                    

405 Kelime.

İyi Okumalar...

  Henry sırtı bana dönük bir şekilde Sally'ye sarılırken genç kız bana manalı bir göz kırpmıştı. Bunun altında yatan anlamı bildiğimden ben de kocaman bir sırıtışla karşılık vermiştim.

"Kendine iyi bak."

  Sally Henry'yi yanağından öpüp cevapladı.

"Sen de hayatım."

  Henry ile işi bittiğinde Sally bu sefer bana doğru yürüyüp kollarını boynuma doladı.

"Fazla üzerine gitmemeye çalış. Biraz utangaçtır ama açılacaktır."

  Henry'nin duymaması için fısıldayarak söylediği bu cümleye sırıtıp geri fısıldadım.

"Merak etme ben onu açarım."

.
 
  Nihayet Sally'den ayrılıp, araca döndüğümüzde ben sürücü koltuğuna, Henry'yi de yanıma oturmuştum. Arka koltuk uğradığımız marketlerin birinden aldığımız abur cubur ve diğer zımbırtılarla doluydu. Babaannem eve gelene kadar Henry ile onu beklemeyi tercih etmiştik. Nasıl olsa içerisi artık temizlenmişti. Bu olgu neredeyse hissedilebilir bir seviyedeydi. Evdeyken hissettiğim o hüzün ve karanlık hava birden kalkıvermişti. Bu iyi bir haberdi.

  Motoru çalıştırıp tam hız evimize doğru sürmeye başladım. Heyecanlıydım.

"Henry."

  Oturuşundan yüz ifadesine kadar her şeyiyle gergin olduğu belli olan genç adam alçak bir sesle yanıtladı.

"Efendim."

  Bu utangaçlıkla gerginlik arası modu içimden kahkahalarla gülmeme sebep oluyordu. Gerçekten de tıpkı Sally'nin dediği gibi dikkatli olmalı ve her şeyi ağırdan almalıydım(!)

"Kaç santim?"

  Henry'nin ağzı şaşkınlıkla açılmıştı.

"Ha?"

  Yüz ifademi bozmamaya gayret ederek başımla bacak arasını işaret edip sorumu tekrarladım.

"Kaç santim diyorum."

"Bulut!"

  Yaz güneşinin altında olgunlaşmış domatesler gibi kızaran yüzünü cama çevirip yakınması artık son damlaydı. Kocaman bir kahkaha atıp devam ettim.

"Bak eğer on bir veya ön iki falansa seni arabadan atarım."

  Başını bana çevirmeden omuz silkince aklıma gelen bir fikirle kaza yapmamak için aracı biraz yavaşlatıp, sol elimi direksiyondan çektim ve bacağına sürtmeye başladım. Ciddi bir şey yapmak gibi bir amacım yoktu. Tek istediğim yeni sevgilimle biraz kafa bulmaktı. Ama bana attığı o "her an arabadan atlayabilirim bak" bakışı kabul ediyorum ki beni baya korkutmuştu.

"Ama sen de nazlı kızlar gibisin ha." Elimi çekerken devam ettim. "Nasıl olsa yatağa girince göreceğim değil mi? Hatta görmekle de kalmayacağım-" cümlemi yarıda kesip göz kırptım.

  Bu sefer bir iki defa yutkunsa da yüzünü kaçırmamıştı.

"Özür dilerim. Ben sadece- Biraz zamana ihtiyacım var o kadar."

  Sırıtıp elimi dizine geri attım.

"Bebeğim o zamanı beni Sally'yi kız arkadaşınmış gibi gösterip kıskandırmaya çalışırken kullandın ya zaten." Dizinin üzerindeki elimi biraz daha yukarıya doğru hareket ettirdim. Bu, nefes alış verişinin hızlanmasına sebep olmuştu. "Şimdi oyun sırası bende."

.

Okurlarım azaldı ulan. O bir şey değil benim sevdiğim birkaçı vardı onlar da gitmişler😔 Benim de bu uygulamada sonum yaklaşıyor galiba. Neyse başladığım hikayeleri bitireyim bakalım zaman ne gösterecek.

THE FALL (BOYxBOY) -TAMAMLANDI- (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin