Anksiyete hikayem

433 1 3
                                    

Ocak ayının ikinci haftasiydi. Evden ayrilip Atakent'te bir aparta yerlestim..
Hayatimda herşey istedigim gibi gidiyordu. Evden ayrılmakla birlikte üzerimdeki o koca yük te kalkıverdi.. Sanki hayatımda bir temizlik yapmış gibiydim..

Arcan'la aramız oyle iyiydi ki sadece ikimize ait olan bu hayat hiç sıradan ve sıkıcı değildi.
Birlikte alisveris merkezine ve güzellik salonuna gidebildiginiz bir sevgiliniz varsa zaten hayat asla sıkıcı olmaz.. Üstelik sevgiliniz sizi bir mağaza içinde dört saat bekleyip şikayet etmiyorsa doğru erkegi buldunuz demektir .
Arcan'la düzenli bir hayatımız vardı..
Haftanın üç dört günü sahilde bir mekanda kahvalti yapardık. Diğer günlerde ise Arcan erkenden kalkıp, pastaneden sevdiğim peynirli poacaları alirdi. Cayi demleyip masayı hazırladiktan sonra beni çağırır, benden önce cayima üç şeker katip karistirirdi.. Kahvaltidan sonra saatlerce ders calisirdi Arcan. Işte en sıkıcı vakitler Arcan'in kitaplardan kafasını kaldırsın diye beklediğim vakitlerdi.. Okulda derece yapmıştı. Çok sevilen, başarılı bir öğrenciydi ve bazen sabah erkenden kütüphaneye gider, akşam geç saatte donerdi. Böyle günlerde beni ihmal ettiği için ona kizacagimi bildiginden, bana sevdiğim cikolatalardan alıp eve dönerdi,  gerçekten cikolata gördüğümde yumuşuyordum.  haftanın bir ya da iki günü balkonda ızgara yapardık. Arcan böyle seylerde çok yetenekliydi. Çok lezzetli kebaplar yapardi. Hatta tatlı bile yapıyordu.
Bazen nobetci olduğum günlerde bana en sevdiğim tatlı olan "şekerpare"  yapıp getirirdi..

Son zamanlarda daha sık gitmeye başladım Arcan'ın evine..
Apartta kaldığım günlerde mutlaka rahatsizlanip soluğu acil serviste alıyordum çünkü. Hasta olduğumu henüz öğrenmemistim ve kendimdeki garipligin beynimde oluşan hastalığın etkisi olduğunu anlamamıştım.
Kendimle baş başa kaldığımda garip bir şekilde rahatsizlaniyordum.. Bazı geceler burnum kaniyordu, sabahları dayak yemiş gibi uyanıyordum.. Uykularım delik deşik ve huzursuzdu. Çoğu zaman uykuda kendimi kasmaktan boynum tutuluyordu.. Ama bunlar Arcan yanimdayken bu kadar sık olmuyordu. Sinsi bir hastalık vardı peşimde ve beni yalnız yakaladığı her an başıma ekşiyordu..

Bunlardan kimseye söz etmedim uzun bir süre. Bende birseyin farkında değildim açıkçası. Ama artık mecburiyet haline gelen yalnız kalamama durumumla resmen Arcan'in evine yerleşmiş gibiydim.
Artık daha fazla sorumluluk sahibiydi Arcan..

Malesef her ay regle dönemimde bir çocuk dünyaya getirir gibi ortalığı velveleye verip, en az dört saat yatagimda çığlıklar attigim donemlerle de tanışmış oldu Arcan.
Sık sık kadın doğuma gidiyordum ama tahlillerim temiz cikiyordu.. 20 gün  boyu ve duzensiz adet görüyordum! Ve sancılarımı en etkili ağri kesiciler bile kesmiyordu. E haliyle her ay düzenli olarak beni paketleyip hastaneye yetiştirme görevide Arcan'a düşüyordu.
Acil serviste bir iğne vurulurdum ve peşine yerlere düşen tansiyonumu duzeltmek için serum taktirirdim.  Arcan da ona bir evlat vermişim gibi duygusal bir moda geçerek hasta yatağımın başında elimi tutardi.

Sevgililer günü
Bugünün benim için tek anlamı; ilk kez 14 Subat'ta sevgilimin olmasıydı.
Hep merak etmistim bugünün verdiği hissi ama hiçte ayrıcalıklı duygular içinde değildim.
Hatta bugün özel birşey yapmak gelmedi içimden. Ama Arcan böyle günleri atlamazdi.
Yine hediyelerimizi bir gün önceden vermiştik birbirimize.
Güzel bir akşam yemeği yedik.. Sonrada sinemaya gittik. Hatta ben yine aglamaktan helak olup pecetelerimi bitirmistim ve elime Arcan'ın boynunda sarılı olan atkiyi alıp, burnumu atkiya silmeye başlamıştım. Basımı çevirip Arcan'a baktım. Oda ağlıyordu.. Bende elime doladigim atkiyi gösterip sırıttım. 'Atkıya ihtiyacım yok' anlamında başını salladı..
Sinemadan çıkınca avm de dolaşmak istedim ama Arcan bu defa kabul etmedi. Neredeyse her hafta onu peşimden avm ye sürüklüyor ve yığınla poşeti onu taşıttırıyordum..

İyi ki Unutmak Diye Birşey VarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin