sick but cute

213 33 106
                                    

Günler saçma şekilde çabuk geçiyordu. Öyle ki, Miami'ye gelip otele yerleşmiştik bile. Harry ile son görüşmemizin üzerinden bir hafta geçmişti. Birkaç saat önce uçağa binerken görmüştüm ve normal davranmak için bir hayli çabalamak zorunda kalmıştım.

Ne yaptığımı bilmiyordum. Gerçekten. Yaptığım yanlıştı. Neden inatla yapmak istiyordum? Duygularıma karşı koymak zorundaydım. Ben evliydim. Harry de evliydi. Böyle söyleyince kulağa daha kötü geliyordu.

Düşüncelerimi sonraya saklayarak valizden günlük bir elbise çıkarttım. Dışarısı gerçekten çok sıcaktı. Neyse ki otelden çıkmayacaktık. Sam güvenli bulmadığı için çıkmamızı istememişti. Açıkçası bana uyardı. Bu sıcakta çıkmak istemezdim.

Kısa bir duş aldıktan sonra üstümü giyindim ve yayıla yayıla koltuğa oturdum. Sam işle ilgili birkaç şeyi halletmeye gitmişti. Harry ve Cassandra da öyle. Yani tektim. Oldukça da memnundum.

Biraz sosyal medyada takıldıktan sonra televizyonu açtım. Dikkatimi çeken hiçbir şey olmadığı için geri kapattım. Canım sıkıldığı için uyumuştum. Uyandığımda saat yediye geliyordu. Odada hala bir hareketlilik olmadığına göre kimse gelmemişti.

Bu kadar gecikeceklerini bilmiyordum. Acıkmıştım ve onlar muhtemelen yemişti bile. Üstüme başımı düzelttikten sonra çantamı ve oda kartımı alıp odamdan çıktım. Kapıda iki tane adam dikiliyordu. Sahi mi Sam? Kapıma koruma mı dikmişti? Sıkıntılı bir nefes verdim.

"Bir şey mi istemiştiniz Bayan Rochelle?"

"Yemeğe inecektim. Bu arada kapımın önünde durmanıza gerek yok. Gidebilirsiniz." Dinledikleri belliydi ancak yerlerinden kıpırdamadılar bile. "Bay Rochelle buradan ayrılmamamızı söyledi." Başımı salladım. "Ancak şu an Bay Rochelle burada değil. Yani, gidebilirsiniz. Sam bir şey derse ben yolladım diyeceğim. Tamam mı?"

"Üzgünüm Bayan Rochelle ancak-"

"Bu bir rica değildi." dedim kendimden emin bir şekilde. Ara sıra soyadımın avantajlarını kullanıyordum işte.

Tekrar itiraz etmeden gittikleri zaman yemeğe indim. Keyfini çıkara çıkara kocaman bir tabak yemek yemiştim. Geri odama çıkarken koridorda Sam'leri gördüm. Onlara yetişip kendimi gösterdim. "Dorothea? Tek başına ne yapıyorsun?" dedi beni görür görmez Sam.

"Yemek yedim." Sam belimden tutup kendine çekti ve alnıma bir öpücük kondurdu. "Özür dilerim bebeğim, gecikeceğimizi söylemedim." Başımı 'sorun yok' anlamımda salladım. Harry ve Cassandra'ya baktığımda bizi izlediklerini gördüm. "Selam bu arada." dedim onlara el sallayarak.

"Selam." dedi Cassandra her zamanki neşeli sesiyle. Yorgun gözüküyorlardı. Muhtemelen sıcaktan pişmişlerdi.  Onlarla vedalaştıktan sonra Sam ile odamıza geçtik.

"Korumalar nerede Dorothea?" Ceketini ve kravatını çıkarttıktan sonra koltuğa oturup gömleğinin düğmelerini açmaya başladı.

Omuz silktim. "Gitmelerini söyledim."

"Neden? Onları başına koyduysam bir sebebi vardır değil mi?" Başımı salladım. "Haklısın ancak tatildeyiz ve başımda korumayla gezmek istemiyorum." dedim yanına yaklaşırken. "Sürekli yanında durmayacağım. İhtiyacın var." Ellerimi omuzlarına yerleştirdikten sonra kucağına oturdum.

"Kendi başımın çaresine bakarım Sam. Lütfen." Resmen yavru köpek bakışı atıyordum.

"Tamam ama telefonun sürekli yanında olacak ve ne yaptığını haber vereceksin." Gülümseyerek başımı salladım. "Teşekkür ederim." dedim kucağından kalkarken. Biraz ne yaptığımız hakkında konuştuktan sonra Sam duşa girmiş ve uyumuştu. Ben de ondan sonra dalmıştım.

false art | styles Where stories live. Discover now