6

280 36 26
                                    


Zaman geçerken Hyunjin çiçeklerini kaybetmişti ama kaybettiği tek şey çiçekleri değildi.

Sevdiği çocuğun yanında kusmuyordu artık veya nefesi daralmıyordu ama kalbi hızlı da atmıyordu. Arkadaşları ile görüştüğünde tüm gün gülümsemiyordu, uzun zamandır gülümsemiyordu.

Mutluluk, aşk, minnet gibi duygularının yanı sıra hisettiği sinir ve nefrette yok olmuştu zamanla, eskiden sokakta görse bir kaşık suda boğmak isteyeceği insanları görünce dümdüz yoluna devam ediyordu.

Yine de bazı zamanlar Felix'i gördüğünde midesi kasılıyordu bazı geceler de eski benliğini kaybettiği için ağlıyordu bunları sadece ilaçlarını almayı unuttuğu zamanlar yaşıyordu.

Her sabah olduğu gibi bu sabahta dümdüz bir suratla yataktan kalkıp okul için hazırlanmıştı. Kıyafetleri eski hayatına göre daha sadeydi artık düz renkler tercih ediyor görünüşüne önem vermiyordu. İlaçlarını içmeden evden çıktığında durgun adımlarıyla arabasına bindi.

Yol üzerinden Jisung'u almak için durduğunda çocuğun diğer günlere oranla daha özenli bir şekilde hazırlandığını farketti. Güzel gözüküyordu.

"Günaydın."

Jisung neşeli sesiyle konuşup elini direk radyoya atmıştı.

"Günaydın Ji."

"Bugün nasılsın?"

"İyiyim idare ederim yani sen?"

"Bende iyiyim."

Hyunjin arabayı çalıştırıp yola odaklandığında Jisung radyodaki şarkıya eşlik ediyordu.

"Hyunjin."

"Hm?"

"Bugün dışarı çıkmak ister misin?"

"Olur çocuklara haber verdin mi?"

Jisung iç çekip kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Yalnız takılsak?"

Artık her grup buluşmalarında Felix'in yanında sevgilisi de geliyordu bu durumda Hyunjin'in zaten asık olan suratını daha çok asmasına sebep oluyordu.

"Olur."

Jisung kabul eden arkadaşına küçük bir gülümseme verip kafasını diğer tarafa çevirdi ve camdan yolu izlemeye başladı. Hyunjin'in bu halleri onu fazla üzüyordu.

Çocuğun iyiliği için her yolu denemişti ama sorunun ilaçlardan kaynaklı olduğunu da biliyordu. Bazen Felix'e her şeyi anlatıp onlardan uzak durmasını söylemek istiyordu ama bunun ne kadar işe yarar olduğundan emin olamıyordu.

"Jisung."

Koluna dokunan elle dalan gözlerini yoldan çekip yanına döndüğünde çoktan geldiklerini hatta arabayı park bile ettiklerini fark etti.

"Dalmışım."

"Ne düşünüyorsun öyle?"

"Hiç, hadi gidelim."

İkili aradan inip kampüsten içeri girdiklerinde onlara el sallayan arkadaşlarını direk görmüşlerdi. Çardakta oturan grup neşeli sekilde onlara el sallıyordu.

Hyunjin zoraki bir gülümseme verip kolunu arkadaşının omzuna attığında Jisung'da refleks olarak elini beline koymuştu sonra hızlıca geri çekip ikisinin arasında kalmasını sağladı.

Hyunjin çocuğun garip davrandığının farkındaydı ama tepki vermemeyi tercih etmişti.

"Günaydın gelin oturun."

hanahakiWhere stories live. Discover now