BÖLÜM 10

44.3K 966 123
                                    

Selam 🐞

* **

Beynim duyduğu cümleyi idrak etmeye çalışırken, kalbim de ona destek verircesine hızlı hızlı atıyordu. Sağ elim kalbime gitti bir an, derin bir nefes çektim. Yarattığım enkazın altında boğuluyordum. Bir deprem olmuştu, bunun sorumlusu bendim ve bu depremin masumları enkaz altında kalan canlılardı. Ben bir binanın sorumsuz mühendisiydim. Ben depreme dayanıklı olmadığını bile bile, para uğruna evleri satan müteahittim.

Bir elin koluma dokunduğunu hissettim, döndüm. Barbaros endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Onu rahatlatmak adına bir elimi omzuna atıp zıvazladım. Başını öne eğip geri çekildiğinde, çıkışa doğru ilerledim. Arkamdan nereye gittiğimi sormak istercesine baktığını biliyordum. Ama benim arkaya bakmaya yüzüm yoktu, cesaretim hiç yoktu. Bir an utandım kendimden.

Fazla uzaklaşmadım, hastanenin çıkışında bir banka oturup yüzümü avuçlarımın arasına aldım. Onu burada tek başına bırakamazdım. Aklıma Rüya geldi gene. Onunla bir bebek hayalimiz vardı. Ben hep ona benzeyen güzel bir kız çocuğu isterdim, o ise bana benzeyen bir erkek çocuğu. Sonra beraber meşhur lafımızı söylerdik ' erkek olursa şair olur, kız olursa şiir..'

O an Rüya ya söz verdiğim için yapmadığım bir şeyi yapmak istedim. Tutamadım kendimi, bana iyi gelecek tek şey bu gibi hissettim. Yakınlarda bir büfe aradı gözlerim. Hemen gittim bir paket sigara aldım bir de çakmak. Vakit kaybetmeden açtım, bir tanesini tutup yerleştirdim dudaklarımın arasına. Çakmağı yakınlaştırıp yaktım ve derin bir nefes çektim içime. Ciğerlerim sanki buna muhtaçmış gibi ferahladı. Sanki uzun süre havasız bir ortamda kalmış ordan açık havaya çıkıp tüm oksijeni içime çekmiş gibi rahatladı.

Tam bir nefes daha çekmek için dudaklarıma götürürken, hastane kapısından endişeyle çıkan Barbaros u görmemle elim havada kaldı. Beni gördüğünde hızlıca yanıma ilerleyip önümde durdu.

-"Arjin i normal odaya aldılar abi, görmek istersin belki. " kafamı sallayıp elimdeki sigarayı yere attım. Ayakkabımın ucuyla ezip gülümsedim. Rüya oradan bile müdahale ediyordu sanki bana. Koşar adım ilerleyip yattığı odanın kapısının önünde durdum. Bir süre bekledim. Cesaretimi toplamak için derin bir nefes alıp içeri girdim.

Uyuyordu. Herşeyden herkesten habersiz masumca uyuyordu. Tüm olanlardan habersizken duyduğunda böyle sakin kalabilecek miydi. Düşündüm. Korktum. Sinirlenmesinden değil. Yada çekip gitmesinden hiç değil, zaten benim yanımdan gitme gibi bir ihtimali yoktu. Kendine tekrar zarar vermesinden korktum..

Söylemeyecektim ona bebeğini daha doğrusu bebeğimizi kaybettiğini. En azından bir süre..

Daha da yaklaştım yanına, uzanıp narin eline dokundum. Avucumun içine aldım sonra. Baş parmağımla elinin üstüne okşadım. Dizlerimin üstüne eğildim, sonra ağzımdan şu dizeler döküldü :

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.

"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.

Demeyeceksin işte.

Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.

Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,

Senin onu sevdiğinden...

Çok sevmezsen, çok acımazsın.

Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Senin değillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.

Paldır küldür yürüyebileceksin.

İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,

Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,

Güneşi, ayı, yıldızları...

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.

"O benim." diyeceksin.

Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...

Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, ya da pembeye.

Ya da cennete ait olacaksın.

Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,

Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

Elimin içinde eli hareketlendiğinde gözümü oraya kaydırdım. Küçük avucu içinden baş parmağımı sıkıca tuttu. Dudakları hareketlendiğinde sessizce dinledim.

-"Baba, ne olur kurtar beni burdan." diye sayıkladığında parmağımı daha da çok sıktı. Odanın içinde gezdirdim gözlerimi. Beynim bana oyunlar oynuyordu. Ben gözlerimi kaçırdıkça ' yarattığın enkaza iyi bak Bora' dercesine gözlerim tekrar ona dönüyordu.

Bu ben miyim? dedim kendime. Sırf intikam için masum bir insanı bu hallere düşüren kişi ben miyim?

Parmağımı tutan parmaklarını gevşettim. Dizlerimin üzerine doğrulup çıktım odadan. Kapının önünde bekleyen Barbarosa dönüp hiç düşünmeden konuştum.


- "Şu Arjin'in babası, neydi adı? Her neyse.. Onu bulup bana getirin."




* **

Sınır +30 vote +80 yorum ❤️

ARJİN +18 Où les histoires vivent. Découvrez maintenant