"Yardımlaşma yok, Higgs." Snape sınıfın öbür tarafından bağırdığında irkildiler. Violet kendi önüne baktı. O aşamaları çoktan halletmişti ama önünde biraz daha malzemelerden vardı. Bıçağını eline aldıktan sonra tohum dikenini önüne çekti. Önce bıçağın yan tarafı ile ezip sonra boydan kestikten son gül dikenlerini önüne aldı. Hepsini minik minik olacak şekilde kestikten sonra Terrenca'a baktı.

Onlar da kesmişler ve Violet'e minnettar bakışlar atıyorlardı. Kendi iksirine döndü. Kaynamaya başlamıştı. Beş kez karıştırıp altını kapattı. Olması gereken pembemsi renge dönüştüğünde gülümsedi. Gerçi gülümsediği şey aldığı kokular da olabilirdi.

"Üzgünüm Profesör. Dersi bölmek istemem ama işimiz yeni bitti. Gelebilir miyim?" Kapının aralanması ile bütün sınıf o tarafa baktı. Cedric gelmişti. "Bay Diggory, şöhretten vakit ayırıp gelebilmeniz ne hoş. Yerinize hemen geçmez iseniz binanızın kaybedeceği on puan gibi." Cedric koşarak Violet'in yanına geçti. "Günaydın sevgilim, bugün biraz fazla mı parfüm sıktın?"

Violet güldü. İksirden haberi bile yoktu ve onun kokusunu aldığını hemen belli etmişti. "Burada ne arıyorsun, Ced?"

"Slytherin ile ortak ders. Gerekirse Sihir Tarihi olsun, yine gelirdim." Gülmesi gülümsemeye dönüşürken iksiri şişeye koymak için kazanı kaldırdı. "Fazla parfüm sıkmadım, bu iksirin kokusu." Şişenin kapağını kapatıp üstüne adının yazılı olduğu etiketi yapıştırdı. İksir notlarını önüne itti. "Amortentia'dan benim kokumu alıyormuşsun. Artık yalan da söyleyemezsin bu konu da." Cedric'in cevap vermesine izin vermeden masadan ayrıldı. Şişeyi Profesör Snape'in masasına bıraktığı zaman geri dönecekken Snape, "Tebrikler, Bayan Black. Her zamanki gibi mükemmel bir iksir. İlk bitirdiğiniz ve tamamen doğru yaptığınız için Slytherin'e yirmi puan." dedi.

Violet gülümseyip kafasını salladı tekrar masaya gitmek için yöneldiği sırada Snape yine konuştu. "Ne kokusu aldığınızı da notlarınızın arasına eklemek isteyebilirsiniz. Sınıfla da paylaşırsanız güzel olur."

"Tabii..." Violet şişeyi eline aldı ve açtı. Burnuna yaklaştırıp derin bir nefes aldı. "Kahve ve... Boya kokularını alıyorum." Gelen üçüncü koku ile beraber yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti. Yoğun bir şekilde kokuyordu. Gözlerini yerden çekip oturdukları yere baktı. Cedric onun gülümsediğini görünce gülümsedi, anlamıştı. "Bir de tarçın."

"Paylaşma cesaretini gösterdiğiniz için teşekkürler Bayan Black. Slytherin'e beş puan. Yerinize geçebilirsiniz." Violet yerine oturduğunda Cedric'e baktı. Kolunu masaya dayamış, kafasını da eline yaslamıştı. "Bu adam size yarınlar yokmuşçasına puan vermeye devam etti ama bu bile mutluluğumu bozamaz sanırım." İkisi de aptal aptal sırıtıyordu.

"Karizman çizildi değil mi? Sınıfa girdiğin gibi 'Çok parfüm sıkmışsın.' dememeliydin."

"Tüh be. Aslında açık ve net bir şekilde 'Günaydın sevgilim.' dediğimi hatırlıyorum." Yüzü yavaş yavaş yaklaşmaya başlamıştı. Violet'te kendini ana kaptıracakken derste olduklarını idrak etti. Cedric'in omzuna vurup, "Be denmez. Sınıfta da çok ayıp bu, sana hep nazik ol diyorum."

Cedric dudaklarını büzdü. "Oysaki tam bir centilmendim."

"Bayan Foster, sanırım iksiri düzgün yapabilen ikinci ve son kişisiniz. Siz de bizimle aldığınız kokuyu paylaşır mıydınız?" Sesler ile ikisi de oldukları küçük andan çıkmışlar, gerçekliğe tamamen dönmüşlerdi. Hope yutkundu. "T-Tabii..." Kendi iksirinin kapağını açtı ve kokladı. "Karamel, tıpkı Kaymak Birası'ndaki gibi. Sonra... Gül. Son olarak..." Üçüncü bir koku aldığını ağzından kaçırdığı zaman sınıftaki çoğu kişi dinlemeye başladı. Kim olduğunu bulmaya çalışanlar olacaktı.

Violet BlackWhere stories live. Discover now