8

927 55 13
                                    

Gece olunca her zamanki gibi balkona geçmiş, uçsuz bucaksız denizi izliyordum.

Saat geçmek bilmiyordu bazen. Sürekli telefonumu açıp vakti kontrol ediyordum. Bazen bücür geceleyin kalkar, biraz dışarıyı seyreder sonra tekrar odasına çekilirdi. Beni ise hiç fark etmemişti.
Veya ben öyle sanıyordum.

Aklımda plan yapmıştım bu sefer. Onu gizlice dışarı çıkaracaktım.
Dünyanın en mantıksız hareketiydi belki de, ama artık beynimle karar alamadığımın farkındaydım.

Vazgeçmek istiyordum. Ama her oturup kitap okuduğumda, sesini kulaklarımda işittiğimde her şey.. değişip dönüşüyordu.

Bazen kafasını uzatıp çitlerin oradan, beni dikizlerdi. Ah bir de laf atması yok muydu?
Akın'la ise arada dışarı çıkıp yürüyüş yapardık. Biraz tuhaf biri olmasına rağmen beni güldürmesini seviyordum.

Derken sol tarafımda bir ışık hüzmesi hissettim. O olmalıydı.

Evet oydu.

"Şş Beril, bu saatte ne yapıyorsun?"

Yerinden sıçramıştı sesimi duyunca.

"Korkma, korkma benim."

Çok komikti. Biraz güldüm.

"Çok korktum aptal."

Ayağa kalkıp balkonun korkuluklarına asıldım.

"Dışarı çıkalım mı?"

"Kafayı mı yedin sen?"

"Yoo."

Ellerini beline koydu.

"Ciddisin yani."

"Geliyor musun, gelmiyor musun?"

Biraz durdu. İkilemde kalmıştı sanırım. Sonra aniden kapıya yöneldi ve "Hazırlanıp geliyorum." dedi.

Elim ayağıma girmişti. Aslında evet diyeceğini hiç düşünmemiştim. Odama girip sessizce eşyalarımı aldım ve merdivenleri indim.

Gökyüzünde yıldızlar sanki bana göz kırpıp şans diliyorlar gibiydi. Veya bana öyle geliyordu. Aya baktım.

İçim kıpır kıpırdı. Altı üstü gecenin yarısı beraber dışarı çıkıyorduk canım, ne vardı ki bunda?

Altı üstü vücudunun her kısmını ezberlemiş olduğum bir genç kızla gecenin yarısı içmeye falan gidecektim. Çok normaldi. Evet kesinlikle başka bir şey yoktu.

Bir an vazgeçer gibi oldum ama ayın ışığıyla başım dönmüştü. Tekrar ona baktım.
Duygularımı anlamaya çalıştıkça işin içinden çıkamaz olmuştum. Bu yüzden sadece bu gece onları sorgulamadan, ne hissediyorsam onu yapacağım, dedim kendime.

Birkaç kere etrafımda döndüm. Çok tuhaftı içimdekiler, ama onları sorgulamayacağımı söylediğim için umursamıyordum ve bu beni daha çok özgür hissettiriyordu.

O esnada Beril yavaşça evin kapısını açtı ve evden çıktı.

"Güzel olmuşsun."

"Teşekkürler."

Biraz suskunluk oldu.

"Nereye gidiyoruz?"

Babamdan yürüttüğüm araba anahtarıyla kapıların kilidini açtım ve şoför yan koltuğunun kapısını nezaketen açıp "Buyrun matmazel." dedim.

"Teşekkürler monseaur(mösyö)"

Kapısını kapattıktan sonra şoför koltuğuna geçtim.

"Seni biraz genç hayatıyla tanıştırayım diyorum."

Anahtarı takıp motoru çalıştırdım.

"Nasıl yani?"

"İçmeye gidiyoruz bücürcüm."

"Sen gerçekten delirmişsin Nilcim."

Ona bakıp gülümsedim.
"Hadi hadi, uzatma gidiyoruz işte."

Vitesi park'a alıp arabayı geri geri park alanından çıkarmaya başladım.

"Radyo?"

"Olur."

geceler (gxg)Where stories live. Discover now