Bölüm 22

12.7K 663 119
                                    

Bölümün şarkısını dinleyin olur mu? Eminim bir çoğunuz bu şarkıyı bilmiyorsunuz ama çok güzel.

***

Asya annesiyle Berlin'e geldiğinden beri sürekli uyuyordu. Nevin Hanım artık endişeden kaldıkları eve doktor çağırmaya karar verdiğinde sorunun psikolojik olduğu ortaya çıktı. Zaten Nevin Hanım da emindi bu cevabı alacağından. Asya hiçbir şey yemiyor, yataktan kalmıyordu. Buna tek çare olarak terapiye başlandı. Neyse ki Almanya'da başarılı birçok Türk psikiyatrist vardı. Asya'nın ilaç tedavisine başlamasından başka çare olmadığına karar verildi. Yüksek dozlu bir antidepresan kullanmaya başladı. Almanya'ya kaldığı ilk ayda Asya üzüntüden on kilo verdi. Bir ay gibi kısa sürede verilen on kilo Nevin Hanımı o kadar endişelendirdi ki kızına kilo vermesi için ısrar ettiği zamanları hatırlayıp çok pişman oldu. Asya yeniden yemek yemeye başladığında bir daha ona asla kilo vermesi gerektiğini söylemeyecekti. Yeter ki yeniden doğru düzgün yemek yesin başka hiçbir şey umurunda değildi.

Zaman ilerledikçe antidepresanın da etkisiyle Asya biraz olsun kendine geldi. En azından zamanın nasıl geçtiğini fark ediyor, daha az uyuyordu. Günleri çoğunlukla evin bahçesinde oturup derin düşüncelere dalarak geçiyordu. Aslında o anlarda Asya'ya ne düşündüğünü sorsalar belki cevap bile veremezdi. O kadar çok şey düşünüyordu ki bazen kafası karışıyordu. Düşüncelerini bir türlü toparlayamıyordu. Bir süre sonra düşüncelerinden uzaklaşmak için yürümeye başladı. Bu yürüyüşler sonlara doğru hep deli gibi koşmasıyla sonuçlanıyordu. Sanki koşarken bir şeylerden kaçıyor ama asla kurtulamıyordu. Sonunda nefessiz kalıp durduğunda yeniden acılarına yakalanma korkusuyla biraz nefeslenip tekrar koşuyordu. Bu çılgınlık uzun süre devam etti. Bir süre sonra verdiği kiloların ve sürekli pratik yapmanın etkisiyle daha uzun süre kesintisiz koşabilmeye başladı. Zamanla koşmak onun için bir alışkanlık haline geldi. Her gün uzun süre koşuyordu.

Asya o günlerde kilo vermeyi amaçlamıyordu aslında. Kilo vermek umurunda bile değildi ama üzüntünün verdiği iştahsızlık ve kapıldığı çılgınca düşüncelerin onu delirtmemesi için yaptığı koşuların sonucunda epey kilo verdi. Annesi bu kadar ani kilo kaybının sağlık sorunları yaratmasından çok korkuyor ama elinden bir şey gelmiyordu. Asya Almanya'ya gelmesinin dördüncü ayı dolduğunda artık ideal kilosundaydı.

Dört ayın sonunda biraz olsun kendine gelen kız hala ağır depresyonda olsa da Almanya'da yaşayan çok yakın bir arkadaşıyla artık görüşmeye karar verdi. Bir düğünde Almanya'daki arkadaşı Aslı ile konuşup telefonu kapattığında Berk olacak köpek Asya'yı taciz etmeye kalkmış ve Bora gelip onu kurtarmıştı. Aslı'yı düşününce aklına bu anısı geliyordu ama bunları düşünmemeye çalıştı. Zaten herkes, her şey ona Bora'yı hatırlatmıyor muydu? Bundan kaçışı yoktu ki.

Bir Perşembe günü Aslı onları kaldıkları evde ziyarete geldi. Asya'yı gördüğünde haline çok şaşırdıysa da bir şey demedi, kızın çok üzgün olduğu belliydi çünkü. Bu yüzden onu neşelendirmeye çalışarak ne kadar kilo vermişsin, afet gibi olmuşsun demekle yetindi. Birlikte oturup kahve içtiler. Kahve içtikleri sırada Aslı sürekli bir şeylerden konuşarak Asya'nın üzüntüsünü unutturmaya çalışıyordu.

''Asya bu halin ne?'' Diyordu kız. ''Kıyafetlerin emanet gibi duruyor. O kadar kilo vermişsin ki pantolonun üzerinden düşmek üzere. O kemer olmasa düşer zaten. Sen hiç alışveriş diye bir şey duydun mu tatlım?''

''Aman boş ver Aslı ben böyle mutluyum.'' Diye cevapladı Asya, Aslı'nın bu sorusunu. ''Hiç alışveriş çekecek havamda değilim.''

''Olmaz!!!'' Dedi Aslı şiddetle karşı koyarak. ''Bütün dolabını yenilemeyeceksen kilo vermenin ne anlamı var? Yarın gelip seni alıyorum ve alışverişe gidiyoruz.'' Asya'nın itiraz edeceğini anlayan kız buna müsaade etmedi. ''Hiç konuşma Asya yarın alışverişe gidiyoruz. Karar verildi. Bu konu burada kapanmıştır.''

MUGREMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin