LÂCİVERT | KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ♤ SİYAH BEYAZ GÜLLER PART I

En başından başla
                                    

Siyah ve beyaz güllerden oluşan buketi uzattığında ellerimle kavradım. Parmaklarımız temas etti, çekmedi. Teni tenimde oyalanırken çikolatayı yan taraftaki ahşap dolabın üzerine bıraktı. Belimin arkasına uzanan koluyla bedenimi kendine çektiğinde gövdesine yaklaşmıştım. Elbisenin açıkta bıraktığı bacaklarım kaslı bacaklarının arasında kalmıştı. Sıcaklığı tenime ateş misali değiyordu.

Dilimi damağımı kurutan görüntüsü karşısında nefesimi verdim. "Teşekkür ederim," sesim bu büyülü anın bozulmasından korkar gibi kısıktı. Baş başaydık. Ailemiz salonda bizi bekliyordu ancak şu an tek odak noktam hayatımı birleştireceğim adamdaydı.

Özenli bakışları gözlerimden ayrılmazken, "Bir şey mi oldu güzelim?" diye sordu. Hissetmişti sanki. 

Saklamam ikimiz için de yıkıcı olurdu.

"Oldu. Ama hallettim," dedim detaya girmeden. Yeterince can sıkıcı bir meseleydi.

"Mesele ne?" dedi gergin bir sesle.

"Ahuzar Hanım aradı," dedim dosdoğruca.

Kaşları derince çatılırken dişlerinin sıkılmasıyla yanakları içe çöktü. "Ne zırvaladı?"

"Her zamanki mevzular. Argun ağabeyim konuştu. Hallettik. Uzatılacak bir konu değil. Sadece bu akşama odaklanalım, olur mu?"

Sakinleşmek adına bir adım gerileyip yüzünü sıvazladı. "Sonra," dedi kendi kendine. "Sonra düşünüp kafa patlatacağım. Bu akşamı bize zehir edemeyecek,"

Aramızdaki boşluğu kapatarak elimi kısa sakallarının sardığı yanağına koydum. Sertelen bakışları beni buldu. "Hiçbir sorun yok," dedim yumuşak bir sesle. "O kadın bizim için hiçbir şey ifade etmiyor. Düşüncelerini önemsemiyorum, Akif. Sen de canını sıkma ne olur?"

Nefesini gürültüyle verip başını ağırca salladı. "Tamam yavrum. Zaten bu gece senden başka hiçbir şey düşünmeyeceğim," deyip alnımdan öptü. "Gözlerimi senden ayıramıyorum,"

Dudaklarının sıcacık baskısıyla gülümsedim. "Bu gecenin güzel bitmesini istiyorum," yüzlerimiz arasına bir miktar mesafe koydum. "Mutlu bir gelin olmalıyım öyle değil mi?" mutluluğum sesime yansıdı.

Yanağımı okşadı baş parmağıyla. "Daima mutlu olmalısın. Benim gelinim olsan da olmasan da."

Kalbime sığdıramadım o an ki bakışlarını. Güzel seven askerimin sevgisi içimden taştı.

Ellerim heyecandan zangır zangır titrerken kahve fincanlarının üzerinde olduğu tepsiyi daha sıkı kavradım. Kalbimin atış seslerinin dışarıdan duyulduğuna yemin edebilirdim. 

Duha gülümseyerek tezgahın önünden çekildi. "Yanakların tatlı bir pembelikle süslendi," dedi naif bir kıkırtıyla. 

Beceriksizce gülümsemeye çalıştım lâkin yüz hatlarımdaki kaslar o kadar kasılmıştı ki gülümseme eylemini bile yerine getirmekte zorlanıyordum. Hiç bu kadar heyecanlanıp gerileceğimi düşünmemiştim ama kahve yapmak için mutfağa girdiğimden beri elim ayağım birbirine dolanmıştı. Duha kahveleri yaparken bana epey yardımcı olmuştu. Aksi takdirde kahve falan yalan olacaktı.

Akif Karan'la konuşup salona girdikten sonra beni büyük bir heyecan sarmıştı. İstesem de kendimi dizginleyemiyordum.

Derin bir nefes alarak yönümü mutfak kapısına döndürdüm. "Bu anları ileride izlerken bol bol güleceğinizin garantisini veririm," Gizem her anımızı videoya alıyordu. Daha sonra bunları birleştirip güzel bir klip hazırlayacağını söylemişti. Hepsi çok hevesliydi. Sanki mutluluğumuz için el ele vermiş ve bütün ailemiz üzerimize titriyordu. 

KOYU LÂCİVERT SEVDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin