Çağatay'ın büyük bir ciddiyet ile sorduğu soruya dayanamayıp kahkaha attığında herkesin bakışları bana döndü.

"Nereden geliyor aklına böyle şeyler ya?"
"Ama doğru! Bak iki oldu bu. Şimdi bu Emir'in de ailesi gelir falan. Ben oğlumu vermem diye."
"Baya eğlendiniz ama..."

Biz kendi kendimize güldükten sonra kendime gelip ayağa kalktım.

"Beyler, aşağı iniyorsunuz şimdi. Aylin sen de Nazenin'in odasında kalacaksın."
"Açelya olmaz. Emir gözümün önünde olmalı."
"Kızım manyak mısın be sen?"
"Ay yeter ya! Manyak mısın manyak mısın? Manyağım Emir! Deliyim ben tamam mı? Başından beri bir kez bile dinlemek istemeyen sen delirttin beni! Yoruldum. Yoruldum ama buna rağmen hala senin için çabalıyorum. Gör artık beni n'olur."

Aylin ağlamaklı bir ifade ile Emir'den cevap beklerken araya girdim.

"Peki, siz ikiniz de Nazenin'in odasında kalın. Eğer bir sıkıntı olursa emir sen gelir koltukta falan yatarsın. Ya da aşağı inersin işte ne bileyim. Hallederiz. Sadece aranızdaki sıkıntı neyse çözmeye çalışın. Tartışıp durmayın."

İkisi de beni onayladığında Çağatay'ı da yanıma alarak odaya geçtim.

"Niye geldik buraya."
"Burada kalacaklar ya, çarşafları değiştirmem gerek. Yardım et bana."

Yataktaki çarşafları çıkarıp yere attım ve yenilerini serdik Çağatay ile. Yanıma gelip belimden tuttu ve yanağıma minik bir öpücük bıraktı.

"Ayrı mı kalacağız bu gece?"
"Önceden de beraber kalmıyorduk."
"Ama az önceki halin çok güzeldi?"

Hangi halimden bahsettiğini anlamamıştım. O da anlamadığımı biliyormuş gibi açıklamaya başladı.

"Kollarımın arasında uyurken gerçekten çok güzeldin. Huzurlu bir andı benim için. Hem de fazlasıyla."
"Seninle yatamam Çağatay."
"Biliyorum. Her şeyin çok yeni olduğunu biliyorum güzelim. Birbirimizi yeni keşfediyoruz ve her şey için çok erken. Bana öyle mutsuz bakma. Senden bunu istemiyorum. Sen ne zaman istersen."

Anlayışlı tavrına gülümsedim ve sarıldım. Çağatay dışarıdan bakıldığında oldukça sert, arkadaş ortamında sakin, benim yanımda ise oldukça anlayışlı ve yumuşak bir yapıya sahipti. O yüzden bazen onun bir olaya nasıl tepki vereceğini kestiremiyordum. Birçok kişilik barındırıyor gibiydi içinde. Ve dediği gibi birbirimizi keşfediyorduk. Her şey için çok erkendi.

"Onlara haber verelim de gelsinler."
"Sabaha ikisinden biri yaralı olmaz inşallah."

Yine dalga geçmeye başladığında baş başa olduğumuz için güldüm.

"Yapma şöyle şeyler. Hadi çıkalım."

~EMİR'DEN~

Çağatay abi kendi evine gitti. Açelya da odasına. Biz yine beraber kaldık.

"Cevap vermeyecek misin bana?"
"Aylin..."
"Düşünmüyorsun Emir. Yapmıyorsun bunu. Ne kadar acı çektiğimi görmüyor musun? Hiç mi olurumuz yok senin gözünde? Deneyemez misin?"

Cevap vermediğim her saniye gözlerindeki hüznün arttığını görebiliyordum. Ama yapamıyorum. Her askerin aklında olduğu gibi benim de kafamı karıştıran şeyler var. Şehit olmak, arkanda fazla kişi bırakmak.

"Askerim ben..."
"Ne olmuş yani?"
"Yorulursun Aylin. Beklemek zor gelir. Sıkılısın."
"Bana mı anlatıyorsun bunları? Benim babam da asker Emir. Hem de ben kendimi bildim bileli. Ve daha öncesinde."
"Aynı şey değil. Anlamıyorsun beni."

Susup kafamı eğdim. Bu sırada yanımdan uzaklaşıp odadaki pencereye yöneldi. Camı açıp kafasını dışarı çıkardı.
Kendini zor tutuyor gibiydi. Söylemek istediği çok fazla şey var ama söyleyemiyor.

Kısa bir süre sonra tekrar karşıma geldi. Kırmızı gözlerle bana bakarken yaklaşıp hala akmaya devam eden göz yaşlarını silmek istesem de kendimi geride tuttum.

"Nesi farklı peki?"

Pürüzlü sesi ile sordu. Soracağı çok soru vardı ama sadece cevap vermemi bekliyordu. Bunu her halinden anlayabiliyordum.

"Farklı olan ne Emir? Ben babamı da uyumadan bekledim, seni de beklerim. Ne olmuş yani? Babam da gelsin diye dua ettim saatlerce, senin için de yaparım hepsini. Yanımda olduğun anlar hiç olmayacak gibi konuşuyorsun benimle. Dağlarda yaşayacak değilsin ya. Yanıma gelecek, benim yanımda duracaksın sonuçta. Ben senin sevgini hissetsem yeter bana. Yanımda olmasan da hissederim. Gerçekten Emir."
"Seni de arkamda bırakmak istemiyorum Aylin. Sen de olma."
"Sevgili olmadığımızda arkandan
ağlamayacak mıyım sanki?"

Saklamaya çalıştığı göz yaşları artık hızla akıyordu.

"Yapma..."
"Ben seni ilk gördüğüm andan beri seviyorum. O zamandan beri her göreve gittiğini öğrendiğimde seninle gidiyorum sanki. Sana daha seni sevdiğimi ispat edememişken şehit olursan diye günlerce gözüme uyku girmiyor. Sen orada şehir olursan aklına ben geleyim, her şeyini emanet edebileceğin biri olduğunu bil istedim ben hep. Bunları bile düşündüm ben. Eğer şehit olursan gözün arkada kalmasın istedim. Her görevden döndüğünde daha çok yakın davrandım sana. Sevgili olursak kendini rahat hissedersin dedim. Eğer şehir olursan birgün..."

Devam edemediğinde sarıldım ona. Kollarını bana sarıp kafasını omzuma yasladı.

"Şehit olursan, ailene bakacak birinin olduğunu bil istedim. Onları yalnız bırakmayacak..."

Nefessiz kalıyormuş gibi ağlıyordu. Kendini ifade etmek için çok çabalıyor ama yapamıyor gibiydi. Anlıyordum onu. Ne demek istediğini anlıyordum. Ama o anlatamadığı düşünüyordu.

"Bunları bile düşündüm ben. Sağ salim gelirsen ne yaparız diye düşündüm. Nereye gideriz? Ama en çok şehit olursan diye düşündüm. Gözün arkada kalmasın diye hep, hep yanında olduğumu hissetmeni istedim. Yalnız olmadığını bil, arkanda bırakacaklarına da hep birinin sahip çıkacağını unutma."

Tekrar durduğunda saçlarına çıkardım elimi. Yumuşak telleri okşarken bana biraz daha sokuldu.

"En kötüye hazırladım kendimi. Biliyorum Emir. Neye uğrayacağımın farkındayım ben. Babam göreve gideceği zaman hep gelir, bana sarılırdı. Sessizce kulağıma fısıldardı. Seni seviyorum. evimize, ailemize iyi bak. Bunlarla büyüdüm Emir. Ne için çabalıyorum biliyorum. Asıl sen bilmiyorsun. Benim seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorsun. Sana verdiğim değeri, sana olan saygımı bilmiyorsun. Farkındayım beni üzmemek için kendinden uzak tutmaya çalışıyorsun ama yapma. Ben senden uzak olamam çünkü. Eğer bir gün şehit olursan da yaşayabileceğimiz her şeyi yaşamış olalım."

Bölüm sonuu~~
Oy ve yorumları bekliyorum 💕💗💞
Ağlamak üzere olduğum için devam etmedim. Burada bıraktım o yüzden... Aylin ve Emir beni çok üzüyor. Ama öyle de yazmam gerekiyor.
Ahh kendi yazdığım kurguya ağlamaya gidiyorum.






Bordonun AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin