9. Bölüm (MAFYA)

Start from the beginning
                                    

O cevap vermeyince konuşmama devam ettim. "Babam, Emir, babam senin benim için en iyi seçim olduğunu söylüyordu. Sence bir mafya benim için iyi bir seçim mi?" dediğimde bana daha sıkı sarıldı. Sanki ellerinin arasından gitmemi istemiyordu, ama o istesin istemesin o ellerin arasından gidecektim.

"Alisa..." deyip duraksadı. "Ben seni bırakamam! Bırakmam! Benden gitmene izin vermem! Yapamıyorum, kadın, anla, yapamıyorum. Senden ayrı kalamıyorum. Çalıştım ama yapamadım. Seni başka erkeklerle gördüğümde kalbim ne kadar acıdı biliyor musun?" deyip yine durdu. Sesinde kırılma acı, sitem vardı. "Sabrettim. Beni sevmiyor zaten, izin ver sevdiği 'adamla', onu seven 'adamla' mutlu olsun dedim, ama olmadı. Başka erkeğin sana dokunduğunu gördüğümde sabrımın sonu oldu. Bu bedene benden başkası dokunamaz! O adamı bu dünyadan silerim! Sevdiğimin mutluluğuyla mutlu olamadım. Yapamadım. O yüce insanlardan değilmişim." dedi. Konuşurken başka erkeklerden öyle bir öfkeyle bahsetmişti ki, anlatamam.

"Yanından geçip gittim beni tanımadın. İstanbul'a ilk geldiğinde odanda beni gördüğünde bana 'sen kimsin?' edasında baktın ya, o an kalbime bir kurşun sıktın. Ard arda dizdin o kurşunları. Bana o kadar uzak davranıyorsun ki, canım çok yanıyor. Ben sana dokunmaya kıyamıyorum. Dokunsam kırılacaksın gibi geliyor bana. Beni deli, psikopat, katil olarak gör ama benden gitme. Bu sefer yapamam. Kalbim dayanmaz. Sen benim ilacımsın zehirleme beni." dediğinde bu sefer ben konuşmaya başladım.

"Kalbimi o kadar acıttın ki, seni düşünemiyorum. Ben ne yapabilirim ki, sevemiyorum. Seveceğimizi biz seçemiyoruz ki, sevemiyorum. Kendime lanet okuyorum, keşke seve bilsem seni diyorum, ama sevemiyorum. Yoksa beni böyle güzel seven adamı sevmek istemez miyim?" Dediğimde gözümden bir damla yaş aktı. Neden bunları ona söylediğimi bilmiyordum.

O an saçlarımda bir ıslaklık hiss ettim.

Emir Kandemir ağlıyor muydu?

"Senin canın benim canım, yavrum. Bu cana nasıl lanet okursun." dedi. O an kendime engel olamadım. Her şeyi unuttum. Ağlamaya devam ettim. Ağladığımı görünce benden ayrılıp ellerimi tutarak koltuğa oturttu. Önümde diz çöküp göz yaşlarımı sildi. Yüzüme o kadar zarif dokunuyordu ki, dediği gibi sanki dokunsa kırılacakmışım gibi davranıyordu.

O göz yaşlarımı silerken gözlerinin içine baktım. Kızarmışlardı. Onun da gözleri dolmuştu. O an istemsizce gözlerimi kapattım. Yüzümde ağırlık hissettim. Emir gözlerimi öpüp alnını alnıma dayadı.

"Bir daha ağladığını görmeyeyim. Duydun mu? Canımı böyle yakma." dediğinde daha çok ağladım. Yine bana sarıldı. O an beynim 'sana sarılan bir katil' dedi.

"Şu an aklından neler geçiyor biliyorum."

"Masum insanlara asla zarar vermem! Polisin elinin yetişemediği kötülükleri ortadan kaldırırım. Birde sevdiklerime zarar verenleri. Özellikle sana. Sana zara veren, vermeye çalışan kimseye acımam!" deyip belimi saran ellerini çözdü. Beni ayağa kaldırıp kucağına aldı.

"Emir ne yapıyorsun?" dediğimde beni takmayıp odasındaki büyük koltuğun yanına geldi. Beni yavaşça koltuğa oturur pozisyonda indirdi.

"Buraya yürüyerek de gelebilirim. Biliyorsun değil mi?" dediğimde hiçbir şey söylemedi. Bana yakın olmak için böyle davranıyordu.

Aniden koltuğa uzanıp başını dizlerime koydu.

"Emir ne yapıyorsun?" dedim kaçıncı kez bu soruyu sorduğumu bilemeyerek.

"Nişanlımın dizlerinde yatıyorum." Hay ben senin nişanlını...

Sessiz itirafWhere stories live. Discover now