Önlerde oturan Gryffindor bir çocuk duruşunu düzeltti. "İmperius Laneti. Gazetelerde okumuştum. Zamanında Ölüm Yiyenler'in çoğu lanetin kontrolü altında olduğunu söyleyip Azkaban'dan kurtulmuşlar. Yapıldığı kişinin zihninde tam hakimiyet sağlıyor."

"Tebrikler, Gryffindor'a on puan. Pekala son laneti bilen var mı?" Birkaç kişi isteksiz isteksiz elini kaldırdı. "Sen söyle, Higgs."

"Öldüren Lanet, Profesör. Kesin ve acısız ölüm için."

"Doğru. Çok doğru aferin. Slytherin'e on puan." Profesör Moody arkasını döndü kavanozlarına baktı. Bir tanesini açıp içinden bir solucan çıkarıp masanın üzerine koydu. "Bugün size işte bu büyülere karşı hazırlayacağım. Bir seneye mezun, reşit olacaksınız. Zihninizi kolayca koruyabilmeli, karşınızdaki size zarar verdiği zaman kendinizi koruyabileceğiniz kadar tekrar zarar almamak için karşı tarafa da zarar vermeyi öğrenmelisiniz." Solucana asasını doğrulttu. "İmperio!" Çoğu öğrenci solucana iğrenerek ve dikkatle baktığı için solucanın aniden fazla rahatlaştığını fark etmişti. "Bu büyüleri yapmak yasak tabii. Bakanlık sizi anında yakalar. Benim gözetimimde olacaksınız. Bana dokunmaya cesaretleri yoktur. Şimdi bu solucana istediğimi yaptırabilirim. Dans bile edebilir." Solucan olduğu yerde küçük kıvrak hareketler yaptığında kıkırdadılar.

"Size komik geliyor şu an, değil mi? Oysaki bunu size yapsam hiç hoşunuza gitmez. Onun pencereden kendisini atmasını sağlayabilirim, kendini boğmasını, içinizden birisinin boğazına girmesini söylesem bile yapar. Çünkü benim tam kontrolümde." Moody bu saydıklarının hiç birini yapmadı asasını tekrar solucana doğrulttu. "Engorgio." Solucanın boyutu büyüdüğü zaman, "Sıradakini daha iyi görebilmeniz için yaptım." Violet solucana baktıkça kusacak gibi hissediyordu. "Crucio!"

Solucan kaskatı kesildi, içe doğru kıvrılmaya başladı. Acıdan titriyordu. "Birisi bunun aynısını size kolayca yapabilir." Solucandan doğal olarak hiçbir ses çıkmıyordu. Moody tekrar asasını kaldırdığında solucan gevşedi. "Reducio." Ve solucan normal boyutuna geri döndü.

"Ve sonuncusu, öldüren lanet." Violet artık Moody'nin yaptığı her şeyi dehşet içerisinde izliyordu. İğrenmesine rağmen solucana çok fazla acıyordu. Bunların aynısını yapmalarını beklemesi korkutucuydu. "En kötüsü. Bu lanetten bu zamana kadar tek bir kişinin sağ kalabildiğini biliyorsunuzdur değil mi? O da sizin gibi şu an bu okulda, arkadaşınız Harry Potter."

Asasını son kez solucana doğrulttu. "Avada Kedavra!" Solucan bir daha hareket etmedi, dans etmedi, acı çekerek kıvranmadı, titremedi. Öldü.

"Bunların hepsini not alın. Sizinle daha fazla solucan öldürmeyeceğiz elbette. Örümcekler üzerinde ilk ikisini deneyeceğiz."

-----

"Bu adamın dersi çok kıyaktı!" dedi Fred, Gryffindor masasında Lee Jordan'ın yanına otururken. "Adam işi biliyor gerçekten." diye katıldı ona Lee.

"Kim?" dedi aynı masada oturan Harry. "Deli-Göz Moody!" dedi Fred, George ve Lee heyecanla. "Mükemmel bir dersti. Kendimi en karanlık şeylerden koruyabileceğimi bilmiyordum bile. Dışarıda bunları yapmanın nasıl bir şey olduğunu biliyor."

"Neyi?" dedi bu sefer Ron. "Karanlıkla savaşmanın!"

"Görülebilecek her şeyi görmüş ve yaşamış!" Fred ve George heyecanla övmelerine devam ederken masaya harap halde Violet oturdu. "Moody'i mi anlatıyorlar? Saçma bir dersti."

Fred güldü. "Çünkü yapamadı. Evet, doğru duydunuz! Violet Milan Black başarısız oldu." Violet gözlerini devirdi. "Hiçte bile. Öğrettiği şeyler saçmaydı. 'Tetikte olun' diyip durdu."

Fred ve George ona güldüler. Lee, "Olsun Vi, herkes başarısız olabilir. Sen bile." Violet ayağa kalktı. "Sizinle yemek yemeyeceğim. Gidiyorum ben ya." Hufflepuff masasına doğru yürürken üçü hala gülüyordu. "Violet bile yapamadıysa aşırı merak ettim. Bizim Perşembe'ye kadar dersimiz yok." dedi Harry.

"Bileyi sil. Çünkü biz başardık!" diyip ellerini tokuşturdu ikizler. "Ablanı geçmeyi başardık. Tabii bunun uzun sürmeyeceğini biliyoruz."

"Potter." Harry adını duyduğu zaman arkasını döndü. Draco Malfoy ilk defa yanında yardakçıları Crabbe ve Goyle olmadan duruyordu. "Black'in sana, seninle konuşmak istediğimi söylediğini düşünüyorum." Harry ayağa kalktı. "Evet, söyledi. Benimle ne konuşmak istiyorsun, Malfoy?"

Draco etrafa bakındı. Ron başta olmak üzere bütün Gryffindor masası onları izliyordu. "Burada olmaz." dediğinde Harry kaşlarını kaldırdı. "Arkadaşlarımın önünde söyleyemeyeceğin ne olabi-"

"Lütfen, Potter. Anlaşmamızın devam etmesi senin için önemliyse?" Harry duraksadı. Hayatı Draco Malfoy kendisine sataşmazken daha güzel geçiyordu. Bundan vazgeçemezdi. "Tamam."

İkisi Büyük Salon'dan dışarı çıkarken sadece Gryffindor masası değil, herkes izlemeye başlamıştı. Violet ve Harry göz göze geldi. Ablasının bakışlarında kararsızlık olduğunu hissetti. Gelmek istiyor gibiydi. Onun aksine Harry direkt gitmemek istiyordu.

Giriş Salonu'na geldikleri Harry ellerini kollarında buluşturdu. "Ne istiyorsun, Malfoy? Yalnız kalmalar falan? Ahlaksız teklifte mi bulunacaksın?" Draco güldü. "Sana mı? Kalsın."

"O zaman gidi-"

"Hayır, dur!" dedikten sonra Harry'nin kolunu tuttu. "Bunun benim için ne kadar zor ve tehlikeli olduğunu bilemezsin, tamam mı? Bana biraz süre ver." Harry kafasını salladığında gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

Bir süre sonra, "O büyüyü bana öğretmeni istiyorum." dedi. "Harry kaşlarını kaldırdı. "Hangi büyü?"

"Patronus büyüsü. Yapabildiğini biliyorum. İki kez yaparken gördüm seni. Yaptıklarını yapıp senin söylediğin büyüyü söyledim ama sanki bir büyücü bile değilmişim gibi asamın ucundan ışık bile çıkmadı. Bana öğretmeni istiyorum, çünkü çevremde bana bu büyüyü öğretebilecek hiç kimse yok." Draco tek nefeste söylediği için nefessiz kalmıştı. Harry ise şok içindeydi. Bu beklediği son şey bile değildi. Hatta bu konuşmanın ahlaksız bir teklif olmasını bile daha çok beklerdi.

"Bir cevap-"

"Düşüneceğim, Malfoy. Anlaşmamızı bozmaman adına." 

*

Geldim geldim geldim...

Nasılsınız eyisinizdir inş şimdi hemen gidiyorum, misafirlerimi yolcu etmem gerekiyorr

O yüzden siz Drarry oluyor heyecanında kalın ben sizi öpüp gidiyorum hadi bayy

Violet BlackWhere stories live. Discover now