Parka girip bana boyle şeyler söyleyen ruh ikizi olduğumuzu düşündüğüm çocuğa bakmak istedim. Kafamı bir çevirmişam sonra çarpılmişam neden mi çünkü bu bizim mahalledeki en iyi kukacı en iyi oynayan çocuk en son ne zaman görmüştüm sanırım kurban bayramının ertesi günü en son kuka oynamıştık. Hatta birlikte çanak çömlek patlatmıştık ben onun ayakkabısını giyip ayağımı uzatmıştım Burcu'da tongaya düşüp "Mert kuka" deyip topun üstüne basmıştı bizde mahalleye özgü çanak çömlek patladı kabile dansımızı yapmıştık. Kaya hiç sevmezdi sayışınca hep o çıkıyor diye ya bak görüyor musun yine aklıma geldi şerro. Ben de resmen beni seviyo diye bir dövmediğim kalmıştı. Ama ne yapabilirim karıştırmasın o da benim minicik aklımı.

Yanlız çocuğun yanındaki kız Burcu değil mi lan. Burcu saf görünümlü şeytan kızlardandır. Bence Mert'te bunu anlayacak potansiyel yok yok abi. Yazık falan demeyin gözümün önünde sarmaş dolaş geziyorlar benim tercihim olsa da olan var olmayan var resmen görmemişin sevgilisi olmuş. Hiçte bile kıskanmıyorum. Tamam belki biraz kıskanıyorumdur ama sadece birazcık. Birazcık diyorum niye zorluyorsun. Burcu'nun şeytan yüzünü gördügümü bilmediğinden bana da melek gibi davranıyordu. Çünkü gizliden gördüm hafif bir tesadüf de söz konusu olabilir.

Melek yüzlü şeytanın gülümsemesine zoraki bir yapmacık gülümseme yolladım. Yanlız yapmacık gülümsemede bile zorlanıyorum. Ne oldu o üçkağıtçı Gökçe'ye kendine gel kızım. Bir silkelen. Mert beni görünce kızarmıştı. Ama onun kızarıklığı utançtan değil gülme hissini bastırmaya çalıştığı için. Onun bu halini yirmi dakikadır çişini.yapamayan bir çocuğa benzetip kahkahalarla gülmeye başladı ne oldu rakı balığa gidecek Gökçe'ye dengesizim işte ne olacak.

İkisinin ortasına oturdum. Daha fazla sarılan sevgili görmemek adına. Zina wowowow haram. Ben bunlarla konuşurken Burcu bana arkadan şeytani bakışlar attığını hissediyordum. Gerizekalı yemedik sevgilini kuka kankimle konuşuyoruz burada değil mi yanlız kuka kankim çok komik soyleniyor. JFJejfj

Sonra dedimki annem beni öldürür bana yardım etneleri için yavru kedi bakışları attım işe yaramış olacakki evimin adresini sordular. Bir durak erken inmişim o kadar. Gerçi durak bayağı uzak ama olsun bir durak bir duraktır. Ta oraya gidene kadar kendimi paraladım. Yeşil yerlerde yürüyordum Enteresann. Üç gün önce kaydıraktan kayarken elektirik çarpınca dedim ki babetlerimi çıkardım toprak nötrler dediler geldim hadi gidelim Osman.  Allahım inşallah kene mene yoktur burda. Hele böcük! böcük deme çarpılırsın.  O iğrenç çift bana uzaylı görmüş ama sevgili görmemiş şeytan köylü gibi bakıyorlardı.  Durun diyorduk Nihat Hatipoğlu'yla bakmayın tamam anlatacağız diyorduk ama münafıklar anlamıyordu acımadan bakıyordu.

Bunların mal bakışları eşliğinde eve geldim yeni taşınmıştık hem bu semte hem de bu binaya. Yavaş yavaş keşfediyordum. İkisini de eve davet ettim ama işleri varmış. Benim işime gelir vallaha. Kapıyı açtım yine dublexte oturuyorduk merdivenleri çıkana kadar anam ağlıyordu. Anam demişken annemde birazdan gelir. O kadar merdiven çıktıktan sonra koştuğum ilk şey su sebili oluyordu. Su içip nefeslendikten sonra Elmasım yanıma geldi ve kucağıma çıktı. Annesinin balı salam mı istiyormuş acıkmış mı çılgın hamsim benim.

Buzdolabını deştikten sonra sonunda salamı buldum azıcık kesip yine dolaba koydum. Sonra annem dövüyor kestiğim parçayla Elması oynattıktan sonra yemesi için kabına bıraktım. Sonra da yeterince soluklandığımdan emin olup yukarı çıktım kocaman puantiyelerle dolu rahat pijamamı giydim ve yorganı kaldırmadan kendimi yumuşacık yatağın yaylarına bıraktım. Biraz tavandaki fotoğrafları izledim. Sonra derin bir nefes alıp yataktan doğruldum. Yepyeni dolaplarıma baktım. Allahtan küçüklükten yapıştırdığım stikerleri çıkartırken kalan beyaz lekeler yok. Sonra iplerimi alıp terasa çıktım. Güneş tüm kavuruculuğuyla dünyaya parlasa da bizim tentemizden geçemiyordu hafifte bir rüzgar vardı tam aradığım hava pikniğe mi gitsek diye düşündüm sanırım annemle konuşmam gerek sahi annem nerede kaldı. Özledi çirkefler kraliçesini çirkefler prensesi. İplerle ilişkiye girerek yaptığım bilekligime tekrardan baktım sonra soğuk bir şeylere ihtiyacım olduğu aklıma geldi ve sıcaktan yorgun düşmüş bir şekilde aşağıya doğru paytak adımlarla ilerledim Keyfe bak be bk yesin Kaya. Buzdolabından bir tane meybuz aldım. Kışın ortasında yaz yaşıyorduk bunlar hep illümünatinin oyunları. Küresel ısınma diye kakalıyorlar bize binmesinler jeeplere şerefsizler. Meybuzun yanında buzlu portakal suyunu da aldım. Tam yukarı çıkacakken kapı açıldı ve içeriye ayakkabı poşetleriyle Safiye sultan girdi. İşte o an kl mutluluğum paha biçilemez. Annemle ayakkabı numaralarımız hemen hemen aynıydı. Ben 39 o da 38 giyiyordu. O 38 numara alsada kalıbını genişletiyordum sonra annem terlikle kovalıyordu. O da benim gibi su sebiline koştu kimin annesi be. Ben de ona en rahat pijamalarını verdim. Allah mutluluğumuzu bozmasın. Annemde kendisine meybuz kaptı ve ikimiz terasa çıktık. Anne gibisi yok be. Dedikodunun dibine vururken kahkahalar havada uçuşuyordu. Bir ara ikimiz selfie çektik sonra annem mutluluğumuzun hepsini süpürdü çöpe attı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 19, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SAPWhere stories live. Discover now