21. BÖLÜM: DOĞRU VE YANLIŞ

Start from the beginning
                                    

Bu evde, eski yaşantıma dönerek artık yaşayamazdım. Eski zamanlarımda, daha hayatta elde edebileceğim güzellikleri bilemediğim için, her ne kadar kötü bir evlilik hayatı sürdüğümün farkında olsam da zaten en kötüsünden, babamdan, kurtulmuş olduğum için ister istemez o hayata alışmıştım. Şimdi düşününce beş yılımı nasıl burada, onunla birlikte geçirdiğime inanamıyordum bile, o yüzdendir ki geçen her saniye bana ıstırap gibi geliyordu.

Koca beş günü burada geçirmiştim ama artık daha fazla burada kalamayacağımı biliyordum. Nejat için nasıl bir halde olduğum umurunda bile değildi ama ben gücümün tükendiğini, her zerremin acıdığını, günlerdir ağzıma lokma bile koymadığımı ve bazen doğru düzgün düşünemediğimi bile çok iyi biliyordum. Az da olsa direncim kalmışken onu bir şekilde kullanmalı ve ona istediğini elde edemeyeceğini göstermeliydim.

Serçe yutkunurken devamı gelen düşüncelerime kulak vermek istiyordum ama bunların yüreğimi sıkıştıran bir korkuyu da meydana çıkaracağını biliyordum. Dünden beri aklıma düşen tek bir kurtuluş yolu vardı, bu kesinliğine emin olduğum tek çıkış kapısı olsa da hala tam anlamıyla kendime yediremiyordum. Korkuyordum, bu hissi istemesem de engel olamıyordum.

Tüm kapıları kapalı olan, kimseyle tek bir iletişim dahi kuramadığım bu evden kurtulmanın tek bir yolu vardı, o da ikimizden birinin yok olmasıydı.

Ya Nejat yok olacaktı ve ben bu evden çıkıp gidecektim ya da ben yok olacaktım ve değil bu evden, bu hayattan yok olup gidecektim. Tanıdık bir kramp karnıma girerken bu düşüncenin hem bu kadar doğru gelmesine hem de bu kadar yanlış olmasına inanamadım ama kelimenin tam anlamıyla böyleydi.

Doğruydu ve yanlıştı. 

Ölmek istiyor muydum? Bu sorunun bir cevabı vardı. Bu yerde kalmak istiyor muydum? Bu sorunun da bir cevabı vardı. Bu evden istediğim şekilde çıkabilecek miydim? Maalesef bunun da net bir cevabı vardı. Kimsenin başına bir iş gelmeden, kimse zarar görmeden bu evden çıkmama imkan yoktu, o yüzden korkuyu bir kenara bırakmalı ve bu son düşüncemi tüm gücüm tükenmeden yerine getirmeliydim.

Elimle destek alarak yerimden doğruldum, tüm duygularım panik içinde oradan oraya koşturmaya başlasa da aldırmayarak yataktan kalktım. Zoraki adımlarla ilerledim, geldiğim pencerenin önünde durarak yağan yağmura bakınmaya başladım. Bu eve geldiğimden beri durmadan yağan bu yağmura, o kapkara bulutlara gülümsedim, sanırım beni günledir yalnız bırakmayan yegane şeyler bunlardı.

Derin bir nefesi içime çekip eğildim, belki son bir umutla bilmiyordum, dış kapının oraya bakındım ama elbette ki geçip giden arabalardan başka hiç kimse yoktu. Garip bir hayal kırıklığıyla geri çekildim, arkamı döndüğü gibi banyoya yöneldim ve içeriye girdikten sonra hala lavaboda duran ve hala kanlı olan makasa uzandım. Ellerimi yıkayıp temizlemiş olsam da makasın battığı yer belli oluyordu, ufak da olsa kabuk bağlamıştı ve bu bana birden iyi geldi. Gözlerimi yaramdan çekip banyodan çıktım, avucumdaki soğuk metalle birlikte yatağa doğru giderek kapıyı görebileceğim şekilde oturdum ve iki elimle sıkıca makası tuttum.

Neyi beklediğimi bilemeyerek, bir ellerime bir de kapıya bakınmaya başladım. Artık hislerimin şiddetti ağır geliyor olmalıydı çünkü düşen omuzlarımı kaldıramadım. Kendime, biraz sonra dedim ama neyin biraz sonra olacağını, hala neyi beklediğimi açıklayamadım. Bu makası kendime karşı mı kullanacaktım yoksa ona karşı mı? İki ihtimalden biri bana daha korkutucu geldi, bunun ikincisi olduğu gerçeği ise yutkunmama neden oldu. Ne kadar kararlı gibi olsam da birilerine zarar verdiğimi düşünemiyordum bile.

O kişinin, bana kimseye vermediği kadar zarar vermiş olduğunu bilmeme rağmen hala neden onu düşündüğümü bilemesem de bu inkar edemeyeceğim bir gerçekti. Geriye kalan ihtimal anında ellerimi buz kestirirken bedenim kasıldı, korkum azalsa da bu sefer paniğim devreye girmişti. Ellerimi kaldırıp da makası kendime doğrulttuğumu hayal etmeye çalıştım ama daha hayal ederken bile makasın ateşe tutulmuş gibi ellerimi yaktığını hissettim ve onu bir köşeye fırlatmamak için kendimi zor tuttum.

MESELWhere stories live. Discover now