13

1K 102 11
                                    

Hissettiğim acı ile birkaç adım gerilemiş, bana saldıran herife ve topluluğuna bakmıştım. Bıçağı dudaklarımı birbirine bastırıp boğuk bir inleme ve acıyla çektiğimde oldukça uzağa fırlatmış ve dizlerimin üzerine düşmüştüm. Sesleri algılayamıyordum ve gözlerim kararıyordu. Son gördüğüm kişi babamdı.

•••

Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Irene koltukta rahat bir şekilde oturmuş, tırnaklarını törpüleyerek telefonda konuşuyordu. Gözlerimi kırpıştırarak kurumuş dudaklarımı yaladığımda giyinik olduğumu fark ettim. Başımı çevirip etrafıma baktığımda Irene kendime geldiğimi fark edip telefonu kapatmıştı. Umursamaz bir şekilde konuşup tırnağını törpülemeye devam ettiğinde yavaşça doğruldum.

"Sonunda uyandın, bir vampirin uyuduğunu ilk defa görüyorum."

"Uyumak mı?"

Zorlukla konuştuğumda acıyan boğazımı fark edip içimden isyan etmiştim. Bunlar bana hiç kan vermemişler miydi?

"Kısaca anlatayım, orduda ki bölünmüş grup tarafindan bıçaklandın. Hiçbir şey olmaması gerekirken seni yerde baygın bulduk. Bıçağı bulduğumuzda özel hazırlanmış lotus çiçeği özü karışımını fark ettik. Hemen Yeri ve annesine ulaşarak onları buraya getirdik. Onların hazırladığı karışımlar sayesinde yaşıyorsun."

"Irene, çok film izlemişsin."

Donuk ifadesiyle baktığında yerinden kalkıp sessizce odadan çıktı. Yataktan kalktığımda bedenimi kontrol ettim. Herhangi bir sorun yoktu. Dalga geçtiğini düşünerek masamda ki kaseyi fark ettim. Elime alıp incelediğimde sarı bir sıvı gördüm. Kokusu bitkileri andırıyordu. Omuzumun üstünden dağınık yatağıma baktığımda kaşlarım havalanmıştı. Cidden, benim yatağım niye dağınıktı ve hiçbir şey hatırlamıyordum?

Omuz silkerek kendimi duşa attım. Su damlaları bedenimden akarken kendimi düşünmek için zorlasamda son birkaç günüm yok gibiydi. En son hatırladığım şey Baekhyun ve Kai isimli herifti. Duştan çıkıp giyinmemin ardından odayı toplayarak aşağıya indim. Evde neden kimse yoktu? Kapıyı açarak ormanlık alana çıktığımda ailemin ve Yeri ile annesinin hep beraber sobbet ettiklerini gördüm. Onların burada ne işleri vardı. Yanlarına gittiğimde hepsi 'Sonunda' tarzında bana bakmıştı.

"Neler oluyor?"

"Boşuna anlatmayın, ben anlattım. İnanmıyor."

Babam ilerleyip ordunun evlerini gösterdiğinde bedenimi ağaca yaslıyarak etrafa bakındım.

"Konsey üyeleri çoğu ordumuzu almıştı, biliyorsun. Kalan ordumuz da artık yok."

Cevap vermeyip konuşmasına devam etmesini beklerken herkes sebebini sormamı bekliyordu.

"Ordu tarafından lotus çiçeği özü ile bıçaklandın. Onları öldürdük, birkaçı dışında."

Çok sakin ve komik bir şeymiş gibi anlatması kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.

"Zaten bi halta yaramıyorlardı."

Annem olaya dahil olduğunda tepkimi koruyordum. İnanın umrumda olmamıştı. Şu an tek derdim avlanmak olduğu için dediklerini çok algılamıyordum. Onlara bir şey söylemeden ormana doğru ilerlediğimde hepsi ayaklanıp nereye gittiğimi sormuşlardı. Topuklarımın üstünde onlara dönerek mırıldandım.

"Avlanacağım, malum hiçbiriniz bana kan vermemiş."

Sırıtıp önüme döndüğümde hızlanarak gözden kaybolmuştum.

•••

"Dostum, kaç gündür nerelerdesin sen?"

Yoongi beni gördüğünde tuhaf bir enerjiyle bağırdığında arkasında ki kişilere baktım. Aynı kişilerdi, kai denen fazlalık dışında. Baekhyun'a baktığımda gözlerinde ki donuk ifadeye bakındım. Büyük ihtimalle her şeyi biliyordu. Bana soğuk davranma konusunda elbette haklıydı. Başarabileceğinden eminsizdim. Artık eminim. Mimik bile yapmamış olmam onları şaşırtmalı ki hepsi bana değişik bakıyorlardı.

Enemies To Lovers || ChanBaekWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu