Rose: Sadece yorgunum.

Five: Pekâlâ öyle olsun bakalım.

Allison: Rose,işin yoksa dışarı çıkalım mı?

Rose: Üzgünüm ama bugün olmaz.

Allison: Peki,yarın gezeriz o zaman.

Hafifçe gülümsedim ve tabağımda ki zeytinlerle oynamaya başladım.

Five: Klaus ve Rose,yemeğiniz bittikten sonra odama gelin.

Klaus: Tamam,gidebiliriz.

Five: Rose?

Rose: Gidelim.

Üçümüz birlikte Five'ın odasına gittik.

Klaus: Artık neler olduğunu anlatacak mısın?

Five: Evet,oturursanız anlatacağım.

Hemen Five'ın yanına geçtim,Klaus'da karşımızda ki sandalyeye oturdu.

Five: Dün bulduğunuz defterde bilgilerimiz yazıyordu,Vanya hakkında az da olsa bir şeyler vardı.

Five anlatırken Klaus bana bakıyordu,neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum,Five'ın elini tuttum. Bir anlığına duraksadı fakat daha sonra hiçbir şey yokmuş gibi anlatmaya devam etti.

Five: Vanya güçlerini kontrol edemiyormuş,babam büyük ihtimalle bu yüzden onu o odaya tıktı.

Klaus: Vay canına,böyle bir şey beklemiyordum.

Five: Ben de öyle.

Klaus: Şimdi ne yapacağız?

Five: Ne olursa olsun onu kurtarmalıyız.

Rose: Neden bu kadar çok önemsiyorsun?

Five: Anlamadım?

Rose: Vanya'ya çok değer veriyorsun diyorum,bir sebebi olmalı.

Five: Rose,o benim çocukluk arkadaşım elbette değer vereceğim-

Rose: B-bu çok saçma! Bir arkadaşına bu kadar değer vereceğini düşünmüyorum. Onu benden daha çok önemsiyorsun,bu hiç normal değil!

Klaus: Aslında Rose haklı,bunu ilk öğrendiğinde çok sinirlenmiştin.

Five: Sinirlenmem gayet normal!

Rose: Ondan hoşlanıyorsun değil mi!?

Five: Ne!? Saçmalamayı kes.

Rose: Saçmaladığım falan yok benim!

Klaus: Hey,sakin olur musunuz?

Rose: Sakin falan olamam,ikisinin arasında bir şeyler var ve o bana söylemiyor!

Five: Biz sadece arkadaşız!

Telefonumu aldım ve kapıya yöneldim,tam çıkacaktım ki Klaus kolumdan tuttu.

Rose: Çek ellerini üstümden! Bir daha da bana dokunma sakın.

Kolumu sertçe çektim ve odadan çıktım,Five'ın bu davranışları gittikçe sinir bozucu olmaya başlıyor. İkisinin arasında ne var bilmiyorum ama arkadaş olmadıkları kesin. Bir şekilde gerçekleri öğrenmem gerek ama önce sakinleşmeliyim. Bahçeye çıktım ve çimlere uzandım,derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Birkaç dakika öylece uzandım,üşümeye başladığımda içeri girdim. Tam oturma odasına yönelmiştim ki Five'ın sesini duydum.

Five: Sakinleştiysen konuşalım mı?

Rose: Konuşmak istemiyorum.

Five: Bak aklından geçenlerin hiç biri gerçek değil,bunları nereden çıkartıyorsun anlamıyorum.

Rose: Her şey ortada Five.

Kanepeye oturdum ve televizyonu açtım. Yanıma gelip kumandayı elimden aldı.

Five: Konuşmamız gerek Rose,hemen şimdi.

Elimden tuttu ve bizi odasına ışınladı.

Five: Anlat,belli ki seni üzen şeyler var.

Rose: Hayır yok.

Five: Eğer sen mi söylemezsen ben kendim öğreneceğim.

Rose: Yok dedim,ne dememi bekliyorsun!?

Five: Klaus'un yanındayken garip davranıyorsun,sana zarar mı verdi?

Rose: H-hayır.

Five: Hadi ama,dokunsam ağlayacaksın.

Rose: Üsteleyip durma artık!

Tam gidecektim ki beni kendine çekip sarıldı,daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım.

Five: Klaus ile ilgili değil mi?

Rose: Lütfen bir şey sorma.

Five: Bilmek istiyorum,hem sen söylemesen de öğreneceğim zaten.

Gözyaşlarımı sildim ve başımı göğsüne yasladım.

Five: Seni incitti mi?

Rose: Hiç bir şey yapmadı.

Five: Anlatmazsan rahatlayamazsın.

Rose: Kütüphanedeyken...

Five: Evet?

Rose: Beni öptü.

Five: Anlamadım?

Rose: Beni öptü,karşı koymayı çalıştım ama başaramadım.

Five: Şaka yapıyorsan hiç komik değil.

Rose: Üzgünüm,ondan ayrılmayı çalıştım ama-

Five: Burada bekle.

Rose: Ne?

Benden ayrıldı ve kapıya yöneldi,bileğinden tutup onu durdurmayı çalıştım ama başarısız oldum.

Rose: Lanet olsun bunu ona söylememeliydim...

-----------------

Bölümü oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın ♡

Discord sunucusuna katılmak isteyenler bana özelden yazabilir.








Boyutlar arası yolculukWhere stories live. Discover now