Ben hala son söylediğine karşılık ne cevap vereceğimi bilmiyordum... Bir süre sonra,

+Ben, ben üzgünüm Fahr....i diyecekken elini dudağıma götürerek beni susturmuştu...

-hiç bir şey söylemene gerek yok. Belki sen bilmediğimi zannediyorsun ama ben her şeyin farkındayım. Diyip susmuştu. Bunu ne manada söylediğini anlayamamıştım. Ama sanırım bir duam kabul olmuştu. Bu zamana kadar içimdekileri ben söylemesen bile anlayan birini istemiştim Rabbimden.... Sadece göğsüne başımı yaslayıp sarılmıştım.

Bir kaç saniye öyle kaldıktan sonra kettla koyduğum suyun kaynadığını bildiren sesi ötünce ondan ayrılıp, tekrardan tezgaha doğru dönmüştüm...

Bir iki dakika sonra kahveleri hazır etmiştim.

+hazır, yine balkonda mı içsek ?

-olur. Ellerine sağlık derken gülümsüyordu.

+Afiyet olsun.

Balkona çıktığımızda sallanan sandalyeye oturmuştu. Ben de yanına oturmak yerine balkonun korkuluklarına kolumu dayamış Kahvemi içmeye başlamıştım...

Bir kaç saniye sonra oda yanıma gelmişti.

-Güzel mi burası?

+Evet güzel... Ama Malezya kadar sıcak gelmedi.

- ama oradan daha güzel şeyler var burada.

+Evet doğru gezilip görülecek yerleri olarak bakarsam burası gerçekten harika bir yer ama çok soğuk bir şehir. Malezya'daki sıcaklık yok. Oradaki sakinlik yok. İnsanların bakışları da değişik.... Pek sevemedim ben....

-anladım... Aslında ben, belki burada benimle kalırsın diye düşünmüştüm...

Diyince şaşkınca ona doğru dönüp bakmıştım...

-ben ciddiyim, burada benimle kalır mısın Eylül? Fahri'nin telefonu çalmaya başlamıştı.
O ise teklifine evet cevabını vermem için ısrar eden gözlerle bana bakıyordu.

+Fahri ben buraya.... bunun için gelmedim diyecekken cümlenin devamını getiremeden Onun telefonu susmuş. Bu seferde benimki çalmaya başlamıştı. Acil bir şey olabilir düşüncesiyle içeriye girip masadan telefonumu almıştım. Arayan Sofia ablaydı. Görüntülü arıyordu. İçerden balkona doğru kafamı uzatıp;

+Fahri, Sofia abla arıyor görüntülü. Belki eşi de yanındadır. Ben örtümü düzeltirken sen açabilir misin? Bekletmeyelim.

Dediğimde kahvesiyle birlikte içeriye gelince telefonu ona vermiştim. Ben de dış kapının yanındaki aynaya doğru gidip başörtümü düzeltmiştim. Belki görüntülü konuşmaya Sofia ablanın eşi de katılır diye düşünerek saçlarım ve boynum görünmeyecek şekilde örtümü kapatmıştım.

-selamun aleyküm ablam nasılsın derken Fahri'nin az önceki halinden eser kalmamıştı, yüzü gülüyordu.

*ve aleyküm selam kardeşim. Çok şükür iyiyim. Siz nasılsınız?

Bende örtümü düzeltip, telefon ikimizi birden gösterecek şekilde Fahri'nin yanına gidip oturmuştum.

-bizde iyiyiz çok şükür ablam. Çocuklar nerde nasıllar?

*İyiler çok şükür. Onları çoktan uyuttum, ev işlerini anca halledip aramak için yeni firsat bulabildim.

-İyi yapmışsın ablam çok özlemiştim..

*Özlüyorsun ama aramıyorsun da... Neyse. Eylül sen nasılsın kardeşim? Geziniz güzel geçiyor anladığım kadarıyla? Diyip gülümsemişti..

+ Evet ablam İyi geçiyor çok şükür. Çok beğendim ama Malezya daha güzel.. Şimdiden çok özledim orayı.

*Evet Malezya gibisi yok...

+Birde Türkiye gibisi yok... Demiştim derin bir nefes alıp bırakırken.. Burnumda tütüyordu canım ülkem. 3.5 senedir oraya gidememiştim......

-Eylül istediğin her zaman götürebilirim demiştim hatırlıyorsun degil mi? Demişti Fahri...

+Hatırlıyorum Fahri çok sağol. Şuan zamanı değil belki başka zaman. Sağol...

-tamam söylemen yeterli..

+Teşekkür ediyorum Fahri. Derken yüzüne bakıp gülümsemiştim..

*Neyse kardeşler benim kapatmam lazım. Yaramazlardan biri kabus görmüş sanırım ağlıyor ona bakmam lazım.

+Kendine iyi bak ablam

-Allah'a emanet olun ablam. Esselamu aleyküm.

-sizde Allah'a emanet olun. Ve aleyküm selam. Diyip ikimize de ayrı ayrı öpücük atıp konuşmayı sonlandırmıştık...

Telefonumu masanın üzerine bırakmış, balkondaki kahve fincanımı ve Fahri'nin boş kahve fincanını masadan alarak mutfağa girmiştim. Fincanları sudan geçirdikten sonra, makineye bırakmış iki gündür biriken bulaşıkları makineye deterjanını ekleyerek yıkanmaya bırakmış, sonra da mutfaktaki son dağınıklığı toparlayarak içeriye geri dönmüştüm.

İçeriye girdiğimde Fahri benim telefonuma baktığını görünce şaşırmıştım. Benim geldiğimi görünce hiç bozuntuya vermeden

-aklıma bir şey geldi, benim telefonum balkonda kalmış, gidip almaya üşendim seninkinden bakayım dedim kızmadın değil mi? Demişti.

+yok hayır kızmadım sorun yok. Bakabilirsin...
Telefonumda bir kaç saniye daha hızlıca bir şeyler yapıp masaya geri bırakmıştı.

+İşin bitti sanırım. Telefonumu alacağım.

-tabi al bitti derken gülümsüyordu... Garipti... Fazla üstünde durmamıştım. Çünkü çok fazla uykum vardı.

-Gelip otursana, konuşmamız yarım derken yanındaki boşyeri işaret edince gidip arada biraz mesafe bırakarak oturmuştum... Bana taraf iyice dönmüştü...

+Hangi konuşma?

-balkonda sorduğum o soruya cevap vermedin demişti elimi ellerinin arasına alırken... Burada benimle birlikte kalır mısın?

+Hayır.... Buraya bunun için gelmedim..

-olsun, yine de bunu düşünemez misin?

+Olmaz Fahri. Derken yüzümü ona taraf dönmüştüm.... Sıkıntıyla nefesini bıraktıktan sonra

-niye bu kadar inatçısın?

+Ben mi? Bana diyene bak....

-benimle kalmanı istiyorum Eylül. Yanımda olmanı, yanında olmayı istiyorum... Demişti ısrar eden bakışlarıyla birlikte...

Sanırım bu konuşmanın sonu yine tartışmaya gidecekti. Buradan gitmeme bu kadar az kalmışken ve aramız henüz yeni düzelmişken bunun olmasını istemiyordum..

+Neyse, bu konuşmayı burada sonlandırsak iyi olur, ben yatmaya gidiyorum. Sana iyi geceler.

Diyip yanından kalkmıştım. Son söylediğime karşılık bir cevap vermemiş ben de yukarı odama çıkmıştım...





~~~~~~ bölüm sonu ~~~~~~~

Son bölümler ❤️ beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum 💕🌸

Bir hikayemin daha sonuna geliyorum. Diğer hikayemde de son bölümlerde içimde bu garip his vardı. Hem bitsin isteyip hem de biteceği için üzülmeye başladım 🥺🥺😢😭😭

AŞK / Hayallerin Ötesinde Kde žijí příběhy. Začni objevovat