Rose: Bilmiyorum,her neyse ben dışarı çıkıyorum biraz temiz hava almam gerek.

Klaus: Peki,ben de araştırma yapayım.

Ceketimi alıp evden çıktım,bir kafeye gidip kahve aldım ve sahile doğru yürüdüm. Birkaç saat sahilde oturduktan sonra eve geri döndüm.

Allison: Ah Rose,merhaba.

Rose: Merhaba Allison.

Allison: Milkshake yapmıştım ister misin?

Rose: Teşekkür ederim ama çok yorgunum,odama çıkıp biraz dinleneceğim.

Allison: Peki sonra görüşürüz.

Rose: Görüşürüz.

Ceketimi askılığa astım ve odaya gittim,tahmin ettiğim gibi Five oradaydı. Onu umursamadan pijamalarımı aldım ve banyoya gidip üstümü değiştirdim. Geri geldiğimde Five çalışma masasında oturmuş kitap okuyordu. Yatağa uzandım ve tavanı seyretmeye başladım.

Five: Uyumak için erken değil mi?

Umursamadan arkamı dönüp gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldı ve yanıma geldi.

Five: Kızgın mısın?

Rose: Hayır.

Five: Beni görmezden geliyorsun.

Rose: Sana öyle gelmiştir.

Five: Peki.

Yanağımdan öptü ve çalışma masasına döndü.

Rose: Five.

Five: Efendim?

Rose: Biraz konuşabilir miyiz?

Five: Tabi,dinliyorum.

Rose: Şey,önceden Vanya ile aranızda bir şeyler oldu mu?

Five: Anlamadım ne demek istiyorsun?

Rose: Yani...sen de ondan hoşlanıyor muydun?

Five: Elbette hayır,neden böyle bir şey soruyorsun?

Rose: Sana yaptığı onca şeyden sonra hâlâ onu önemsiyorsun.

Five: Ne olursa olsun o benim arkadaşım Rose elbette önemseyeceğim.

Rose: Peki,öyle olsun.

Derin bir iç çektim ve konuşmaya devam ettim.

Rose: Klaus'u gördün mü?

Five: Hayır.

Rose: Belki bir şeyler öğrenmiştir,gidip baksam iyi olur.

Five: Tamam.

Telefonumu alıp odadan çıktım ve Klaus'u aramaya başladım.

Rose: Diego,merhaba.

Diego: Merhaba.

Rose: Şey Klaus'u gördün mü?

Diego: Hayır,odasında olmalı.

Rose: Baktım ama orada değil.

Diego: Ben ile birlikte kütüphaneye gitmiştir.

Rose: Peki,bir de oraya bakayım o zaman.

Diego: Tamam,görüşürüz.

Rose: Görüşürüz.

~15 dakika sonra~

Bütün evi dolaştım fakat Klaus'u bulamadım.

Rose: Tanrım! Nerede bu çocuk?

Klaus: Rose!

Klaus'un sesini duyar duymaz arkamı döndüm,telaşlı bir şekilde yanıma geliyordu.

Rose: Tanrıya şükür! Yarım saattir seni arıyorum.

Klaus: Benimle gel hadi!

Kolumdan tuttu ve çekiştirerek odasına götürdü.

Rose: Ne oldu?

Klaus: Tahmin ettiğim gibi çok garip şeyler oluyor,bir şekilde öğrenmemiz gerek.

Rose: Pekâlâ,ne yapacağız?

Klaus: Bu gece herkes uyuduğunda gizlice babamın ofisine gireceğiz.

Rose: Klaus bu çok tehlikeli,ya yakalanırsak?

Klaus: Güven bana yakalanmayacağız.

Rose: Peki tamam,yardım edeceğim.

Klaus: Kabul edeceğini biliyordum!

Rose:*gülerek* Tamam sessiz ol!

Klaus: İkimiz çok iyi bir takım olacağız.

Rose:*gülümseyerek* Göreceğiz bakalım.

Klaus: Saat 12 gibi herkes uyumuş olur.

Rose: Tamam,ben yanına gelirim. Şimdi gitmem gerek.

Klaus: Şey aslında benim sana söylemem gereken bir şey var.

Rose: Dinliyorum?

Klaus: Yani dün olanlar için özür dilerim,birden kendimi kaybettim ve saçmaladım.

Rose: Sorun değil unut gitsin.

Klaus: Gerçekten çok üzgünün.

Rose: Tamam dedim Klaus,kızgın değilim.

Klaus: Peki özür dilerim.

Gülümsedim ve odasından çıkıp aşağı indim,Sir Reginald ve Grace oturma odasındaydı.

Grace: Rose tatlım,neden uyumadın?

Rose: Şey,odamda hiç kalmamış su kalmamış.

Reginald: Suyunu iç ve yatağına git.

Rose: Tamam baba.

Mutfağa gidip bir bardak su aldım ve hızlıca odaya gittim.

---------------------

Bölümü oylamayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayın♡

Discord sunucusuna katılmak isteyenler bana özelden yazabilir.









Boyutlar arası yolculukWhere stories live. Discover now