27- Mutlu bir aile [Final]

1K 80 56
                                    

"A happy family"

■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■

"Anne! Dizim çok acıyor!"

Min-Seo'nun bağırışlarını işitmememle hızla merdivenlere yönelmiş orada oturup üzgün bir ifadeyle dizini ovduğunu görmüştüm. Her zaman ki gibi yine merdivenlerden inerken dikkat etmeyip yaramazlığını konuşturduğundan dizini incitmişti.

Bir iki basamak çıktıktan sonra ona yaklaşıp ellerimle dizini kontrol ettim. Kanayan ufak bir iki çizik gördüğümde içim rahatlamıştı. Daha kötü bir manzarayla karşılaşacağımı tahmin ediyordum.

"Sana dikkatli inmen gerektiğini söylemiştim Min-Seo. Ama seni zapt etmek ne mümkün... izin versek uçmayı da başaracaksım!"

Pişkin pişkin gülerken ne kadar şirin olduğunu inkâr etmek mümkün değildi. Ona olan sinirimi anında yok eden gülümsemesiyle yanağına bir öpücük kondurmuş, artık bu yaramazlıklarına hazırlıklı olduğumdan yanımda taşıdığım yara bandını dizinin kanayan bölgesine yapıştırmıştım.

"Teşekkür ederim anne. Şimdi tekrar merdivenin kenarından kayabilir miyim?"

Bir çocuk canının yanacağını bile bile neden o şeyi yapmak isteyebilirdi ki? Min-Seo kesinlikle aksiyona doymayan bir çocuktu. Aslında diğer ailelere kıyasla bizim yaşadığımız aksiyonlu hayatın sonunda çocuklarımızın nasıl uslu ve nazik olması beklenebilirdi ki? İtiraf etmeliydim ki bu genlerimizde vardı.

"Sen bilirsin Min-Seo. Fakat tekrar yaralanacak olursan beni değil babanı çağırmanı istiyorum. Nede olsa seni gaza getiren kendisi, yaralarını da nasıl gaza getiriyorsa öyle iyileştirebilir."

Min-Seo heyecanla merdiven kenarına adımladığımda göz devirip üst kata çıktım. Birazdan, her hafta olduğu gibi bu hafta da uyguladığımız eğlence günü için dışarıya çıkacaktık fakat aptal Jimin'den ses seda yoktu. Tatil gününde olduğundan geç saatlere kadar uyurdu. Ve büyük ihtimalle hala uyuyordu.

Artık uyanması gerektiğinden yatak odamıza adımladığımda kapının ardından gelen gülüşme sesleriyle şaşırmıştım. Uyuduğunu sanıyordum. Odanın kapısını hızla açtığımda tam da tahmin ettiğim gibi Mi-Cha ile oynadığını gördüm. Mi-Cha her tatil gününde uyandığı gibi odamıza gelir, üstümüze atlayıp bizi de uyandırırdı. Bu sefer ben erkek kalktığımdan odada sadece Jimin ile karşılaşmış onunla oynamaya karar vermiş olmalıydı.

Jimin, Mi-Cha'nın onu iktirmesiyle sahte bir acı yakarışıyla yatağa düştüğünde Mi-Cha onun üstüne çıkmış Jimin'i gıdıklamaya başlamıştı. Zavallı Jimin Mi-Cha'nın minik parmaklarını bile hissetmezken onu eğlendirebilmek için sahte kahkahalar atıyordu. Bu halleri o kadar tatlıydı ki, bu anı bozup yanlarına gitmeye bile kıyamamıştım.

Jimin gerçekten harika bir babaydı... çocuklarımız onun gibi şevkatli bir babaya sahip oldukları için çok şanslılardı... ve benim gibi bir anneye sahip oldukları içinde.

Bu sefer kahkahalara boğulan Mi-Cha olduğunda gülmeden edememiştim. Beni farkettiklerinde Mi-Cha koşup belime sarılmıştı, ona karşlık bende saçlarını öptüğümde yatağa, Jimin'in yanına oturmuştum.

"Mi-Cha sanırım Min-Seo seni çağırıyor duyuyor musun?"

Mi-Cha olumsuzca kafasını iki yana salladığında Jimin üsteleyerek devam etmişti.

Lovesick girl & JiroséWhere stories live. Discover now