8; Bizi harcarken gözünü bile kırpmayışına ağlardım en çok.

112 15 9
                                    

BTS - The Truth Untold bir çoğumuzun kanayan yarası bu şarkı.

•24072021 / 02.44

Kalbim kırılmıştı.

Beni görmüştü, beni gerçekten görmüştü ve tanımamış gibi yapıp yanındaki arkadaşının söylediklerini dinliyordu öylece. Mahvolmuştum. Seokjin bile şok olmuş, sinirlenip bu kez ağzına geleni söyleyememişti. Bir saatten fazladır onun için yürüyüp buraya kadar gelmiştik ve o beni görmezden gelip, yanımdan geçip gitmişti. Bir kaç dakika sonra geri döndüğünde ise seslenememiştim bile çünkü yanımdan geçip tekrar iş yerine girerken işaret parmağını dudaklarına götürmüş ve "sus, sessiz ol" işareti yapmıştı. Gelmesini bekliyordum, sonrasında soracaktım ona, neden böyle yaptığını bilmek hakkımdı. Dakikalar geçmişti, çoktan eve dönmemiz için yolu yarılamış olmamız gerekiyordu. Bu gidişle geç kalacaktık ve büyük ihtimalle boku yiyecektik.

Oturduğumuz soğuk kaldırım taşında öylece beklerken Seokjin rahatsızca yerinde kıpırdanıp sinirli çıkan sesiyle konuştu. "Şu Yugyeom denen herifi arasana? Bizi buralara kadar sürükledi fakat sevgili arkadaşı seni görmek için aşağı bile inmiyor! Ne biçim insan bunlar ya?" Haklıydı, birşey diyemiyordum. Dakikalardır Yoongi'nin yanıma gelmesini bekliyordum. Hatta gelmeyince Seokjin'in zoruyla çocuğun birine onu tarif etmiş ve bulup buraya gelmesini istediğimi söylemesini istemiştim, fakat çocuk geri dönmemişti, Yoongi de gelmemişti.

Seokjin'in daha fazla sinirlenmemesi için telefonu cebimden çıkardığım gibi Yugyeom'un numarasını tuşladım. Bir, iki çalışta hemen açmıştı.

"Yugyeom şey, biz çoktandır iş yerinin önünde bekliyoruz. Yoongi beni gördü ama pek takmadı, hala da gelmedi. Kapının önünde duran bir kişiden onu çağırmasını istedim fakat.. yukarı gönderdiğim çocukta geri dönmedi, ne yapacağım?"

"Of, bıktım bu Yoongi'den. Neyse, tamam Jimin. Sende Jungkook'un numarası varsa eğer onu ara olanları anlat ve "Yugyeom senin olayla ilgilenmeni istedi" falan de tamam mı? O iyi çocuktur yardım eder sana. Amcam beni salmıyor, yoksa gelecektim çok üzgünüm.."

"Tamam, teşekkür ederim arayacağım şimdi.." dedikten sonra telefonu hemen kapattım. Seokjin "ne söyledi?" bakışları yollarken başımı iki yana sallamıştım. Jungkook'un numarasını bulduğumda hemen aradım. Uzun süre çaldıktan sonra telefon açılmıştı.

"Şey, Jungkook benim, Jimin. Yoongi'nin sevgilisiyim hatırladın değil mi?" dedim, umarım hatırlardı.

Biraz duraksadıktan sonra, "Ah evet! Hatırladım tamam. Pekala ne oldu Jimin?" dedi. Utanmıştım, normalde kimseyi aramazdım ve şimdi işim düştüğü için aramak zorunda kalmıştım.

Ona kısaca olanları anlattıktan sonra bulunduğumuz yerde beklememizi söyleyip telefonu kapatmıştı. Yaklaşık on dakika sonra yanımıza vardığında bize sıcak bir gülümseme yollamış ve hemen iş yerinin merdivenlerine yönelmişti. Umarım Yoongi yanıma gelirdi, umarım...

Geçen dakikalar sonrasında Jungkook aşağı inmişti, peşinden de memnun olmayan yüz ifadesiyle Yoongi..

Jungkook bana sıcak bir gülümseme sunup, Seokjin'e de kısa bir "görüşürüz" mırıldandıktan sonra geldiği yöne doğru gitmişti. Karşımda öylece duran Yoongi'ye elimde olmayan dolu gözlerimle bakarken içimde birşeyler kopuyordu. Yıllardır görmüyormuşum gibi hissediyordum. Bakışlarındaki izni gördükten sonra kollarımı sıkıca benden bir kaç santim uzun olan bedenin boynuna sardım. Yaşam kaynağım; ellerimin arasında, kollarımın altındaki bedende gizliydi.

Uzun zaman sonra nefes aldığımı hissetmiştim. Yaşıyorsun demiştim, onun ellerini kendi minik ellerime hapsederken. Yaşıyorsun Jimin demiştim, mutluydum.

Söylediğine göre, telefonu evdeymiş bu yüzden kullanamamış. Son attığım mesajların iletildiğini söylediğimde, evdekilerden birinin yapmış olabileceğini söylemişti. Ona inanmıştım, hep inanırdım.

Orada, biraz daha vakit geçirmiştik ve Seokjin bolca Yoongi'nin ve benim fotoğrafımı çekmişti. Bana sarılırken, konuşurken, öylece dururken, beni öperken.. bir sürü fotoğrafımız olduğu için öyle mutluydum ki, Seokjin'e defalarca teşekkür edip durmuştum. Heyecandan fotoğraf çekilmeyi unutan bendim, bana Seokjin hatırlatmıştı. Ona çok şey borçluydum.

Yarım saat kadar bir zamanı Yoongi'yle beraber geçirmiştik. Sorduğum herşeye mantıklı bir cevap vermişti, bende inanmıştım işte. Daha sonrasında ise molasının bittiğini ve gitmesi gerektiğini söylemişti. Yine gözlerim dolu dolu olduğunda ağlamamamı söylemiş ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurmuştu. Arkadaşım gördüğü için çok utanmıştım fakat bu, ikisinin de umrunda değilmiş gibi görünüyordu. En sonunda, Yoongi bana veda etmiş ve hızlıca merdivenleri çıkmıştı. Ben ise Seokjin'i koluma takmış, yüzümüzdeki gülücüklerle okulumuza giden bir minibüs bulmuştuk, oraya vardığımızda Seokjin, okuldan yeni çıkıyormuş gibi onu almaya gelen babasının arabasına binip evine gidecekti, bende servisime binip evime dönecektim. Planımız bu yöndeydi ve tutmuştu da, bugün gerçekten şanslı günümdeydim.

Fakat diğer günlerimin şanssız olacağından bir haberdim..

Bu bölüm de böyle oldu, 10. bölüm final olacak zaten söylemiştim bunu. En başında da minific olarak düşünmüştüm, batırmadan ilerlediğimi düşünüyorum. İyi geceler <3

fire on fire | yoonmin ✓Where stories live. Discover now