Çamura saplanan arabasını arkasında bırakıp yürümeye başlayalı bir saatten fazla olmuştu. Ne nehiri görebilmiş ne de dağa yaklaşabilmişti. Kenan'dan gizli olarak geldiği için ondan da yardım isteyemezdi.
Güneş tepede yakıcı sıcağıyla varlığını belli ediyordu. Ceketini işaret parmağına takmış, omzundan geriye bırakmıştı. Yeleğinin altındaki kar beyazı gömleği nemli tenine yapışmıştı. Kollarını sıyırsa da bu onu rahatlatmaya yememişti. Üstelik ağzı kurumaya başlamıştı.
Kendi topraklarında bedeviye dönmüştü. Bir an durup haline gülümsedi. Kendini Mecnun gibi çöllere vurmuştu. Lakin bir eksiği vardı. Leyla'sı yoktu.
Gözlüğünün ardına gizlenen ela gözlerini kısıp,sol kaşını kendine has edayla kıvırdı.
"Neredesin Leyla?"
Pes etmeye çok yakındı. Neredeyse kararını vereceği vakit bir ses çalındı kulaklarına. Birkaç adım daha yaklaşti anlayabilmek için. Anlayamadığı bir dile ait kelimeleri sessiz bir ritimde işitmeye başladığında harekete geçti. Adımları hızlıydı.
"Ya sid ya sid ya sid ya sid tubt ya sayidi"
Duyduğu sesin ardından gelen coşkulu su sesini işitti. Adımlarının altındaki toprak eskisi kadar kuru değildi. Yer yer taşlara basarak vardığı yerde az ötede kaynağı görünen, gürül gürül akan bir nehir vardı. Nehrin içerisindeyse sırtı kendisine dönük bir kız vardı. Artık daha net duyduğu sözleri mırıldanırken ellerini iki yana açıyor, kıpırdanıyordu. Kendisininkilere göre daha koyu olan uzun ve turuncu saçları tamamen ıslanmamıştı.
Büyülenmişti Toprak. Geldiği bu yer rüya olmalıydı. Nehirdeki bu kız ise bir rüya perisi... Yüzünü görmese de henüz çok güzel olduğunu tahmin edebiliyordu. Başını geriye eğdiğini fark ettiğinde yutkundu. Uzun zamandır öylece nefes dahi almadan durduğunu acıyan boğazıyla anladı. Önce kızıl saçlar ıslandı yavaşça. Ardından güzel yüzünün çevresi temas etti suya. Kapalı kirpiklerinin titreştiğini, iri kızıl dudaklara tebessümün yer ettiğini görebiliyordu Toprak. Çok güzeldi kız. Rüya gibiydi. Ve o an çok büyük olmayan ancak dolgunluğu ile nefes kesen göğüsleri gördü. Kız çıplaktı. Başını çevirip etrafina bakındı. Kendisinden başka kimse yoktu. Onu sadece bu halde kendisi görmüştü. Tekrar ona döneceği anda küçük bir çığlık işitti. Baktığında kızın bedenini suya gömdüğünü, sadece yüzünün suyun üstünde kaldığını gördü.
Anlamadığı kelimeler mırıldanan kız en sonunda Türkçe konuşmuştu.
"Kimsin sen?"
***
Yeni bölümün ilk kısmı ile geldim.
Yorum ve oyların az olduğunu görüyorum. Lütfen okuduktan sonra destek olmayı unutmayalım.
Sizleri sevgiyle kucaklıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİS (Yedi Aşiret Serisi - V)
RomanceGecenin karanlığına iz birakan sislerin içerisinde koşan kadın bedeninde büyük bir aşiretin varisini taşıyordu. Yüregindeyse bir kara sevda... Toprak Bedir, turuncu saçları ve yeşil gözleriyle sararmış ve çiğ düşmüş yapraklarin üzerinde dünyaya gözl...
