Yemeğini yiyip, suyunu içtikten sonra cüppesini çıkardı. Vakit yaklaştıkça Remus aklına daha çok düşmüştü. Sadece basit sakinleştiriciler onun için yeterli olacak mıydı? Gerçekten hiç yardımcı olmadan burada durması doğru olan mıydı? Dönüştüğünde ağacın girişini net görebilecek şekilde yere oturdu.

-----

"Hayır Terrence, tatilden sonra hemen maç var bahanesi şu an işe yaramaz. Acayip uykum var." Slytherin yatakhanesine girmeye çalışan Violet'in tekrar önünü kesti. "Bak en azından nasıl uçtuğunu-"

"Uçuracağım şimdi seni çık be önümden! Uykum var diyorum uykum sonra gel." diye bağırıp, sözünü kestiğinde Terrence geriledi.

"Dün kahvaltıya da akşam yemeğine gelmedin. Daha yeni giriyorsun yatakhaneye bir sorun mu var?"

"Bu konunun seni ilgilendirmesi?" Violet, geçemeyeceğini anladığında kollarını göğsünde buluşturdu ve tek kaşını kaldırdı. "Anlaşalım. Bana uyumak için birkaç saat ver. Şimdi seninle gelirsem o süpürgeden düşerim çünkü. Anlaştık mı?"

Terrence kızı daha fazla zorlayamayacağını anladığında pes etti. "Pekala, sadece üç saat. Bir süpürgen var mı? Ona göre ayarlayacağım."

Violet'in aklına dün sabah gelen hediye geldi. Hala kimden olduğunu bilmiyordu ama kaliteli bir süpürge gibiydi. Kullanması kendi faydasına olurdu. "Var benim. Ayarlamana gerek yok."

Sonunda tek başına odasına geldiğinde derin bir nefes verdi. Tatil için okulda çok az öğrenci kalmıştı ve rahat olacağını düşünmüştü. Terrence Higgs'in okulda kaldığını öğrenene kadarmış.

Bu sırada Gryffindor kulesinde sessizlik hakimdi. Arkadaşları Harry Potter için kalmış olan Hermione Granger ve Ron Weasley yine hayvanları yüzünden kavga ediyorlardı. Bu son zamanlarda sık yaptıkları- tek yaptıkları şeydi. Ron sürekli Scabbers'ın, Crookshanks tarafından baskı altında kaldığını söylüyordu. Hermione ise kedisini koruyordu. Bütün kedilerin yaptıklarının fare kovalamak olduğunu söylüyordu, ki haklıydı da.

Bu sefer ki kavgalarının başı farklıydı sadece. Aynı Violet'e geldiği gibi Harry'e de bir süpürge gelmişti. Aynı süpürge, bir Ateşoku. Hermione, süpürgenin Sirius Black'ten geldiğini düşündüğü için dün akşam yemeğinden sonra Profesör Mcgonagall'a anlatmıştı. Mcgonagall gelip süpürgeyi aldığında Harry üzülüp sinirlense de içten içe Hermione'nin sadece onun iyiliğini düşündüğünü bildiği için ona tam olarak kızamıyordu. Fakat o süpürge ile Draco Malfoy'a hava atamayacak olması onu yıkan bir gerçekti.

Harry bıkkın bir şekilde kavga eden iki arkadaşına baktı. Düşünmüyor değildi ikisinin de evcil hayvanını ortalıktan 'yanlışlıkla' kaldırmayı...

Kavgalarını dinlemeyi bırakıp Profesör Lupin ile yapacağı ilk Patronus dersini düşünmeye çalıştı. Gerçek bir Ruh Emici mi getirecekti Harry'e öğretmek için?

-----

"Snitchi yakaladım işte. Beni biraz daha çalıştırırsan-"

"Tamam, tamam. Göreceğimi gördüm ben. Bir Ateşoku ile tabiki de yakalarsın." dedi Terrence kendini beğenmiş bir sesle. Violet kaşlarını kaldırarak, "Al, dene yakalayamazsan beş dakika içerisinde bana beş galleon borcun olur." dedi süpürgesini uzatarak. Terrence gözlerini devirdi. "Weasley ikizlerinin arkadaşından ne bekliyorum ki..."

"Hey! Onlara bir şey diyecek olursan az önce demek üzere olduğum tehdidin bile ötesinde bir şey yaparım sana."

Violet süpürgesini kendine doğru çekerken elindeki snitchi Terrence'a verdi. "Maç ne zaman demiştin?"

"Tatilden bir hafta sonra, Ravenclaw'la."

Kafasını salladı. "Tamam, o maçı alırız." Terrence kafasını sallamasına rağmen, "Arayıcıları Cho Chang gayet iyi bir arayıcıdır. Eminsin değil mi?"

"Kendin söyledin, elimdeki bir Ateşoku?"

"Doğru noktaya parmak bastın. Takıma tekrardan hoş geldin, Black."

Violet bir şey söylemeden arkasını döndü. Tatil bitmeden, bu sessiz zamanları değerlendirip biraz çalışsa iyi olurdu. Süpürgesini odasına bırakıp normal kıyafet giydi. Birkaç kitap alıp kütüphaneye doğru yürümeye başladı. Vardığında okulda az kişi olmasına rağmen arkalara doğru yürümeye başladı.

Bomboş kütüphanede kendisinden başkasının olmadığını düşünürken duyduğu ağlama sesleriyle duraksadı. Sesleri dinleyerek ilerledi. Karşısına Gryffindorlu bir kız çıkmıştı. Harry'nin ve ikizlerin kardeşi Ron'un yanında gezdiğini biliyordu. Adını hatırlamakta zorluk çekiyordu sadece.

"İyi misin? Peçete bulmamı ister misin?" Kız kendisine baktığında ağlamayı bırakmıştı. Kıyafetinin bilek kısmı ile gözlerini silerken. "Gerek yok. Teşekkürler." dediğinde sesi titremişti. Violet kızın rahatsız olduğunu anladığında kafasını sallayıp arkasını döndü. Az önce bulduğu yere geri oturdu, çalışmaya başladı.

Yarım saat gibi kısa bir süre sonra yanındaki sandalyenin çekilmesi ile o tarafa döndü. Az önceki kızdı. "Mürekkebim bitti de. Fazladan mürekkebin var mı acaba?" Violet gülümsedi ve minik bir şişe uzattı. "T-Teşekkürler." Karşısındaki kız titreyen elleriyle elindeki şişeyi aldığında gülümsemeye devam etmeye çalışıyordu.

"Önemli değil-" Adını bilmediği için durdu. "Hermione." diye cevap aldığında kafasını salladı. Violet, Hermione'yi inceledi. Ağlamayı kesmiş olmasına rağmen gözleri hala kızarıktı. Göz altı şişlikleri ve morlukları fazlaydı, sanırım yeterince iyi uyumuyor diye düşündü. "Daha iyi misin?" diye sordu. Hermione kaşlarını kaldırınca, "Ağlıyordun, özel değilse bile anlatmana gerek yok. Zaten anlatmak isteyeceğini de sanmam... Sadece iyi misin merak ettim?"

"İyiyim. Derslere odaklanmak kafamı dağıttı."

Garip bir sessizlik olduğunda Hermione elleriyle oturduğu yeri gösterdi. "Daha çok dağılması için gitsem iyi olacak, mürekkep için teşekkürler."

"Önemli değil."

Akşam yemeği vakti gelene kadar çalışmaya devam ettiler.  

*

Siri kızın kitabını alıp niye gidiyorsun çocuğum... Herm-Vi müthiş kankişler olur bence burdan yola çıkarız...

Neyse efendim size iyi günler keyifler ben gitmek ama giderken sizi öpmek

Violet BlackWhere stories live. Discover now