Önemli bir şey konuşmamız gerekiyor.

Start from the beginning
                                    

"Belki de ölene kadar.. Ha ne dersiniz ölme vaktim sizce de gelmedi mi?"

Chan, oturduğu yerden ayaklanıp Jisung'un elindeki viski şişesini kendisine doğru çekti. Bu hızlı hareketi yüzünden içkinin yarısı yere dökülsede bunu pek umursamamıştı. Jisung'un isyankar sesi kulakları rahatsız ederken Seungmin ve Hyunjin'de oturdukları yerden ayaklanmışlardı.

"Senin bir daha içki içtiğini görmeyeceğim bok herif."

"Bok herif sensin. Onu içmeyeceksem eğer neden aldın?"

Aç karnına içtiği içki yüzünden midesinin ağzına geldiğini hissetti. Tiksintiyle öğürürken onun bu halini fark eden Hyunjin cılız bedeni kucağına aldı ve Seungmin'de panikle onların peşinden geldi. Hyunjin sırtına inen birkaç yumruğu görmezden gelmeye çalışsada en son attığı tekme yüzünden beli hafifçe bükülmüştü.

"Nereye götürüyorsun beni aptal? Bak üstüne kusarım Hyunjin."

"Seni banyo yaptıracağız."

"Ne,siz kafayı mı sıyırdınız? İndir beni çabuk, dokunmayın bana pislikler."

Hyunjin sırtındaki Jisung'u yerine daha da sabitlerken Seungmin'in açtığı kapıdan içeri girmişlerdi. Onlar bir kargaşa içinde Jisung'u zaptetmeye çalışırken arkalarından sessizce onları takip eden Chan'ın tek amacı bu anı kaydetmekti. Jisung'u bu halde görmek zordu ve şeytan kuzen tarafını susturması imkansızdı.

Hyunjin, Jisung'u bir çuval gibi küvetin içine attığında Seungmin'in de su başlığının sıcaklığını ayarlamakla meşguldü. Havada uçuşan birkaç sabun, birbirlerinin kalbini yaralaması gereken ama asla umursanmayan küfürler eşliğinde Jisung'u bir bebek edasıyla yıkadılar. Seungmin olaya kendisini fazla kaptırıp Jisung'un burnunun ucuna bir köpük bıraktığında hepsi onun bu haline kahkahalarla gülmüştü.

"Buradan çıkınca hepinizi geberteceğim."

"Leş gibi kokuyordun Jisung. Burun sağlığımız için bunu yapmak zorundaydık."

"Kim kıyafetleriyle yıkanır? Şu halime bak artık 30 kilo daha ağırım."

Onlar hiçbir şey söylemeden banyodan çıkarken Jisung ensesini küvete yasladı. Yükselen suyun içerisinde batarak bir süre nefessiz kalmasını sağladığında tek düşündüğü şey onlara gerçekten minnettar olduğuydu. Her ne kadar sinirlerini bozma konusunda usta olsalar bile onun iyiliğini istediklerinden emindi.

Vücudunu suyun üzerine çıkardıktan sonra saçlarını geriye doğru yatırdı. Tüm kirinden arındığında az önceye nazaran biraz daha iyi hissediyordu. Uyuşan hücreleri yeniden canlanmış, mide bulantısı bir nebze de olsa etkisini yitirmişti. Küvetin içerisinden yavaşca çıktı ve açtığı tıpanın tüm suyu emmesine izin verdi.

Üzerindeki ıslak kıyafetlerini kirlilerin içerisine gönderip kapının arkasındaki havlulardan bir tanesini vücuduna sarmıştı. Paytak adımlarla yeniden odasına doğru ilerledi.

Salonun önünden geçerken diğerlerinin gülüşerek bir şeyler konuştuğunu duyduğunda başını onlara doğru çevirmiş, Chan'ın telefonundan bir şey gösterdiğini görmesiyle onu sonradan öldüreceğini aklının bir köşesine yazmıştı.

Havasız odasından içeri girip ardından kapıyı kilitledi. Kıyafet dolabının olduğu köşeye doğru gelirken bugün biraz daha güzel hissetmek istediğini düşünmüştü. Onun için kendisine yırtık kot, fileli çorap ve kısa bir crop çıkardıktan sonra hepsini sırayla üzerine geçirdi.

Geniş komidinin olduğu aynanın önüne gelirken sandalyesini çekip üzerine oturmuştu. İlk önce ıslak saçlarını kuruladı. Hafif bir makyajın ardından en sevdiği kokuyu da boynuna sıktığında artık tam anlamıyla iyi hissediyordu. Hiçbir şey yaşamamış gibi kusursuz görünen vücudun tek kusuru gözleriydi belki de.

Kırgınlığını hissettiren bakışları odanın üzerinde gezinirken tiksintiyle yüzünü buruşturdu. Odasını gerçekten bok götürüyordu ve en kısa sürede temizlemezse eğer ev sahibi onları kapı dışarı edebilirdi.

Boynunda eksikliğini hissettiği kolyesini hatırlamasıyla birlikte onu nereye koyduğunu düşündü. En son komidinin olduğu çekmeceye bıraktığını hatırladığında derin bir nefes vermişti. Neden bilmiyordu ama o kolyeyi seviyordu. Belki de sahip olduğu tek şeyin o olması yüzündendi.

İşlemeli çekmecesini kendisine doğru çekip kadife kutuyu çıkardı. Avuçlarının arasına aldığı kolyeyi boynuna geçirirken aynadan süzdüğü gözleri nedensizce o garip adamı hatırlatmıştı. Onu hala belleğinden atamamasına sinirlense de bunun en büyük destekçisi yine kendisiydi.

Bu birkaç gün boyunca artık adını öğrendiği Lee Minho'yu araştırırken onun zihnine hükmetmesine de izin vermişti. Oldukça yakışıklı, büyük bir mal varlığına sahip olan adamın en büyük gizemi hayatı hakkında hiçbir bilginin olmamasıydı. Birkaç gazete haberinde gördüğü şeyler yanında yer alan güzellerin adıydı sadece.

Jisung'un ilgisini çeken detay aslında bu değildi. Onun tamamen farklı hissettiren aurası ona hafifçe dokunmasıyla bile kendisini kolayca etkisi altına almıştı. Ona yeniden dokunmasını, bir kez daha göz göze gelmeyi ve kusursuz vücudunu yeniden hafızasına kazımayı istiyordu.

Belki de tamamen haylaz hareket eden bedeninin ihtiyacı olan tek şey gerçek bir seksti. Bu yüzden ne zaman dolduğunu bilmediği gözlerini hafifçe silerken çekmecesindeki telefonunu aldı.

Ekranda gördüğü bildirimlerle birlikte mesaj kutusuna girdi ve arkadaşlarının attığı birkaç mesaja göz gezdirdi. Önemli herhangi bir şey yoktu. Aslında onu merak eden hiç kimse yoktu. Hyunjin ve Seungmin dışında hiç kimse..

Telefonu yeniden komidinin üzerine bırakıp oturduğu yerden ayaklandığında kıyafetlerini düzeltti. Geriye doğru birkaç adım ilerleyerek süzdüğü bedeni onu fazlasıyla memnun etmişti. Yüzüne yayılan anlamsız gülümsemesi gittikçe genişlemiş, titreyen telefonuna gelen bildirimle birlikte yeniden solmuştu.

Hızla avuçlarının arasına aldığı telefonu sımsıkı kavrarken kaşları çatıldı. Ekranda gördüğü bilinmeyen numaranın sahibinin kim olduğunu bilmese bile biraz sonra okuyacağı mesajla birlikte yeni hayatına merhaba diyecekti.

Seni birkaç gündür masaj salonunda göremedim. Bu yüzden patronundan ufak bir ricam sayesinde aldığım numaranı rahatsız ettiğim için üzgünüm ama görüşmeliyiz. Önemli bir şey konuşmamız gerekiyor Han Jisung..

Lee Minho.

••••••

Heyyo

Bölüm hakkında yorum yapmaktan çekinmeyin.

Ne konuşacaksın ki Minho?

Jisungumuzun tarzı buna yakın ama tam istediğim şeyi bulamadım. Sinir oldum bu yüzden. O kotun altına o ayakkabı olmamış be gülüm

 O kotun altına o ayakkabı olmamış be gülüm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
masör, minsungWhere stories live. Discover now