A

448 50 19
                                    

Draco sabah kahvaltısı için Slytherin masasına doğru ilerlerken onun yerinde duran baykuşu beklemiyordu. Sene başından itibaren kendisine gelen bir baykuş hiç olmamıştı. Zaten kimsenin sarışına mektup göndermesi için bir sebebi de yoktu. Draco masaya oturup ağır hareketlerle baykuşun tüylerini okşarken diğer eliyle de kendisine gelen mektubu incelemişti. Üzerinde bir şey yazmadığından kimin gönderdiğini anlayamamıştı. Hızla mektubu açarken yazıların hepsini es geçip sayfanın sonuna gelmiş ve mektubun sahibine bakmıştı.

"Hagrid mi?"

Draco gördüğü isimle şaşırırken kendisine neden mektup yazdığını düşünmeden edememişti doğrusu. Mantığına en uygun Potter meselesini konuşmak istemesiydi ama iri adamın bu konu için bir sonraki buluşmalarını bekleyeceğinden emindi.

Nasılsın Draco? Eminim iyisindir, o yüzden bu soruyu geçiyorum. Zaten acelem de var.. 3 günlüğüne bir göreve gidiyorum. Şahgaga'yı benim yerime beslemeyi unutma!

Hagrid

Sarışın okuduğu mektup ile gülümserken zarfı ve kağıdı herhangi bir kitabının arasına koymuştu. Zaten ne zamandır Şahgaga'yı ziyaret etmek istiyordu ama fırsatını bulup bir türlü gidememişti.

"Kimden gelmiş?"

Draco kendisine yöneltilen soru üzerine Blaise'e dönerken önündeki omletten koca bir parça kesmiş ve hızla ağzına atmıştı. Neden bilmiyordu ama bugün sabah iştahı oldukça yerindeydi.

"Hagrid'ten."

"Ee?"

Pansy devam etmesi için konuşurken elindeki çatalı yerine bırakmış ve sarışına dönmüştü.

"Ne ee?

"Draco ağzından lafı parayla mı alıyoruz, ne yazmış söylesene?!"

"Göreve gidiyormuş da Şahgaga'yı beslememi istiyor."

Pansy anladığını belirtmek adına kafasını sallarken Draco'da önündeki kahvaltısına geri dönmüştü. Çatalına aldıklarını ağzına atacakken bir kaç masa ötedeki yeşillerin meraklı bakışlarını yine üstünde hissetmişti. Herşeyden şüphelenmesi için tek bir şey yapman yetiyordu resmen. Draco o gün Hagrid'e gittiği için sonradan fazlasıyla pişman olmuştu. Potter gibi bir belayı başına sarmak bir bavul dolusu fantastik canavarı olan sarışın için hiç iyi olmamıştı.

Harry on beş dakikayı aşkın bir süredir burada olduğundan baykuşun gelişinden sarışının mektubu okumasına, verdiği tepkiden mektubu hangi kitabın arasına koyduğuna kadar biliyordu. İlk başta ailesiyle ilgili olabileceğini düşünsede sarışın ailesinden aldığı mektuplara gülümsemeyi uzun zaman önce bırakmıştı. Bu sebeple bu seçeneği çöpe atmıştı, Harry. Arkadaşları da yanında olduğuna göre sarışına kim mektup göndermişti ki?

"Çocuğa şöyle bakmayı kes, şüphelerini belli edeceksin!"

Harry, Herm'in dediklerini duymazdan gelirken yeşillerini grilerden bir saniye dahi ayırmamıştı. Zaten dün yaşananlar da her şeyi ortaya sermişti. Ondan şüphelendiğini sarışında gayet iyi biliyordu.

Kuzgun öğlen sularında yarım kalan işini tamamlamak üzere Hagrid'in yanına gelmiş ve kapalı kapıyı bir kaç kez tıklatmıştı.

"Geliyorum!"

İri adam saniyeler içinde kapıyı açarken Harry'de yüzüne yapmacık bir gülümseme takınmıştı.

"Selam Hagrid!"

"Harry!! Seni gördüğüme ne kadar sevindim anlatamam."

"Eminim sevinmişsindir Hagrid!"

Fantastic BeastsWhere stories live. Discover now