13. BÖLÜM: "Gece Kraliçesi"

Start from the beginning
                                    

Biran burnundan sert bir nefes verdi. "Bacağı acıdığı için mi elini tutuyordun?" Gayri ihtiyari bacağıma uğrayan bakışları duraksadı ve ikinci seferinde daha uzun süreyle sargılı bacağıma kilitlendi.

"Düşüyordu.Hamile bir kadının düşmesi tehlikelidir, öyle değil mi?"

Alzer'in sesi bile titremeden telaffuz ettiği yalan içimi rahatlatırken, son söyledikleri ona dahi sinirlenmeme sebep oldu. Bildiğim bu gerçeği hala kimsenin ağzından duymaya tahammülüm yoktu.

"Dışarı çık." diye buyurdu Biran. Alzer bunu üç saniye içinde yerine getirmediğinde, bu kez tehditvari bir tınıyla yineledi. "Çık dışarı ve orada beni bekle."

Alzer hareketlenirken, kolundan tutarak onu durdurdum. Bunu yaparken bile bakışlarım Biran'dan ayrılmamıştı. "Bırak gitsin."

Çehresine intikal eden bezgin ifade acısını benden değil ama Alzer'den çıkaracağını söylüyordu. Sadece bunun için tedirgin olabilirdim.

"Onda iyileşmeyecek hasarlar bırakmamdan mı korkuyorsun?"

Soğukkanlılıkla kurduğu cümle kanımı dondurdu. "Sadece bana yardım ettiği için birinin zarar görmesini istemiyorum, hepsi bu."

Biran tıpkı benim yaptığım gibi bakışlarını benden almadan bir baş hareketiyle Alzer'e çıkmasını emretti. Alzer uzaklaşırken, kolundan kayan parmaklarım yanıma düştü ve dört duvarın arasında yabancı ile yalnız kaldım.

Şimdi beni köşeye sıkıştırıp işin doğrusunu öğrenmeye çalışacaktı. Daha kötü ihtimalle Alzer'e zarar vermekle tehdit edecekti. Dudakları aralanırken, duruşumu dikleştirdim ve gardımı aldım. Attığı tek adımla aramızdaki iki adımlık mesafenin yarısını örttü. İşte, başlıyorduk.

"Bacağına ne oldu senin?"

Kaşlarımın havalanmasına engel olamadım. Sargıda olduğunu unuttuğum bacağıma baktığımda, sızladığını bile ancak fark edebiliyordum. Kısa bir süre düşündüm ve ona verilmesi gereken en güzel cevabı verdim.

"Sana ne lan."

Nefes bile almadan durdu ve bana soyu tükenmekte olan bir yaratığa bakıyormuş gibi baktı. "Lan mı?"

Bedenimi yan çevirip kollarımı göğsümde birleştirdim. "Anlamını bilmediğini düşünmüyorum. Ama... Şaşkınlığının sebebini anlayabiliyorum. Sanırım o sinir bozucu büyücü Brekta'nın bana gerekli terbiyeyi verdiğini düşünmüştün."

"Yok." Bu cevabı hiç düşünmeden vermişti. "Muhtemelen sen onun terbiyesini bozmuşsundur, diye düşünmüştüm."

Komik miydi şimdi bu?

"Bacağına ne olduğunu söyleyecek misin yoksa açıp kendin mi bakayım."

Kalkan işaret parmağımı aramızda salladım. "Hele bir bana dokunmayı dene!"

"Ne yaparsın?" Ellerini ceplerine koydu, bunu genelde biriyle dalga geçtiği zamanlarda yapıyordu. Onun hakkında böyle bir tespit yapmış olmaktan dolayı kendimi rahatsız hissettim. Ancak en büyük rahatsızlığım dışarıda başına gelecekleri bekleyen Alzer'di. Onu bu işten sıyırmanın bir yolunu bulmalıydım.

"Bacağımı kendim bu hale getirdim. Brekta ayin yaparken ona tekme atmak istemiştim."

Elleri ceplerinden çıktı. "Karnına gelmesinden korkmadın mı?"

Bir an da bu soruyu kendime sorarken buldum. Büyücünün elindeki tası devirirken, kaynar sıvının karnıma gelecek olma olasılığını düşünmüş müydüm? Hayır, bunu ne hesaba katmış ne de umursamıştım. Koruyucu bir anne güdüsü taşımıyordum ve bu yüzden suçlu hissetmeyecektim.

KIZIL GECE +18Where stories live. Discover now