Bölüm 50 - Part 2

Start from the beginning
                                    

Claire izin isteyerek banyoya gittiğinde onu takip ettim. En sonunda arkasını dönüp kaşlarını çatarak bana baktı. "İnsanların mahremiyetine hiç mi saygın yok?"

"Tuvalete girmek için gelmediğini bildiğim için, hayır. Kaçmak için buraya geldin. "

"Senden nefret ediyorum. " dedi mikrodalganın üzerine bırakılmış havluyu bana fırlatarak. "Attığım şeyleri yakalayıp durma. "

"Berbat atıyorsun. Bana isabet etmesini istiyorsan öyle at. "

"Ethannn. " Sinirli bir ses dudaklarını terk etti. Arkasına geçtim yavaşça saçını elimde toplarken. "Ne yapıyorsun?"

"Saçlarının yoluna çıkmasını istemeyiz değil mi?"

"Ben oyuncak bebeğin değilim. Kendi başıma yapabilirim. "

"Biliyorum." dedim parmaklarımla üç parçaya ayırarak saçlarını. Daha havalı bir şey için saçları fazla kirliydi. " Saçlarınla oynamak hoşuma gidiyor. Ve ben de senin kadar biraz sonra yapmak üzere olduğumuz şey için gerginim. "

"Senden bir şey isteyebilir miyim?" dedi çekinerek ben saçlarını örmeye devam ederken. "Teresa'yı gözünün önünden ayrımasan olur mu?"

"Tess kendini idare edebilir. Miles ya da diğer kurucular ona denk değil. " Özellikle de insanüstü hızlara ulaştığında. Teresa küçük olabilirdi ama ölümcüldü.

"Biliyorum. Ama bir silah öyle. " Ellerim saçlarının arasındayken dondu. "Bu gece de aynı rüyayı gördün. " diye belirtti gözleri aynadan benimkilerle buluşurken. Evet, bu rüyadan kurtulamıyordum iki gecedir. Ama bunun Claire'i neden bu kadar korkuttuğunu çözemiyordum. Saçlarını örmeye devam ettim bir cevap vermek yerine. İşim bittiğinde Claire arkasını döndü. Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Ethan, onların rüya olduğunu-" dedi bana daha da yaklaşırken. "Onların rüya olduğunu sanmıyorum. Geleceğe aitler..."

"Bu mümkün değil. " diye itiraz ettim.

"Neden?"

"Böyle bir yeteneğim yok. Senin de öyle. "

"Bundan ne kadar eminsin?" Hiç. Ama bunu itiraf etmek istemiyordum. Claire yenilgiyle iç çekti. "Bak sadece- sadece biraz gözünün önünde tut. "

"Peki. "

Tom hepimizi barakaya ışınladı. İçi boş şişe hala orada duruyordu. Claire'in yanımda derin bir nefes aldığını duydum. Sonra dışarı çıktı. "Telefonlarınızı verin." dedi Tom.

"Ne?"

"Hadi. Hepsini kıracağım. Miles tek başına gelecek kadar öfkeli olabilir ama Ethan'ın tek başına olup olmadığını kontrol etmeyecek kadar aptal değil." dedi elini açıp bize bakarken. Telefonumu avcuna bastırdım sonra Tess de kendisininkini verdi. Christina da söylenerek de olsa telefonunu uzattı ve dışarı çıktı. Tom ve Tess de kapıya doğru hareketlenince Claire'in dedikleri aklıma geldi.

"Bekleyin. " dedim. İkisi de arkasını döndü. "Siz burada kalın. Miles hepimizi bir anda görmesin. "

"Delirdin mi? Biz de dışarı-" diye başladığında Tess, Tom'a bakış attım. Tom başıyla onayladı. Nedenini bile sorgulamadan.

"Tess, Ethan doğru söylüyor. Kargaşa çıkmadan halletmemiz için en iyi şansımız. " Tess bana sinirlense de yenilgiyle kendini koltuğa attı. Kollarını göğsünde birleştirmiş bana doğrudan karşıya çıkıyordu.

"Aptalca bir şey yapıp kendini öldürme sakın." dedi ben kapıdan çıkmadan önce. Dışarı çıktığımda Claire siyah buzdan bir heykelin önünde duruyordu.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now