on dokuzuncu bölüm

Start from the beginning
                                    

yarım saati aşkın süredir abisinin yatağında uzanıyor ama uyumuyordu. aklında abisine sarılıp onu uyutmaya çalışışı ve her defasında abisinden önce uykuya dalışı vardı. uyuduğu tüm vakitleri abisiyle geçirmiş olmayı diliyordu ve o an abisiyle ilgili tüm isteklerinin imkansız oluşu onu daha da derinden yaralamıştı.

derin bir nefes alıp yerinden doğrulduğunda yatağın bir ucuna uçan zarfı fark etmiş ve aceleyle onu alıp açmıştı. bunu bunca zamandır fark etmediği için kendini lanetlese de abisinin ardında en azından birkaç kelime bırakmış olması onu heyecanlandırmıştı. bu güzel bir his değildi, korkuya daha yakındı. yine de daha mektubu okumaya başlamadan onu kimseye vermeyeceğine emin oldu, abisini ondan başka kimse hak etmiyordu.

satırları okumasıyla, fikrini değiştirmesi bir olmuştu. şimdi o zarf, içindekileri okumayı asıl hak eden kişinin elindeyken göğsünde abisinin isteğini gerçekleştirmiş olmanın huzuru vardı.

"bu zarfı her kim bulduysa, bu senin için değil. bu, dünya üzerinde beni gerçekten anlayan, kısacık ve berbat ömrümde bana tüm güzel hisleri yaşatan sevgilim için.

kalmam için bana neredeyse yalvaran, bunu ayaklarıma kapanmadan, beni bir yerlere bağlamadan, kalbiyle yapan sevgilimden özür dilerim.

eğer kapıyı biri çalarsa ve ben felix'in bir tanıdığıyım derse bunu ona verin. benim ondan başka kimsem yok.

senden özür dilerim, başka kimseden değil. çünkü giderken başka kimseye karşı suçlu hissetmeyeceğim.

sana hala sevgilim diyorum, ama biliyorum ki benimkinin aksine önünde çok uzun bir hayat var.

ya da öyle umuyorum.

beni 18 yaşında bırak sevgilim, beni ardında, geçmişinde bırak. artık kimsenin hayatında bir daha bulunmamak üzere gidiyorum ve emin ol, yapabilseydim beni bir kez görmüş herkesin hafızasından silerdim kendimi. ne sizler için ne dünya için, ne de kendim için bir değerim, vasfım yok benim. olmamalı.

beni geçmişinde bırak, çok sevdiğin ve sonra unuttuğun biri olmak istiyorum.

tek mutluluğum, içimdeki son sevgi kırıntılarını da sana bırakıyor oluşum. seni üzeceğim için mi bu kadar çok seviyorum?

seni üzeceğimi bildiğim için mi yüzüne her gülümseyişimde vicdan azabı çekiyorum?

hayır sevgilim, ben gerçekten mutluydum ve umuyorum ki seni de çok mutlu etmişimdir.

gitmeden önceki gece bile seni mutlu etmek için çabalamaya devam ettim.

olmayan aklımla sana ders çalıştırdım, aldığım onlarca kursa katlanmamın tek sebebi sendin zaten.

sınavını kazanıncaya dek bekledim çünkü biliyorum, ben gittiğim anda her şeyi bırakacaksın.

kazandığın haberini iki gün önce aldık bir tanem. seninle gurur duyuyorum. ve gidiyorum.

beni 18 yaşında bırak sevgilim, beni ardında, geçmişinde bırak. kendine iyi bak."

minho, mektubu okumaya başladığından beri gözyaşları durmayan adamın ağlayışı şiddetlendiğinde dayanamayarak yerinden kalkmış ve onu kendine çekerek samimi bir sarılma vermişti. dakikalardır tuttuğu yaşlar onun da yanaklarından süzülürken jisung buğulu gözlerle onları izliyordu.

changbin ona sevgilisini anlattığında çok ağlamıştı. ve felix'i çok sevmişti... şimdi aynı çocuğun minho'nun abisi olduğunu öğreniyordu, bilmediği daha çok şey olduğunu hissetti.

dakikalar sonra büyükleri sakinleştiğinde hızla onlara su getirmiş ve sessizce yanlarında oturmaya devam etmişti. minho'nun gözlerinde changbin'e karşı daha önce görmediği bir ışık görüyordu.

yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeyle changbin'in omzunu okşayarak "seninle tanıştığıma çok sevindim." dedi minho. pek sevinçli bir an değildi ama changbin'i, abisinin bahsettiği o güzel çocuğu tanımış olmak onu iyi hissettirmişti.

changbin gittikten hemen sonra jisung beklemeden sevgilisinin boynuna sarılmıştı. minho, sırtı kapıyla buluşurken küçüğünün saçlarını okşadı. biraz sonra geri çekilip sevgilisine baktığında artık onun da anlatma vaktinin geldiğini biliyordu.

minho, koltuğa oturduğunda sevgilisini kollarının arasına çekmiş ve sırtının göğsüne yaslanmasına izin vermişti. jisung hafifçe dönüp bacaklarını sevgilisinin bacağı üzerinden uzatarak onu daha rahat dinleyebileceği bir pozisyona geldi. sonra sevgilisinin elini elleri arasına almış, avcuna masaj yaparken onu dikkatle dinlemeye başlamıştı.

dinledikleri onu fazlaca sarsarken kalbinin acıdığını hissetti, şüphesiz sevgilisininki kadar acıyamazdı. tamamen ona dönüp dizlerine oturduktan sonra kollarını etrafında sıkıca sardı ve başını omzuna yasladı. minho yüzünü sevgilisinin boynuna yaslayıp gözlerini kapattığında huzurlu hissediyordu. ilk defa birisine bunları açık bir şekilde anlatmıştı.

kollarının arasındaki bele sıkıca sarıldığında ve onu göğsüne bastırdığında, bu sıcaklık onu iyileştiriyordu ve tek dileği bundan hiç mahrum kalmamaktı.

...
finale bu kadar az kala angst modumun açılması iyi olmadı

+ ben mektubu yazarken yanlışlıkla ağladım

09:45, minsung ✔On viuen les histories. Descobreix ara