Araba hareket ederken camdan bakışlarımı çekip ona döndüm.

"Yok komutanım, seninki falan. Estağfurullah."

Serkan gülmeye başlayınca Barış ve Ateş de gülmeye başladı. Aylin gerçekten seviyor olmalıydı. Ondan emindim. Neden bu kadar eminim bilmiyorum ama öyle hissediyorum.

"Başım belaya girecek..."
"Oğlum senin başın zaten belada da haberin yok."

Serkan bulduğu her fırsatta Emir ile dalga geçtiği için bu ortamda bile dalga geçmekten geri kalmıyordu.

Araba durduğunda hep beraber inip önce bizi karşılayan ekibin komutanı ile Çağatay konuştu. Zaten durum pek de iç açıcı olmadığı için herkes hızlı bir şekilde yerlerine geçip görevini yapmaya başlamıştı bile.

Polis özel harekat ekibi birkaç gündür buradaydı. Bu yüzden onlar şu an bizim getirdiğimiz yemekleri yerken biz onların yerine geçmiştik. Sabit kalmak zordu.

Polis ve asker aynı operasyonu yürütürse emir komuta genelde askerde olurdu. Ama biz onlarla aynı anda çalışmaktan daha çok onlara destek kuvvet olarak geldiğimiz için emir komuta her iki ekibin komutanında.

"Yaklaşmamız lazım. Barış, Timur baskı ateşi açıyoruz."
"Emredersiniz komutanım."

Baskı ateşi birilerini hedef almaktan çok o yöne doğru ardı ardına atılan atışlarla olurdu. Kendimizi korumak ve onları savuşturmak için baskı ateşi açtık ve biraz daha yaklaştık. Görüş açımız daha net olurken Hakan abinin de talimatları ile yaklaşmaya devam ediyorduk. Polis özel hareket ekibi bizim gibi bölünmüş bir kısmı bizimle gelirken bir kısmı da bizim geride kalanların yanında devam ediyordu.

"Bize doğru geliyorlar. Ateşi kes."
"Komutanım ateş açarak geliyorlar."
"Görüyorum."

Çağatay'ın ne yapmak istediğini anlamasam da dediğini yapıp sadece izledim. Bize iyice yaklaştılar ve kafamızı çıkarsak vurulabilirdik. Hendekte olduğumuz için üst bedenimiz daha korunaklı durumdaydı.

"Komutanım neyi bekliyoruz?"
"Geride adam var. Bizi görebilecek yerdeler. Ateş açarsak açık hedef olacağız. Onları biz değil geridekiler halledecek. Yoksa buradan sağ çıkmamız mümkün değil."

Söyledikleri ile gerilirken yanımdakilere baktım. Emir, Serkan, Ateş ve Çağatay. Polis özel harekat tam da birkaç kişi. Buradan sağ çıkamamak... Hendek operasyonları kolay değildi işte.

"Hakan, sizde."
"Emredersiniz komutanım."

Biz hareketsiz bir şekilde gelenlerin işinin bitmesini beklerken bizim taraftan ateş açılması ile biraz daha eğildim.
Kısa bir süre sonra onları koruyanlar ateş açmaya başlayınca yerlerini tam olarak belirlemiş olduk.

"Başlıyoruz... Dikkatli olun. Boş istemiyorum. Atış serbest."

Hemen ilk atışımı yaptım ve hareketsiz bir şekilde diğer tarafa yöneldim. Zaten arkada kalanlar az olduğu için bizi fark edip ateş edene kadar yok etmeye çalışıyorduk.

"Geri çekiliyoruz."

Neden?

"Hakan, koru bizi."
"Emredersiniz komutanım."

En baştaki ben olduğum için sürünerek geri geri gidip hafif ayaklandım ve yukarı çıkmaya başladım. Emir sorgulayamamak çok zor bir durumdu gerçekten. Tabii ki şu anki durumumdan daha zor değildi.

Yerime geldiğimde polislerden birinin yanında yer alıp daha net gördüğüm kişileri hedef almaya başladım.

Bu tarafa doğru yaklaşan kişilerin arasında gördüğüm kadın dikkatimi çekince hareketsiz bir şekilde durup onu izlemeye başladım.

"Neyi bekliyorsun Üsteğmen?"

Çağatay sert bir şekilde konuşunca hemen kendime gelip göğsüme bir kez dokundum ve mikrofonu açıp konuşmaya başladım.

"Bir kadın var."
"Yani?"
"Sanırım hamile."

Silah sesleri azalırken ben de söyleyeceği şeyi beklemeye başladım.

"Silahı var."
"Ama hamile."
"Silahı var diyorum."

Polislerden biri ısrar edince ona döndüm hemen.

"Hamile diyorum! Daha doğmadan bir canı almak kime kalmış acaba aramızda?"
"Önünüze dönün."

Kadını vurmamaya özen göstererek diğerlerine odaklandım. Ne de olsa sayıları azalınca teslim olmak zorunda kalacaklardı. Ve o da kendi kendini kurtaracaktı.

Onlar bize doğru yaklaşmayı kestiğinde biz de geri çekilmeyi bıraktık. Sayıları azalıyordu ve kaçanların olduğunun farkındaydık ama yaklaşmak mümkün olmadığı için sadece yakındakilerle ile ilgileniyorduk.

Bir süre sonra sayıları iyice azalıp kaçma şansları yok olduğunda teslim olmak zorunda kaldılar. Kadın kaçanların arasında mı yoksa teslim mi oldu bilmiyorum. Zaten onlar teslim olduktan sonra da biz hemen polislere olayı bırakıp oradan ayrıldık ve geldiğimiz Ejder Yalçın ile geri döndük.

Çağatay, komutanın odasından çıktığında ayağa kalkıp yanına gittim. Tek arabayla geldiğimiz için yine o şekilde dönecektik.

"Sanırım uykusuzluktan öleceğim."

Ona bakıp tekrar önüme döndüm.

"Sadece bir gün uyumadın farkında mısın?"
"Hayır. İki gündür uyumuyorum. Dün uyuyamadım."

Arabaya geldiğimizde anahtarı ondan aldım.

"Ben sürerim. Sen yana geç."

Hiç itiraz etmeden yolcu koltuğuna yöneldiğinde ben de şoför koltuğuna oturdum. Eve gelene kadar Çağatay gerçekten uyudu. Arabayı park ederken bahçede oturan bizimkileri görünce gülümsedim. Bahçe masasında oturuyorlardı. Arabayı görünce hepsi ayaklandı.

"Çağatay."
"Hmm?"
"Uyan hadi geldik."

Kafasını cama çevirdiğinde ona doğru yaklaştım. Kemeri açıp geri çektim.

"Hadi kalk. Eve geldik."
"Hm hm."

Beni onaylasa da uyumaya devam ettiği için kolundan tutup sarstım.

"Kalk hadi ya, geldik diyorum!"

Gözlerini açtığında kolunu bıraktım.

"Hadi in."

Uykulu uykulu bana bakıp tam tekrar yatacakken elimi hemen kafasının altına koyup kaldırdım.

"Ya kalk diyorum! Seni burada bırakıp gideceğim artık."
"Tamam."

Uyumaya devam ettiğinde elimi hafif çekip vurdum yavaşça.

"Kalk."
"Açelya."
"Hadi kalk. Annemler bekliyor dışarıda şimdi delirtecek beni saçma sapan sorularla. Ne yaptınız o kadar arabada diye!"

Söylene söylene kolunu kemerden çıkarıp kapıya uzandı.

"Nihayet!"

O dışarı çıktığında ben de çıkıp arkasından ilerledim.

"Kızım, ay iyisin değil ki canım benim?"

Hepsi bir anda üzerime gelince hepsine sarıldım zorla.

"İyiyim iyiyim bir şey yok."

Ayrıldığımız sırada hepsi Çağatay'a döndü.

"Oğlum, sen de iyisin değil mi? Bir şey yok bir yerinizden?"
"İyiyim, merak etmeyin."

Çağatay hızlı bir şekilde cevap verdi ve devam etti konuşmaya.

"Gideyim ben."
"Anne o biraz yorgun çok şey yapma. Komutan sonuçta meşguldü çok."
"Ah tabii tabii. Hadi git dinlen sen. Yemek yeseydin ama önce?"
"Annem şimdi o uyur. Uyanınca yer zaten."
"Evet öyle."

Bir de onaylıyor deli. Şu an o kadar komik ki.

Bölüm sonuu~~
Oy ve yorumları bekliyorum 💕💗💞







Bordonun AşkıWhere stories live. Discover now