Betül&Musab

266 15 2
                                    

Evimizin kapısını kapatarak kulaklığımı kulağıma taktım.En sevdiğim ezgiyi açarak telefonumu cebime iliştirdim.Uzun zaman sonra dışarı çıkmanın verdiği ferahlıkla gözlerimi kapatarak derin bir nefes çektim.Daha sonra gözlerimi usulca aralayarak gökyüzüne çevirdim.Kalbimden geçirdiğim sözler dilimden de döküldü...

"Sen,ey güneş...Her gün inatla doğmaktan vazgeçmiyorsun.Ben neden hayal kurmaktan vazgeçeyim ki?"

Kalbime uzun zamandır ağırlık yapan sızı yok olup gitti bu sözlerle beraber.Sanki bir el geldi ve yüreğimin orta yerinde duran taşı alıp nereye olduğunu bilmediğim bir yere fırlattı.Uzun zaman sonra derin derin nefesler alarak bir süre huzuru kokladım.Kendimle baş başa kalmayalı uzun zaman olmuştu.En sevdiğim mesleği,hayallerimin mesleğini gerçekleştirirken kendime hiç vakit ayırmadığımı fark ettim.Öğretmenlik demek sadece ders anlatmak değil,oraya gelen her tazecik yüreğin anneliğini yapmak bir yerde...

Ailemin istekleri ile öğretmenlik arasında bana huzur veren,kendime getiren sadece ahiretlik kardeşim Nergis.O da kendi hayalinin peşinde.Hayallerinin bile ötesindeki bir adamla evli ve hayalini kurduğu mesleğin peşinde.Bugün de onlarla pikniğe gideceğiz ve ben yanımızda olacak olan bir kişi yüzünden mutluluğumu tam yaşayamıyorum.
Musab... Gözleriyle bana her baktığında sözlerinin aksini anlatan adam. Bana her cadı dediğinde gözlerindeki şefkati gördüğüm adam.
Ne var ki ben gönlümü bir başkasına açmaya henüz hazır değilim.Ailemin 'hayırlı birisiyle evlen' sözlerinin aksine ben hayatımı mesleğime adamaya kararlı bir insanım.Yorgun gönlümün yeni bir dünyaya açılmasına imkan yok.
Gözleri umut kokan adama sürekli kızmam,kendimden uzaklaştırmam da bu yüzden...

Ben bu düşünceler içerisindeyken çoktan Nergis ve Furkan gelmişlerdi bile.Hemen mutluluk maskemi yüzüme geçirerek Betül'ün penceresini tıklattım.Eşinden gözlerini Güçlükle çeken kardeşime gülümseyerek arka koltuğa,kendi kardeşimden ayırmadığım Ayşenur'un yanına geçerek oturdum.Bir süre konuşarak geçen yolculuk ezgiler değiştikçe yerini sessizliğe bıraktı.Tam gideceğimiz yere yaklaşırken yolun kenarında başını eğmiş telefonuna bakan birisini Musab'a benzetmemle kaşlarımı çattım.Ne zaman dikkatli bakmıştım ki bir başkasını ona benzetiyordum?
Ben fark etmeden hayatımın ve zihnimin orta yerine yerleşen adamı başımı sallayarak yok saymaya çalıştım.Derin bir nefes aldığımda araba durmuştu.Hemen arabadan inerek bagaja yöneldim.Her zaman yaptığım gibi düşünmemek için kendimi başka şeylerle meşgul ediyordum.Sofrayı kurarken Furkan eniştenin Musab ve Ömer'i almaya gittiğini duyduğumda bir süre nefes alamasam da hiçbir şey yokmuş gibi davranarak salata yapmaya başladım.Nergisin de gelerek yardım etmesiyle bitirmiştik.Tabakları çıkararak dizmeye başladık.Bu süreçte Nergis ve Furkan hakkında sohbet ediyorduk.Bir yanım onlara imrenirken diğer yanım acı bir nefes yolluyordu ciğerlerime...

Bunca zaman sadece bir kişiye açmıştım yüreğimi.Bir vefasızı sevmiştim.Onun için akıtmıştım gözyaşlarımı.Onun için uykularımı heba etmiştim.Onun için neredeyse mesleğimden vazgeçiyordum.Ama ben Allah için vazgeçince günden güne yaram Allah tarafından sarıldı.Ben sabrettikçe Rabbim bana kendisine yönelen kapılar araladı.Şimdi tekrardan bir rüzgara kapılıp olmayacak şeylerin hayalini kurmaktan ölesiye korkuyorum.Hem yaralı bir kadını kim sevebilir ki?

Ben bu düşünceler içerisindeyken zihnimi işgal eden adamın geldiğini belli eden arabanın sesi duyuldu.Hemen arkasından onun şen şakrak sesini işittiğimde arkama dönmemek için kendimle savaştım.Dönüp onun kahvelerine bakmayacaktım.Bakarsam eğer bir hançer daha geçirecekti yüreğime,biliyorum.Bu defa buna izin vermeyeceğim.Elimde duran sanki ilk defa görüyormuş gibi incelediğim çiçeğe bakışlarımı sabitledim.O sırada mesafeli ama içimi titreten sesini tekrar duydum.İnşallah bana söylememiştir diyerek gözlerimi kapattım.

Sîret-i GülDonde viven las historias. Descúbrelo ahora