6.Bölüm

503 36 9
                                    

Sabah gözümü çalan telefonumun sesi ile araladım.Yatağın içinde gözümü açmadan elimle aradım ama bulmak ne mümkün.Dün gece geç saatlere kadar Ayşenur'la sohbet ettiğim için uyanmak zulüm gibi geliyordu.Aflayarak yerimde doğrulup komodinin üzerinde yere düşmek üzere olan telefonumu elime aldım.Ekranda yazan yazıyı görmemle yüzümde güller açmıştı.

"Ahiretliğim" arıyor... Hemen cevaplayarak kulağıma dayadım telefonu.
"Selamun aleyküm güzellik." Diyerek ondan önce davrandım.
"Aleyküm selam kuzu.Nasılsın bakalım?"
"Hamdolsun kardeşim seni sormalı?Gece beni rüyanda mı gördün kız?" Diyerek kıkırdadım.
"Sakın bana unuttum deme!" Diyerek adeta cırladığında beynimin içinde acaba neyi unuttuğumu döndürüp duruyordum.
"Çok özür dilerim kuzum ama ben neyi unuttuğumu bile unutmuşum." Diyerek elimle alnıma vurdum.Çok unutkan ve dalgın olmuştum bu aralar.
"Bugün hani bizim bir kermesimiz var ya Nergis hanım.Hani sen de bana yardım edeceksin ya.Hani haftalar öncesinden belirledik ya!" Diyerek gittikçe sesi yükselince dudağımı dişledim.Hemen yerimden doğrularak gözüm saate doğru kaydı.
09:23 yazdığını görmemle kermesin 10:30 da başlayacağını hatırlamam bir oldu.
"Hiih kuzum çok özür dilerim benim aklımdan çıkmış tamamen.Bak ben şimdi hemen hazırlanmaya başlıyorum.Tam saatinde orada olacağım inşallah tamam mı?Allah razı olsun hatırlattığın için." Diyerek alelacele yüzüne telefonu kapatmak zorunda kaldım.Gidince gönlünü alırdım artık.Önceki eve geldiğimde yani bundan 1 ay önce Betül'e söz vermiştim kermes olduğunda yardım edeceğime dair.Aklımdan tamamen çıkmış.Hoş bu aralar her şey çıkıyor aklımdan ya o da ayrı bir mesele.Tek bir şey hariç...
Düşünmemeye çalışarak hemen alelacele abdestimi alarak koşarak odama kendimi attım.Acele ile üzerime feracemi giydim.El aşinalığı ile uzun siyah örtümü de taktım.Çantamı hızlıca kontrol ederek gerekli 1-2 şey daha yanıma alarak Ayşenur'un odasına ilerledim.Alnına ufak bir öpücük kondurarak masasından bir post-it alarak üstüne kısaca durumu açıklayan bir yazı yazarak hemen kendimi dışarı attım.Siyah spor ayakkabılarımı hızlıca ayağıma geçirerek otobüs durağına doğru adımladım.Saate baktığımda 09:30 olduğunu gördüm.7 dakikada hazırlanıp evden çıkmıştım.Kendime şaşırırken otobüsün geldiğini görmemle durması için elimle işaret ettim.Sabahları bu saatlerde genelde boş olan otobüs bu defa hüsrana uğratmıştı.Üstelik içerisi hep erkek doluydu.Kenara geçerek ayakta gitmeye karar verdim.Zaten sadece bir kişinin yanı boştu ve oturmam da uygun olmazdı.Kulaklığımı çıkararak kulağıma taktım ve arka fonda sakin bir ney eşliğinde yolculuğuma başladım.Varacağım yere yarım saatte varmam gerekirken bir yerde kaza olması sonucu trafik kilitlendiği için geciktim.Geç kalacağımı anlayınca hemen Betül'e bilgilendirici bir mesaj yazdım.2 dakika sonra cevabın gelmesi ile yüzümde bir gülümseme oldu.
"Ali eteğime yapışmış 'Çiçeğimi isterim'diyor bence koşmalısın :)" Diyerek Alimin fotoğrafını atmıştı.Yüzünden sinirli olduğu belliydi.Böyle olunca daha da bir sevimli geliyordu gözüme.Ali bizim kursa yardım yapan bir ailenin en küçük oğluydu.Bir kaç defa yemek de verdikleri için Ali ile tanışma fırsatımız olmuştu.Her zaman çocuklarla iyi anlaşırdım.Ali'nin dünyası herkesten farklıydı.Çok içli bir çocuktu Ali.İleride maneviyatı yüksek birisi olacak diye tahmin ederdim hep.Ne olacağını Rabbim bilirdi elbet.Telefondan başımı kaldırınca kermesin yapılacağı parka 15 dakikalık mesafe kaldığını ama saatin 10:13 olduğunu fark edince hemen indim.Koşar adım kendimi parktan içeriye attığımda karşıdan Ali'nin koşarak bana geldiğini fark edince yere eğilerek kollarımı yana açtım.Ali de aynı hareketi yaparak gelip bana tüm gücüyle sarıldı.
"Seni çok özledim çiçeğim." Diyerek yanağımdan öptü.Ben de onu öperek kucağıma alıp doğruldum.
"Ben de seni çok özledim Haydarım." Dediğimde gülerek ellerini kucağında birleştirdi.Bir yandan yürüyor bir yandan da sohbet ediyorduk.
"Ya ama bak olmuyor böyle çiçeğim.Ben sana çiçek diyorum sen bana haydar diyorsun.Benim ismim Ali,Ali." Diyerek sonlara doğru gözlerini kocaman açmıştı.
"Ama bak ben sana söylemiştim neden haydar dediğimi.Unuttun mu yoksa?Söyle bakalım bana ben neden sana haydar diyorum?" Elini yanağına koyarak biraz düşündü.Uzun bir süre düşündükten sonra bulmuş olacak ki yüzü aydınlandı.
"Haydar HZ.Ali'nin lakabıydı değil mi?" Diyerek gözlerimin içine Işıl Işıl baktı.
"Evet tam isabet.Ve bir şey daha vardı neydi o?" Diyerek avucunu öptüm.
"Sevenler sevdiklerine,sevdiklerinin künyesini verirler." Diyerek onaylamam için heyecanla yüzüme baktı.Onaylar şekilde başımı sallayarak kendime biraz daha yasladım.O kadar hareketli bir çocuktu ki sıkı bir şekilde tutmazsam düşebilirdi.
"Oleeeey" diyerek el çırptı ve bana kocaman sarıldı.Bu sırada karşıdan ellerindeki tepsi ile ahiretlik kardeşim geliyordu.Bizi görünce durdu ve yanından geçen bir kıza tepsiyi görevlilere götürmesini söyledi.
"Hoşgeldiniz Nergis Hanım.Nerelerdesiniz efendim gözümüz yollarda kaldı." Diyerek Ali'nin izin verdiğince bana sarıldı.
"Hoşbuldum güzelim.Ya kaza olunca baktım yetişemeyeceğim ben de indim koştum anca gelebildim.Yolda da bu Yakışıklı beni karşılayınca biraz sohbet ettik." Diyerek Ali'nin saçlarını karıştırdım.Huysuzca homurdanarak kucağımdan indi.Ben de gitmesi için serbest bıraktım.
"Ee söyle bakalım nasıl gidiyor?Ben ne yapıyorum?Nolur çocuklarla ilgileniyorsun de lütfen." Diyerek yalvarırcasına gözlerinin içine baktım.Gülerek başını olumsuz anlamda salladı.
"Maalesef hanımefendi bugün siz benim yanımdasınız.Özledim kızım yaa biraz da ben hasret gidereyim seninle.Bugün biz seninle gelen müftü,vali,kaymakam falan olacak onlara hizmet edeceğiz.Biliyorum çocukların yanında olmak istiyorsun ama Ayşe hoca o işe başkasını verdi.Bana da sen yanına birini seç dedi ben de senin geleceğini söyleyince tamam o zaman ikiniz beraber ilgilenirsiniz size güveniyorum dedi." Dediğinde üzülerek gözlerinin içine bakmıştım.Evet Betül'ü ben de çok özlemiştim ama çocukların dünyası bambaşkaydı benim için.Yine de Allah rızası için diyerek ses çıkarmadım.
Futbol sahası olan yere masa ve sandalyeleri dizerek ayarlamaları yapmaya başladık.Dün geceden bugün oruç tutmaya niyet ettiğim için içim gitse de yiyeceklerin hiç birine elimi süremedim.Hatta sarmayla bir süre bakıştık ama emir Allah'ın emriydi.Bugün buraya geleceğimi unutmamış olsaydım oruç için niyet etmezdim.Yine de vardır bunda da bir hayır diyerek yardım etmeye devam ettim.Yavaş yavaş herkes gelmeye başlamıştı.Yemek standlarının başında ellerimizde eldivenle misafirler için özel olarak tabakları hazırlıyorduk.Onlar gelip yiyorlardı daha sonra gönüllerinden ne kadar koparsa o kadar fiyat bırakıp gidiyorlardı.Kimisinin bıraktığı ücretler dudak uçuklatan türdendi.Ne güzel onlar Allah için veriyorlardı sonra da Allah onlara veriyordu.İç geçirerek servis yapmaya devam ettim.Tam bardaklara ayran katıyordum ki bir ses duydum.
"Selamun aleyküm.Kolay gelsin."Başımı kaldırmadan cevap verdim.
"Aleyküm selam.Allah razı olsun." Kalbim gümbür gümbür çarpıyordu.Ne kadar da benziyordu sesi.Ya da ben yanlış duyuyordum zira sabahtan beri başıma güneş geçmişti.Üstelik ayakta yorulmuştum.Hafifçe başımı kaldırarak baktığımda sünnet sakalı bırakmış olduğunu gördüm.Ama onun yarışmada sakalı yoktu.
"Ben bu yiyeceklerden paket yaptırmak istiyorum da öyle bir hizmetiniz var mı acaba?" Dediğinde başımı kaldırarak kısa bir an gözlerinin içine baktım.Sanki dünya durmuştu o an...
"Sen.." dedi ve yutkundu.Sürmeli gözleri kocaman olmuştu.Allahım bu nasıl bir tevafuktu?Rüyalarımı süsleyen adam şu an karşımda duruyordu.Yeşile çalan mavi gözler tam karşımdaydı.
"Nergis.Yani şey ismim nergis." Ne diyorsun kızım sen diyerek kendime saydırarak başımı eğdim hafifçe.Gözlerim gözlerine tutsak olmak için benimle savaşıyordu.Boğazımı temizledim.
"Ben sorayım yani şey paket yapabiliyor muyuz diye." Diyerek koşarak Betül'ün yanına gittim.Elimi kalbimin üzerine koyarak bakışlarımı ona çevirdim.Sürmeli gözleri gözlerimdeydi.Şaşkındı.Şaşkındım.Ne yapmalıydım?Hadi o görmediyse beni rüyasında?Ama neden sen dedi ki?O da mı gördü yoksa?Nefes alamadığımı fark ettiğimde elimle hava gelmesi için yüzümü yelledim.O sırada Betül yanıma geldi ve bir bana baktı bir de gözlerimin değdiği yere.Anlamaz gözlerle bana bakarak sorular soruyordu ama ben onu duymuyordum.
"Paket." Dedim ve gözlerim yine onu buldu.Gözünü kırpmadan bana bakıyordu.
"Şey paket yapabiliyor muyuz diye soruyor da yapıyor muyuz paket hı yapıyor muyuz?" Diye heyecanla Betül'e sorduğumda korkmuş bir şekilde yüzüme bakıyordu.
"Kuzum yapıyoruz da bir sakin ol ne oldu?" Diyerek kollarımdan tuttu.
"Yapıyoruz,tamam.Yani bence de yapmamız lazım zaten." Diyerek nefes almaya çalışarak Betül'ün yanından ayrıldım ve ona doğru adımladım.Her bir adımımda bedenimden terler boşanıyordu.
"Evet,yapıyoruz.Yani şey paket yapıyoruz evet yapabiliriz." Diyerek tabaklarla ilgileniyormuş gibi davranmaya çalıştım.Karşıdan herhangi bir tepki gelmeyince mecburen başımı kaldırdım ve gözlerinin dolu dolu olduğunu fark ettim.Hemen gözlerim doldu.Kimdi bu adam?Benim üzerimde bu kadar etki sahibi olması haksızlık değil miydi?
Boğazını temizledi ve arkasını döndü.Tam gidecek sanarken tekrar bana döndü.
"3 paket hepsinden olsun,ayrı ayrı." Dedi.Ben bana bir şey der diye beklerken o sadece bunu dedi.İçimde bir yerler kırıldı.Başımı usulca sallayarak paketleri hazırlamaya çalıştım.O sırada cebinden bir not defteri çıkardığını fark ettim.Bir şeyler yazmaya başladı.Paketleri güçlükle hazırlayarak önüne doğru koydum.Boğazımı hafif temizledim ama hiç aldırış etmedi.
"Buyurun paketiniz hazır." Diyerek gözlerimi gözlerine diktim.Ama o kaşlarını çatmış bir şekilde hızlı hızlı bir şey yazmaya devam ediyordu.Ne yazıyordu ki?Üstelik bana bakması gerekmez miydi?Belki de birisine benzetti beni bilmiyorum.Ben kendimce bir şeyler kurdum ve ona göre oynadım sanırım kendi içimde.Ellerimi kucağımda birleştirerek kırılmanın verdiği bir durgunlukla başımı eğdim ve ellerimle oynamaya başladım.O sırada yazmayı bitirdi ve kağıdı yırtarak eline aldı.Katladı ve cebinden cüzdanını çıkardı.Bakmadan nasıl anladığımı ben de bilmiyorum ama sanki onun hareketlerine programlanmış gibiydim.O an sesini işittim.
"Buyur bal gözlü kız." Diyerek bana parayı uzattı.Bal gözlü kız...Rüyamda da bana öyle seslenmişti.Tam başımı kaldırdığım sırada parayı masaya bırakarak poşetleri almış bir şekilde uzaklaştığını gördüm.Parayı elime aldığımda altında yazdığı not olduğunu gördüm.Hemen elime alarak peşinden koştum.Allahım olabilir miydi?O olabilir miydi?O da beni görmüş olabilir miydi?O anda kimseyi düşünmeden peşinden koştum.O kadar hızlı bir şekilde gidiyordu ki yakalamam imkansızdı.Arkasından seslendim.
"Dur." Durmadı.
"Bekle." Duymadı.
Bir cesaretle bağırdım.
"Furkan,dur." Önce 1-2 adım attı sonra durdu.Yavaş bir şekilde arkasını döndü.Gözleri gözlerime değdi.Koşmaya devam ettim ve yanına vardığımda nefes nefeseydim.
"Sen?" Dedi ve başını hafif eğerek bana baktı.Aramızda 2 kişilik mesafe vardı.
"Sen." Dedim ve gözlerine baktım.Gözlerinde kendimi gördüm.Yutkunamadım.
"Notu okudun mu?" Diye sordu.Sesinde bir şey vardı.İnsanı kendine çeken bir şey...
"Hayır.Sesini duyunca..." dedim ve devamını getiremedim.Avucumdaki onun yazmış olduğu notu sıktım.
"Çiçeğim." Diyerek birinin bacaklarıma yapışmasıyla başımı eğdim.Aliydi gelen.O kadar yanlış bir zaman ki Ali...
"Furkan Hocam." Diyerek başını karşımdaki adama çevirdiğinde önce ona sonra da bana çevirdi bakışlarını.Bakışlarında merak hakimdi.
"Yoksa siz birbirinizi tanıyor musunuz?" Diye sordu Ali.Bakışlarımız birbirine çarptı.Neydi bu sorunun cevabı?Bir cevap ararcasına ona baktım.Bakışlarını benden çekerek Ali'ye çevirdi.Onunla aynı boyda olmak için diz çöktü.
"Ali sen ne yapıyorsun bakalım burada?Hem sen nereden tanıyorsun bu ablayı?" Diyerek eliyle beni gösterdi.Kısa bir an bana baktı ve bakışları yine Ali üzerinde yoğunlaştı.Bu sırada da biraz onu inceleme fırsatım oldu.Kara kaş kara göz tabirine uyuyordu.Kömür karası saçları ve onlarla uyumlu sakalları vardı.Sakalları sünnet üzereydi.Kaşları hafif çatılmıştı.Farklıydı sanki.Yüzü güzeldi.Yakışıklı değil,güzeldi.Evet fazlaca bir güzelliği vardı bundan eminim.Bembeyaz teninin üzerine kömür karası saçlarından 1 tutam düşmüştü.Biraz ağır,biraz çocuksuydu.Ama fazlasıyla güzeldi...

Sîret-i GülNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ