Bölüm 49 - Part 3

Start from the beginning
                                    

"Şu an bana izin versen- dedi alnını benimkine bastırırken, parmakları bacaklarımın üzerinde tembelce geziniyordu. Hızla dizinden koltuğun boş tarafına indim. "İyi ki doğdun öpücüğü bile alamayacak mıyım?" dedi dudaklarını büzerek. Hayalkırıklığına uğramıştı belli ki. Gözlerimi kapatarak dudaklarımı yanağına sürttüm. Bu kadarını verebilirdim şimdilik. Bunu anlamak zorundaydı. Eli yanağıma çıktı, dokunmaya korkar gibi bir hali vardı. Daha öncelerdeki sert tutuşları, kalbimin daha hızlı atmasına sebep olanlar, şimdi daha nazik çekingen versiyonlarıyla değişmişti. "Buna razı olabilirim. " dedi sakallarını çenemi gıdıklarken.

Banyo kapısı açıldı, büyük bir gıcırtıyla hem de. Ethan gülümsedi. Tom dışarı çıkarken elinde bir şişe vardı. Ethan'a uzattı. "Bunları almak için kendini riske mi attın?" diye sordu Ethan Tom'la sarılmak için ayağa kalkarken.

"Geçen seneki doğum günün biraz ilginç bir hediyeyle sonuçlanmıştı. En azından bu sene pasta yiyip kafayı bulmak gibi bir şımarıklık yapabiliriz bence. " dedi Tom arkadaşının kolları arasından sıyrılırken.

"Ya yakalansaydın?"

"Yemek almaya zaten gidecektim. "

"Teşekkür ederim. Her şey için." dedi gözleri bana kayarken. Tom gülümsedi. Ethan ise ellerini ovuşturdu. "Kekin tadı güzel olsa iyi olur. " dedi havada asılı durmakta olan kek tekrar bize doğru hareketlenirken.

Tess, mum üfleme safhasında uyuduğu için biraz kırıldığını belirtse de Ethan'la uzun süreli bir sarılmadan sonra pastanın yarısı karşılığında bizi affetmeye karar vermişti. Ben şaka yaptığını sansam da dilimleri bize dağıttıktan sonra geri kalanına çatalla girişmişti. "Sahi, " dedim başım Ethan'ın omzundayken. "Kaç yaşındasın?"

"On dokuz. " dedi Ethan pastasının bir kısmı hala ağzındayken.

"Daha önce hiç sormak aklıma gelmemişti. Sence ben kaç yaşındayımdır?" diye sordum mide bulantımı bastırmaya çalışırken. Miles yüzünden midemde de hasar oluşmuş olmalıydı pek doğru düzgün sindiremiyordum. Ethan duraksadı. Daha önce bunu hiç düşünmemiş miydi?

"On dokuz değil kesinlikle. " dedi Teresa. Onun Ethan'dan büyük olması şaşırtıcıydı. Tom ona bakış attı. "Ne var? Vücudu tam tersini söylüyor olabilir ama yüzüne bakar mısınız? En fazla, en fazla, on yedi derdim. "

"Ben on altı için iddiaya girebilirim. " dedi Christina uzun zamandır ilk kez konuşarak.

"Ethan?"

"On altı olmadığını umuyorum. " dedi Ethan. Başımı kaldırıp ona döndüm.

"Neden?"

"Yaş farkı- Bilmiyorum tuhaf... tuhaf olmaz mı sence?"

"Üç yaş mı?"

"Eğer üç yaşsa." diye yorum yaptı Christina. Teresa kendi pastasından başını kaldırdı.

"Oldu olacak beş yaşında de de rahatlayalım. " Tom gülmemek için kendini zor tuttu. Ethan bir kolunu omzuma attı.

"Prenses, şu ana kadar yaş ile alakalı bir sorun olmadı değil mi? "

"Bana öyle hitap etme. " diye hatırlattı.

"Bugün benim doğum günüm birazcık kıyak geçsen?"

"Bana dokunmana izin verdim ya. " Christina ağzındaki pastayı püskürttü.

"Ummm, Claire- " dedi Teresa belli bir kahkahayı bastırmaya çalışırken. "Bunu farklı bir şekilde ifade etmeye başlamak isteyebilirsin. " Herkes niye gülüyordu ki şimdi? Ethan'ın da gülmemek için titrediğini hissedebiliyordum başımın altında.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now