"Ben istemiyorum."
"Ben istiyorum ama ve inan eninde sonunda dediğime geleceksin, bunu olduracağım."
Öfkeyle kasılırken kaşlarımın altından ona sertçe bakıyordum.
"Ben de seninle olmamak için her şeyi yapacağım. Görürsün," dedim kendimden emin bir ş...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Mahalleye Selim'in kuzenleri taşınmış." Demir'in söylediği bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken, önümdeki çerez tabağından iki fındık almıştım.
"Off desene eğlenceli olacak." Kenan eğlenen sesiyle masaya doğru eğilirken bahçeye göz atıyordum. Onların aksine, daha nötr ve düzdüm.
"Ben bir kız gördüm aralarında... Off Allahım off! Böyle bir şey yok." Bahçeye dönük olan başımı hafifçe Kenan'a çevirip gözlerimi yüzüne diktim.
"Ayıptır lan ne biçim konuşuyorsunuz?" diye kendimi tutamayıp çıkıştım. İkisi de birbirine bakıp rahatsızca kıpırdandı.
"Oğlum makara yapıyoruz be," dedi Kenan. Gözlerimi devirdim ve tekrar bahçeye baktım. "Selim'in önünde de yapabiliyor musunuz?"
"Tamam abi ya demedik bir şey," dediğinde elimdeki çayın son yudumunu içtim ve ayaklandım. "Al işte gidiyor."
Parmaklarımı alnıma vurup selam verdim ve yerimden kalktım. Daha fazla oturmak içimden gelmemişti.
"Emre nereye lan?" Demir'in sorusunu pas geçip kalktığım sandalyeyi ittim. Yeşil Çay Bahçesi diye adını koydukları bu küçük yerden çıktım. Fazla değil, sağa dönünce mahalleye girmiş oluyorduk. Taşlı yolda yürürken ellerim siyah sporcu eşofmanımın cebindeydi.
Pazar günü; iş yoktu ve herkes dışardaydı. Genelde arkadaşlarla maç yapardık haftanın stresini atmak için ama Selim, amcasına yardım edecekti ve bize katılamayacağını söyleyince biz de bugünlük yapmamıştık.
"Emre abi topu atar mısın lütfen?" Dalgın bakışlarımı bana seslene çocuklara çevirdim. Efecan tatlı diliyle bana bakarken yanıma yuvarlanan topu geri pasladım. Heyecanla güldüğünde yanında ilk defa gördüğüm bir kız çocuğu vardı.
"Biliyor musun, Emre abi çok iyi futbol oynar." Kız heyecanla bakarken onlara gülümseyip Efecan'ın yanağından makas aldım.
"Ada, bak ne buldum!" Küçük kız sesin sahibine dönerken aynı yere baktım. Kaşlarım kontrolsüz havalanırken az bir mesafe uzağımdaki kızı incelemeye başladım.
Kumral, dalgalı saçlar omuzlarının hemen aşağısında biten, buradan kahverengi diye seçebildiğim gözleri, al al yanakları, fındık burnu, pembe dudaklarıyla...
Güzel kelimesinin asıl anlamı duruyordu karşımda.
Çok uzun baktığımı hissederek gözlerimi kaçırdım. Elimi kaldırıp o tarafa bakmadan saçlarımı karıştırdım ve hızlıca geçmeye çalıştım.
"Emre?" Selim'in seslenmesiyle az önce kızın durduğu yere refleksle baktım. Kızın tam yanında beklentiyle bana bakarak duruyordu.
Elimi hızla indirip Selim'e döndüm. "Ne yaptınız bensiz bugün? Maç nasıldı?" Yanındaki kıza kaçamak bir bakış attım ve yutkunarak Selim'i cevapladım.
