okul

917 272 27
                                    

 Odamı incelerken gözüm yine kapıya gitti. Yüzüm de kırgın bir gülümseme oluştu. Evet kırgındım ona, beni bırakıp gittiği için kırgındım ama hala çok seviyordum onu hiçbir zaman bitmeyecek bir sevgiyle bağlıydım. Sesini duymasam da, kokusunu almasam da hatta aynı gökyüzünü paylaşmasakta seviyordum onu, annemdi sonuçta nasıl sevmem.

6 sene oldu öleli ama hala ben dışarıda ip atlarken düştüğüm günü unutmuyorum. Nasıl da ağlamıştı benim için. Benden çok ağlamıştı hatta. O beni değil ben onu susturmuş, gözyaşlarını silmiştim. ‘’ANNEM BENİM’’sana söyleyecek ,anlatacak o kadar şey birikti ki. Evet biliyorum. Yarın yanına geleceğim. Okulumu aksatmamı istemezdin hiç. O yüzden hep Cumartesi Pazar geliyorum yanına. Yine anlatıcak çok şey var. Beni dinlemene sarılmana çok ihtiyacım var annem..  

Kapım da annemin resmi vardı. O yüzden her sabah odamı incelerdim. Ve her zamanki gibi en son annemin resmine bakardım. Büyük bir şekilde bastırmıştım resmini. Kapıyı tamamen kaplıyordu. Ne kadar da güzeldi annem. ‘’Oof ooff’’ diye içimi çektim. Gözlerim dolmuştu.  ‘’Bir tanem seni çok seviyorum dedim’’ kısık bir sesle. Rüyamı düşünmemek için kim bilir kaç anımı canlandırdım gözüm de. Ama rüya aklıma geldikçe  gözlerimden yaşlar akıyordu. Sanki hala dizlerim acıyordu.  

Kafamı sola çevirip komidinimin üstündeki, Mervenin doğum günüm de aldığı, pullarla süslenmiş, pembe saate baktım. ‘hayır olamaz..! Derse geç kaldım saat 8.45 ve ben hala yataktaydım. Şiloyu o heyecanla yere fırlatmıştım. Onu fırlattığımı fark edip hemen yatağın sağ tarafına uzandım. Araya sıkışmıştı ve bu koca yatağı tek başıma çekip alamazdım. O yüzden daha sonra şiloyu kurtarırım benim okula yetişmem lazım deyip. Hemen dolabıma koştum. Düzenli biriydim. O yüzden hemen buldum kıyafetlerimi.

Dolabım odama göre çok büyüktü ama çok güzeldi. Kar taneleri varmış gibiydi. Üstünde okadar çok desen vardı ki. Bazen benden süslü ve kokoş bir dolabım olduğunu düşüyordum. Kıyafetlerimi alıp hızlı bir şekilde kapattım dolabımı. Aceleyle okul kıyafetlerimi giymeye başladım. Aynanın karşısın da giyinirken kendimi inelemeye bayılıyordum. Bembeyaz bi tenim vardı. Siyah saçarlar siyah kaşlar koyukahve gözler arasın da bembeyaz bir ten. Sanırım bende güzel olan tek şey buydu. Boyum da fazla uzun değildi zaten. 1.60 yani ne çok uzun ne de çok kısaydım. Kilolu olmağım için biraz daha uzun gözüküyordum. Ve bu okul kıyafetleri kahretsin ! Bu kıyafetleri her ne kadar sevmesem de bana yakışıyordu. Gri mini eteğimin altına dizime kadar gelen grili, siyahlı çorabımı çektim. Gömleğimin üstüne de her zaman giydiğim siyah polarımı tek seferde üstüme geçirdim.

Bu poları annem almıştı bana. Oyüzden çok değerliydi benim için… Hızlı bir şekilde, saçlarımı at kuyruğu yaptım. Hep öyle yapardım.. Pek makyaj da yapmam zaten.  Spor ayakkabılarımı giydim okul çantamı koluma takıp hemen evden dışarı attım kendimi. Etraf çok sessizdi. Pek kimse olmaz dı zaten buralar da. İki  katlı sıradan abatılacak bi güzelliği olmayan bir evim vardı. Ama bahçem tam aksine çok güzeldi. Her yerde çicekler varsı. Renk renk çeşit çeşit. . çicek kokularıyla iç içe müthiş bir yürüyüş.

Gözlerimi iki saniyeliğine kapatıp annemin sevdiği şarkıyı mırıldandım. ‘’Bir gün bitecek sessizliğin, Yüreğinde sevgiler ,Sokaklarda yağmurlar başlayacak, olmalı, olacaka istiyorum’’ bende severdim bu şarkıyı.. Yavaş yavaş yürüyordum. Her attığım adım da çiceklere selam verircesine gülümsüyordum. Rüzgarın saçımı savurmasına izin vererek yürümeye devam ettim. Sokakta kimse yoktu sadece ben ve sessizliğim..  

Rüzgar yüzüme hafif hafif vuruyordu. Beni uyandırmaya çalışırcasına. Bazen rüzgarın bile dili olduğunu düşünürdüm. Hafif esen bir rüzgar; aşkını arayan, ve masumluğu huzuru temsil ederdi benim için. Sert esen bir rüzgar; asi bir kadını temsil ederdi benim için. Aşkını kaybetmiş çok acı çekmiş biri gibiydi. Nereye kinimi kussam diye çarpıyordu oraya buraya. Nereye gittiğini bilmeden savruluyor gibiydi.  Ve ben dönüp, arabaların camlarında kendimi inceleye inceleye  yürüyordum. Güzel bir kızsın derdi annem. Öldüğü gün bende ölmüştüm sanki. Gülüyordum, çok eğlenceli neşeli biriydim ama her gece annem için akan gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Kalbim param parça oluyordu ve sabah eski halime dönüp hiç bir şey yokmuş sanki geceleri ağlayan ben değilmişim gibi güler kahkaha atardım.

Ayça ismini annem koymuştu bana. Ay gibi narin, güzel olayım diye koymuş bu ismi. İsmimi çok seviyorum. Aslında o kadar güzel bir kız değilim. Yani ben öyle düşünüyorum.

 Ben bunları düşünürken, okulun kapısına kadar geldiğimi fark ettim. Okulum büyük bir alana inşa edilmişti. Okulun ön tarafında banklar vardı. Arka tarafı da orman yolu gibiyidi yani biz öyle derdik. Uzun bir yürüyüş yolu vardı. Okuluma gece gelsem korkardım. Terk edilmiş bir şota gibiydi. Çok garip bir okuldu ama yine de seviyordum.  Okulun kapısından içeri girdim. Sağ tarafım daki bankta bizim okulun tabiri caizse sürtükleri oturuyordu.

Merve ben onalrdan nefret ederdik ki onların bizi sevdiği pek söylenilmez. Biraz daha yürüdüğüm de Aliyi gördüm çok tatlı bir çocuk mavi gözlü uzun kirpiklere sahip biriydi. Uzun boyluydu ve 17 yaşında olmasına rağmen çok seksi bir vücudu vardı. Kas yığınıydı resmen. Aliyle iyi anlaşıyoruz seviyor beni.  Ve yanıma geldi. Nedeni bilmiyorum ama gözlerine pek bakamazdım. O da bunu fark eder, inatla her seferinde gözlerimin içine bakardı.. ‘’selam cadı. Nasılsın geç kaldın bir sorun mu var’’ dedi. Hala gözlerimin içine bakıyor, çekici ve çok seksi gülüşüyle cevap bekliyordu benden  ‘’ yok hayır ya. Uyuya kalmışım. Ama iyiyim bir sorun yok.

Neyse ben sınıfa çıksam iyi olur.’’ Çok mu kısa konuştum. Ve olamaz cevap beklemden arkamı dönüp gitmiştim. Bu çocuk benim aklımı başımdan alıyor. Saçmalamamak için her zaman konuşmayı kısa tutardım zaren. Ama bu sefer trip atar gibi cevap beklemedim. Neyse ki anlayışlı biri yanlış anlayacağını sanmıyorum. Okulun merdivenlerini ikişer, üçer basamak atlayıp çıkıyordum. Okul beş katlıydı ve lanet olsun benim sınıfım beşinci kattaydı. Nefesim kesilirdi ilk zamanlar, merdivenleri çıkarken ama artık alıştım bir çırpıda hızlı hızlı çıktım merdivenleri. Sınıfıma yöneldiğim sırada bir bağırtı çığlık duydum. Arkamı dönüp baktığım da…

blood ( DÜZENLENİYOR )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin