Eğer sizde çok sevdiyseniz en büyük sevgilerinizi sığdırdığınız insanın en büyük kalp kırıklarınızın da başrolü olduğunu bilirsiniz.

Yürüdüğüm okul koridorunun sonuna geldiğimde adımlarımı durdurdum. Bu sırada çantamın tek kolu omzumda asılıydı ve kulaklıklarımdan biri kulağımda yer ederken diğeri ceketimin üzerinden boşluğa doğru sarkıyordu.

Okul dolabımın önüne geldiğimde kaşlarımın çatılmasına engel olamadım çünkü dolabın kapağı aralıktı ve ben en son bıraktığımda kilitlediğime adım kadar emindim.

Tek kulaklığımda çalmaya devam eden müzik yerini daha slow bir parçaya bıraktığında dolabımın kapağını açtım.

Tüm bunlar kalp kırıcı bir dejavu etkisi yaratmıştı üzerimde.

Kapağı açmamla içeride, kitaplarımın üzerinde yer edinen beyaz bir zarfla karşılaşmam bir olmuştu.

Yutkundum ve gözlerimi kapattım.

Şaka olmalıydı. Tüm bunlar aptal bir kamera şakası olmalıydı.

Neden minho? Neden bunu bana yapıyorsun, neden beni bu zarflar yüzünden karşına almışken şimdi bana onlarla geliyorsun?

Beyaz zarfı elime almadan önce başımı çevirip etrafıma bakındım. Bununla bakışlarını üzerimde hissettiğim pek çok insan gözlerini kaçırıp başka bir işle meşgulmüş gibi davranmaya başlamıştı.

Derin bir nefes alıp zarfa döndüm yeniden. Zarfın arkasını çevirdiğimde oraya çirkin sayılmayacak bir el yazısıyla han jisung'a yazıldığını fark ettim. Baş parmağım dalgınlıkla yazının üzerine değdiğinde burnumun ucunda bir sızı belirdi.

Kendimi bambaşka bir evrende gibi hissediyordum. Sanki zarflarını ilk bırakan ben değil de başından beri minhoymuş gibi. Rollerin tersine döndüğü bir paralel evren gibi.

Zarfı açtığımda içinden çıkan ilk şey bir pena oldu.

Benim penamdı, kenarındaki ufak kırık kısımdan anlamıştım.

Tellerini kopardığım gitarımın penası.

Boyanmıştı.

Penayı parmakların arasına alıp çevirdim. Eski beyaz, kırık pena şimdi sarı renkteydi.

Penayı tekrar zarfın içine bıraktıktan sonra katlanmış kağıdı aldım. Birazdan okuyacaklarım yüzünden kalbimde hissettiğim çarpıntıyla koca bir nefes yolladım ciğerlerime tekrardan.

'Sen sarıları seversin jisung. Sarı çiçekleri, sarı umutları ve sarı hayalleri. Bense sendeki tüm renkleri seviyorum. Gülümsemende açan çiçeklerin rengini, içinde senin olduğun umutları ve ellerini tuttuğum hayalleri.'

Yanak içlerimi ısırdım.

Çok saçmaydı. İçimde bir yerlerde ona karşı büyüyen bir nefret olduğunu biliyordum ama aynı zamanda oradaki jisunglardan birisi yanıldığımı sayıklıyordu. Sen ondan nefret etmeyi hiçbir zaman başaramadın ki zaten diyordu.

'Sana zarar vermenin aklımdan dahi geçmediği bir oyunda benim yüzümden kopardığın gitar tellerinin, avuçlarım arasına bıraktığın sözlerin, dokunmaya cesaret edemediğin piano tuşlarının, kaybetmek üzere olduğun gülüşünün ve renklerinin acısını yaşıyorum.'

i'll make you my lover ♡ ¸. • *ᴍɪɴꜱᴜɴɢWhere stories live. Discover now