Bölüm 49 - Part 2

Start from the beginning
                                    

"Ethan hiç yardımcı olmuyorsun ki. Tiara'yı ormana getirdiğimiz günü anlat. " O gün ilk defa birini vurduğum gündü. O gün ilk defa birini öldürmüştüm.

Ethan anlatmaya başladı nasıl sirkte Tiara'nın annesine işkence ettikleriyle başladı. O zamanlar dev kaplanım sadece bir yavruydu ama kırbaç annesiyle buluştukça yalvarışlarını hissedebiliyordum. Aiden- Aiden tutuşturmuştu silahı elime. 'Ne yapmak istiyorsan yap.' diyerek. Gece çoktan çökmüştü ve birinin kaplanı beslemesi gerekliydi. Eğiticisinin. 'Sadece kaplanı salabilirsin. ' demişti ağabeyim. 'Ama başka bir hayvana yapmayacaklarının garantisi olmaz. Ya da sorunu kökten çözebilirsin. ' Ben onun dediklerine kulak asmayarak sadece kafesi açıp serbest bırakmak için gitmiştim. Atlantis'te kaplanların nesli tükenmişti. Neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar şelalenin bulunduğu ormanda ve bir tane de şimdi Yerleşke'de vardı. Ama o zamanlar diğerlerini bilmiyorduk. Tüm bilgim o iki kaplanın son kaplanlar olduğuydu. Beni kafesleri açmaya çalışırken yakalamışlardı, Ethan ve Tom benimle gelmekte ısrarcı olsalar bile kaplan kafesinin içine girmeyi göze alamadıklarından dışarıda bekliyorlardı. Bir şekilde birisi silahı elimden almayı başarmıştı, o zamanlar elimdeki metalin ağırlığından başka bir şeyin farkında değildim. Geri almaya çalışırken panikle, birisi kafamı kafesin içine geçirmişti anne kaplanı acımasızca vururken beni izlemeye zorlamıştı.

O anda yeni yeni kontrol sahibi olduğum güçlerim patlak vermişti. Tiara parmaklıklar arasından bir şekilde geçip beni tutan adamın bacağını ısırırken ben de silahı geri almıştım.

Ethan ve Tom ikinci el silah sesinde koşarak içeri girmişlerdi. Ölü kaplanı, alnının ortasında delikle yatan adamı, üzerimdeki kanı, Tiara'nın boynunu kopardığı adamı görmüşlerdi. Ama hiçbiri yüzüme nasıl bir canavar olduğumu söylememişlerdi. Ethan silahı yavaşça elimden almış beni kollarının arasına almıştı. Ethan diğerlerine sadece buraya kadar anlattı. Anlattıkça şaşkınlık seslerini duysam da Ethan sakinleşiyordu.

Geri kalan kısmı anlatmamıştı.

O gece cesetleri ateşe verirken Tiara'yı kucağıma almıştım, Ethan'ın bacakları arasında otururken o kaplanın benim hislerim yüzünden öldüğünün farkına varmıştım. Onun da bizim gibi bir ailesi yoktu artık. O gün kendi etrafımda bir duvar örmüştüm. Tüm hisleri de çöpe atmıştım. Ve o maymunu serbest bırakırken yakalanana kadar da nesli tükenen hayvanları serbest bırakmaya devam etmiştim.

"O acımasız görüntünün altında," dedi Christina ıslık çalarak. "Yumuşak bir kalp saklı sanıyordum ama için de en az görüntün kadar merhametsizmiş. " Ethan yanımda kasıldı. Belki de fazla iyi hissediyordu kendini.

"Kaç yaşındaydın?" diye sordu Claire.

"Ondan pek emin değilim işte. " dedim gerçekten hatırlamya çalışarak. "Aiden kendine ait anıları değiştirirken sanırım zaman algımla da oynamış ama düş-"

"Gölge olduğunu anlamamızdan önceydi. "

"Hadi ama üzülmeyin. " dedi Claire gözleri hepimizin üzerinden geçerken. "Aiden anılarınızla oynamış olabilir ama en azından anılarınız var. Hem de güzel olanlar. "



Claire'in hareket edebilecek kapasiteye gelmesi üç gün sürmüştü. İkinci günün sonunda Claire'ın yatağında uyuyakalmıştım. Bu sabah bize sonunda yiyecek bir şeyler almak için dışarı çıkan Tom'un bize gülmesiyle uyanmıştım. Kolumu Claire'in üzerinden çektim onu uyandırmamaya dikkat ederek. Ethan da hala uyusa da Christina banyodan çıkıyordu. "Tanrım, sonunda yiyecek." dedi başını geriye atarak.

Atlantis'in Beş Kurucusu (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now