EPİLOG; Zorunlu Tatiller, Baş Belası Yürüyüşler...

633 69 196
                                    

Mutlu akşamlar, Canlar❤️

Yepyeni hikâyemizle tanışmanız için size epilog bölümümüzü getirdim.
Umarım kısa zaman içinde de düzenli olarak bölümlerimiz gelmeye başlayacak.
O zamana kadar sizler de karakterlerimize şöyle bir göz atmış olursunuz.
Hepimizin keyifli zaman geçireceği bir hikâye olacağını düşünüyorum, ben yazarken epey eğleniyorum.

Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın olur mu? Düşüncelerinizi okumayı sabırsızlıkla ve heyecanla bekliyorum.

Görüşünceye kadar kendinize çok dikkat edin. Sağlıklı ve mutlu kalın.
Hepinize kalpten sevgiler, kocaman öpücükler ❤️💋

****    ****
EPİLOG; Zorunlu Tatiller, Baş Belası Yürüyüşler...

Bir gece insanını sabahın kör vaktinde ortalığa salarsanız ne yapacağını şaşırır, olmadık aktivitelere yönelir ve kaçınılmaz sonuç gerçekleşir, engelleyemezsiniz. En azından ben engelleyemedim. Alışmadık kıçta don durmaz deyiminin kanıtı olarak, yürüyüşe çıktığım patikanın ortasında ayak bileğim toprağın içine gömülmüş hâlde yere otururken buldum kendimi. Toprağın içine girmekle kalmayıp boşluğa bastığım için burkulan ve acısından yerinden çıkaramadığım bileğime mi yanayım, düşüşün sertliğiyle popomdan başlayıp kuyruk sokumuma vuran ağrıya mı, yoksa berelenen avuç içlerime mi ağlayayım?

"Bir yürüyüş yolunda... Sadece yürüyüş yolu olsa neyse! Güvenli olduğu söylenen bir yürüyüş yolunda, ayağını bastığın yer çökecekse ne anladım güvenlikten be! Güvenliymiş... İnanan aklıma sıçayım!"

Yanmadım da ağlamadım da... Geceden uykusuz bünyemle sabahın kör vakti, daha gözüm açılmadan yürümeye karar veren aklımdan başladım. Bana yürüyüş için bu patikayı öneren, tüm misafirlerinin çok keyifli bulduklarını söyleyen tesis müdürüyle devam ettim.

"Ulan müdür! Gevrek gevrek gülüşünden şüphelenmem lazımdı da saflığıma geldi işte. Bir döneyim ben o gülüşünü bak nasıl kalıcı yerleştiriyorum yüzüne. Oo günaydın Cemre Hanımcığım ne güzel bir sabah değil mi, yürüyüş harika bir fikir, diyen yerlerine ayağındaki şıpıdık terlikle vurmazsam ne olayım! Fikir yürütecek aklı var sanki tek hücreli gevşeğin..."

Gözümün gördüğü, görmediği ne varsa gelişine hepsine sövdüm. Son olarak sıra, bu çukurların oluşmasına sebep her ne haltsa ona geldi. Es geçecek değildim ya! Sona sakladım ki sinirim iyice yükselsin.

"Doğaymış, yeşillikmiş, oksijenmiş de insana terapi gibi gelirmiş de... Rahatlatıp huzur verecekti güya! Var olan bir lokma huzurumu yediği yetmedi, bir de ayağımı yuttu. Fare deliği midir, yılan mıdır, börtü böcek midir her ne haltsa yerin altını böyle kazan canlının ben..."

"Yılan olsa yuvasına girdiğinde sokardı. Köstebektir belki?"

"Soksun tabii ya çünkü bir o eksik! O köstebeğin de kazdığı bilmem kaç tane çukurun da yer altı yuvasının da!"

Yürüyüşe başladığımdan itibaren geçen bir saatte, çevrede bir Allahın kulunu görmediğimden ve kendi kendime aldığım gazla son sürat devam ettiğimden olacak, köstebekten bahsedenin benden başka biri olduğunu kavramam azıcık zaman aldı.

"Sayıp dökmediğin bir dünyanın kendisi, bir de galaksi kaldı. Sıra onlara da gelecekse bekleyeyim biraz daha ama bitirdiysen?"

"Bekle sen, saydıklarından sonra daha sana da sıra gelecek. Bitirdiysem ne olacak, sen önce bir onu söyle?"

KOR - Beşinci Element: Aşk I Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin