8.Bölüm "Harbi Kızmış"

24 8 0
                                    

Arda arkadaşının yarasına pansuman yaptıktan sonra Bartu sol, Arda sağ olmakla kanepede sıkışıp uykuya daldılar..

(Almıla'nın anlatımıyla..)

Gece takırtı seslerine uyandım. Gözlerimi kıyıp etrafa baktığımda yanımdaki kanepede uyuyan Bartuyu gördüm. 

Arda nerede diye bakındığımda kasklı, maskeli polis kiyafetlerini giyip çantasını taktığını gördüm.

Yerimde dikelip:

"Arda, nereye gidiyorsun?" diye sormamla bana döndü:

"Mekanın dışında nöbet sırası bana geldi." diyip üstünü son kez düzeltti.--

"Tamam, kolay gelsin" dedim gözlerimi ovarak.

"Teşekkürler, uyu hadi" diyip odadan çıktı. Polis kiyafetini giydiğinde daha ciddi davranmaya başlıyordu. İşini sevdiği her halinden belliydi.

Gözlerimi ovaladığımda üstümdeki battaniyeyi farkettim. Yüzüme hoş bir gülümseme yayılırken Bartuya döndüm.

Üstüne bir şey örtmemiş, kollarını başının altında birleştirip uzandığı için bütün beden hatları belli oluyordu. İnce beli, geniş omzu ve uzun bacaklarıyla çok çekici görünüyordu.

Ona bakmamaya çalışarak ayağa kalktım. Tuvolete gitmem gerekiyordu ama etraf karanlık olduğu için biraz tırsmıştım. 

Duvardaki tabloları görmezden gelmeye çalışarak kapıyı açtım. Arda hala oradaysa benimle gelmesini rica edebilirdim.

Dışarı boylandığımda hiç kimsenin olmadığını gördüm. Olsa bile göremezdim çünkü etraf tamamen karanlıktı. Tek ışık kaynağı odadan dışarıya sızan mum ışığıydı.

"Arda.. Arda.?" gitmişti.

Sıkıntıyla geri döndüm. Bunun için Bartuyu uyandırmaya utanıyordum açıkçası.

Altıma yaparsam daha çok utanırım diye düşünüp Bartunun yanına geldim. Yüzünden başka bir yerine bakmamaya çalışarak koluna dokundum.

"Bartu.." adını ilk kez sesli söylüyordum ve bu garip bir şekilde hoşuma gitmişti.

"Bartuu.." kolundan tutup zorla da olsa büyük bedenini durmadan silkmeme rağmen hala taş gibi uyuyordu.

Böyle olmayacağını anladığımda kolunu daha sıkı tuttum ve:

"Bartu!" diye bağırdım.

"Hıığ" diye irkilip gözlerini açtı.

İrkilmesine karşılık refleks olarak geri çekilmemle yere oturdum. Kaşlarını çatıp uykulu gözlerini kıydı. Kiprikleri daha uzun görünüyordu.

"Almıla?" dedi kalınlaşmış sesiyle. Oturduğum yerden kalkıp dizimin üstüne oturdum.

"Şey ben.."diyip saçımın bir tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Tuvolet?" diye sordu aynı ifadeyle.

"Evet, karanlıkta gidemedim de.. Benimle gelir- " sözümü tamamlamama izin vermeden:

"Şuradan telefonumu versene" dedi. İşaret ettiği yere gidip şarjdaki telefonunu aldım. Tam dolmuştu.

"Al" diyip telefonu artık ayağa kalkmış olan Bartuya uzattım. Işığı açıp önüne tuttu. Odadan çıkıp yürümeğe başladığında arkasından etrafa bakındım. Sebepsizce duvardaki tablolardan ve mum ışığını yansılayan aynalardan ürkmüştüm. 

Etrafıma bakınarak küçük bir adım attığımda Bartunun arkasına dönmesiyle duraksadım. Gözlerini gözlerime çıkardığında birkaç saniye bakıştık. Sonra tiksintiden birbirini gergince tutan ellerime kaydı gözleri. 

~ALMILA~Where stories live. Discover now