Haechan gülümseyerek yüzbaşından uzaklaştı. Koltuğun etrafından dolanmış taeil'ın oturduğu yerin hemen dibine oturmuştu. "Yüzbaşım." Taeil kafasını çevirdi güçlükle. Bu hissettiği şey neydi böyle? "Size..." Biraz yüzünü süzdü Taeil'ın. Taeil ise merakla söyleyeceği şeyi bekliyordu.

Kalbi gittikçe hızlanıyor olması ne anlama geliyordu? Sıçtığı anlamına. Jisung bez getir.

Haechan, Taeil'ın yüzüne yaklaşmış, elini boynuna koymuştu. Diğer eli ise Taeil'ın bacağındaydı. Haechan önündeki bedene öpecek kadar yaklaşmış, gülümsemişti. Sessizce fısıldadı.

"Kahvenize azdırıcı kattığımı söylesem..." Kaşlarını kaldırdı Haechan. "Tepkiniz ne olurdu?" Taeil gözlerini büyüterek karşısındaki bedene baktı. "Şaka mı yapıyorsun?" Haechan kafasını olumlu anlamda salladı. "Evet şaka yaptım." Yalan. Taeil'ı alev alev yakan şey ilacın etkisiydi. Tanrı aşkına bunu neden planladın ki?

Taeil dudaklarını birbirine bastırıyordu. İçinde olup bitenleri böyle bastırabilir sanıyordu. "İnanamıyorum sana Haechan." Haechan parmağını yüzbaşının dudaklarına koydu ve ağzının içinde konuştu. "Şşş, sadece oyun oynamayı seviyorum." Haechan gülümsedi arsızca.

Haechan, Taeil'ın dudakları üstündeki parmağı değiştirmişti. Baş parmağını Taeil'ın dudaklarına değdirdi. Baş parmağı, Haechanın özlem çektiği dudakların üstünde kayıp gidiyorken, Taeil'ın kullandığı kendi iradesi de kayıp gidiyordu. Taeil'ın dudaklarını aralaması Haechan'ın parmağının daha da derine girmesine sebep olmuştu.

Haechan, parmağını yüzbaşının ağzında gezdirirken Taeil kafasını geriye doğru attı. Haechan, parmağını yüzbaşının dudaklarına tekrar bastırdı. Bilmiyordu ki Taeil burda kuduruyor, zevkten gözü kararıyordu. Aslında biliyordu. Kendi planı değil miydi zaten?

Haechan'ın baş parmağı şursuzca Taeil'ın dudaklarını keşfediyordu. Haechan parmağını yüzbaşının dudaklarından çekmişti. Hızlı bir hamle ile boynu ve gırtlağı arasındaki yeri tutmuş kendine çekmişti. Maksat kudurtmaktı. Diğer eli ise Taeil'ın bacakları üstünde arsızca geziyordu. "Hâlâ beni öpmek istemiyor musunuz yüzbaşım?" Taeil sessizliğini koruyordu.

Haechan'ın ona aşk ile bakan gözlerine kenetledi gözlerini. Haechan isyankar Bir ses tonu ile konuştu. "4 yıldır ne kadar üzgündüm biliyor musunuz?" Haechan, Taeil'ın bacaklarının iç kısımlarına da dokunuyordu. Bu hareket Taeil'ın yükselmesine sebep oluyordu. "Çaresiz, mutsuz, karmaşık bir haldeydim."

Taeil'ın boynundaki sağ elini biraz daha ortaladı. Amacı zevk vermekti. Hafifçe sıkmıştı. Sol eli ise şursuzca Taeil'ın bacaklarının arasına dokunuyor, arsızca ilerliyordu. Taeil'ın bakışları Haechan'ın dudaklarına kaydı. Bunu gören Haechan gülümsemiş biraz daha yaklaşmıştı.

"Söylesene, beni öpmek istemiyor musun Moon Taeil?" Taeil perişan haldeydi. Alev alev yanıyor karşıdakinin onun arsız düşüncelerini harekete geçirmesini istiyordu.

Haechan sol elini bacaklardan ayırmış karşıda perişan halde olan bedenin beline koymuştu. Biraz belini oksamış göğüslerine dokunmuştu. Taeil dudaklarını birbirine bastırıyordu. "Durmamı istiyor musun?" Haechan konuştuğunda Taeil kafa salladı. Vücudu alevler içinde kalmış gibi sıcaktı. Düşündükleri ise pek masum değildi.

Haechan ayağa kalktı. "E durmamı istiyorsan gidiyorum." Tam gideceği sıra Taeil elini kaldırıp gitmesini engelledi. "Gitme." Haechan kaşını kaldırdı. Gülümseyerek eski yerine geri geldiğinde Taeil'ın bakışlarının istekli ve yalvarış dolu olduğunu farketti.

"Beni arzuluyorsun değil mi yüzbaşı Moon Taeil?" Taeil sessizliğini korumuş daha sonra da bozmuştu. "Bu yaptığın haksızlık, ben senden hoşlanıyorum. Beni bu hâle düşürmen haksızlık değil mi Haechan?" Haechan arsızca gülümsedi. "Hayır, değil."

Yeriz yeriz - MinsungWhere stories live. Discover now