24-Hastalık♣️

Start from the beginning
                                    

"Ne o kızım Antartika da mı yaşıyoruz." Kahvaltıdan sonra salona geçmiş oturuyorduk. Tabi ben açılan koltukta yatıyordum. Meriç Abimin dalgasına göz devirip battaniyeme sarılmaya devam ettim. 

"Kız senin yüzünden o halde farkındaysan." Abimle Meriç Abimde karşılıklı göz devirdiler. Ne kadar sürekli kavga ediyor gibi görünseler de aralarındaki bağ kardeş bağı gibiydi. 

"Canım iyi misin?" Rüzgarın yanıma gelmesiyle ona zorla gülümsedim. Yorgunluk bastırmıştı çok fazla. 

"Evet sevgilim iyiyim." 

"Eylül hadi meyve ye kızım." Sedefin meyveleri getirmesiyle gözler ona döndü. Abim ve Meriç Abimin gözleri hemen öfkeyle dolmuştu ama Sedef umursuyor gibi görünmüyordu gayet rahattı. Meyve tabağını masanın üzerine bırakıp abimlerin karşısındaki koltuğa oturdu ve bacak bacak üzerine attı. Bir insan bu kadar yüzsüz olabilirdi. Meriç Abime dudaklarımı oynatarak 

"Sakin Ol." dedim. Her an saldıracakmış gibi görünüyordu. Benim ricamla kendisini biraz salıp bana göz kırptı. Üzerimden bir ağırlığın kalkması ve soğuk hava dalgasının üzerime çarpmasıyla yerimden doğruldum. 

"Ateşin var kızım üzerini örtmemeliyiz." Elif Teyzeme acınacak bakışlarımdan attım çünkü şu anda çok fazla üşüyordum. 

"Ama çok üşüyorum lütfen." dedim zorlukla çıkan sesimle. Kollarımı da birbirine sarmıştım. 

"Hayır güzelim eğer örtünürsen daha kötü olursun." Kimin söylediğine bakmadan gözlerimi kapattım ve cenin pozisyonunu alarak kendimi beni bitiren uykunun içine attım.

-Aras'tan-

Eylül! Canımdan bir parça. Ailem. Kardeşim. 3 yılın sonunda ona kavuşmayı beklerken acilen İstanbul'dan çağırmışlardı. Neymiş acil bir iş varmış. Meriç de hiç beklemeden direk Rüzgara anlatmış gelemeyeceğimizi falan. O gece Eylül'ün çok fazla ağlayıp bizim yanımıza gelmek istediğine yemin edebilirim. Kardeşimi tanıyorum sonuçta. Ama ben kesinlikle öyle bir şeye izin vermezdim. İşi falan her şeyi boş verip sabah ilk uçakla İzmir'e geldik. Meriç de her zamanki gibi beni yalnız bırakmamıştı. Ne kadar komik gıcık birisi gibi olsa da harbi delikanlı birisiydi ona canımı bile emanet ederdim. Eylülü ilk gördüğüm zaman şaşırmıştım. Kardeşim fazla olgunlaşmış ve daha da güzelleşmişti. Tabi bu Rüzgar ve benim için fazla büyük bir sorundu sonuçta. Rüzgar'a da bakınca hala kardeşimle beraber olduğunu gördüm. Eylül giderken ayrıldıklarını biliyordum ama demek ki tekrar barışmışlardı. Zaten eski aşıktı onlar. Aşkı tadan insanlardı benim gibi. Bende onlar gibi lisede tatmıştım aşkı. Canımdan çok sevdiğim sevgilim Pınar vardı tabi beni dallamanın tekiyle gidip terk edene kadar. Ondan sonra vazgeçtim aşktan.Bize göre de değildi zaten anlamıştım.Artık kızlar sadece eğlenceden ibaretti bizim için. Pınar'ın tekrar geri döndüğünü duymuştuk ama pek umurumda olduğu söylenemezdi. Ona karşı saf nefretten başka hiçbir şey hissetmiyordum. Onu o kadar senenin ardından tekrar gördüğüm zaman öncelikle çarpılmış gibi oldum. Ne kadar erkek adam olsak da ilk aşktı sonuçta. Tabi sonunda ne kadar kazık yesek de. Hemen üzerindeki o çarpılmışlık hissini attım ve eski Arasa geri döndüm. Aşkı boş veren Aras. Onu hiç tanımıyormuş gibi davrandım ve hayatıma aynı şekilde devam ettim.
Gece yatağa yattığım zaman Eylül'ün yanıma geleceğini biliyordum ve geldi de. Sabah kalkışımız şerefsiz Meriç yüzünden ne kadar berbat olsa da uykumuz gayet güzeldi. Piç herif üstümüze 1 kova soğuk su boşaltmıştı. Tabi Eylül'ün ne kadar çabuk hasta olduğunu hatırlamadan. O suyun sonucunda da kardeşim şu anda ateşler içinde yatıyordu ve elimizden bir şey gelmiyordu. Saat 15.00 civarlarında uyumuştu ve hala uyanmamıştı. Biz akşam yemeğini falan yedik onun yanında oturuyorduk. O kaltak Sedef de hiçbir şey yaşanmamış gibi hiç utanmadan yanımızda oturuyordu.Kız olmasa ben yapacağımı biliyordum da.

DÖNÜŞWhere stories live. Discover now