1.Kısım 6.Bölüm

111 30 16
                                    

Jisung yürümekten oldukça yorulmuştu. Ires ve minho pek yorulmuşa benzemiyordu o yüzden sesini çıkarmadan yürümeye devam ediyordu. Buzlarla çevrili olan çevresinin kumlarla kaplı olan çölden hiçbir farkı yoktu. Yaşam belirtisi oldukça azdı. En yakın oldukları mağaraya doğru ilerliyorlardı. 
" Yani diyorsun ki her an akşam yemeği olabiliriz?" ıres cidden mi der gibi bir bakış attı.
"Söylüyorum sadece" 
" Nedense içimden bir ses Wanka'ları minho dan duyduğunu söylüyor"
"Nasıl dönüp dolaşıp bana geldi konu"
" Sence"
" Tamam benim için kavga etmeyin" jisung un sözleri ile ikisi de dönüp ona baktı.
"Yazık bu da onun için kavga ediyoruz sanıyor"
"Ires bu hava sana yaramadı farkındasın dimi bi çenen düştü"
" Konuş be minho " 

Sohbet ederek ilerliyorlardı. Buz mağaralarına oldukça yaklaşmışlardı. Minho, ıres ve jisung u arkasına alarak daha tedbirli yürümeye başladı. Yakınlardan gelen bir gemi sesi duydular. Tehlikeli olabilirdi, aynı araştırma görevine gelen başka ekip de olabilirdi.
"Belki de gemidekileri görmeden kaçmalıyız , herhangi bir çatışmaya girecek konumda değiliz"
"Mantıklı önümüzde duran mağara ya onlar girer büyük ihtimalle biz arkadan dolanıp başka bir giriş bulalım."

Bir süre sessizlik içinde beklediler.
"Ben gidip gelenlere bakayım, bir şekilde işin içinden çıkarım. Siz mağaraya gidin "
"Hayır çok tehlikeli" minho jisung un bu fikrini beğenmemişti.
"Fazla seçeneğimiz yok. Dediğimi yapıyoruz. Hadi"

Konuşmadan sonra jisung gemiye doğru ilerledi. Gergindi ama bunun üstesinden gelebileceğini biliyordu. Gemiye ilerledikçe etrafında kimse olmadığını fark etti. Gemiye bir kaç adım kalmışken arkasında olan hareketlenmeyi hissetti ve durdu. Karşısında sarışın bir erkek duruyordu. Boy olarak onda biraz uzundu ve yaş olarak yakın olduklarına da emindi.

Çocuk tek kaşını kaldırmış ona bakıyordu.
"Görev için buraya geldim ve gemiyi görünce kontrol etmek istedim." açıklama yapma ihtiyacı ile konuştu.
" Görevinin su kaynağı bulmakla bir alakası olabilir mi?" çocuk konuştuğunda jisung şaşırdı. Çok değişik bir ses tonu vardı.
"Evet ama sen bunu nereden biliyorsun"
" Tek gelmedim, mağaranın diğer tarafında grup arkadaşlarım öldü."
"Ne, nasıl yani "
" Mağara Wanka yuvası." jisung bu sözleri duyduğu gibi koşmaya başladı. Tüm gücüyle koşuyordu. Mağara nın kapısına geldiğinde kendini içeri attı. Ayak izleri vardı ve gittikçe derine ilerliyordu. Labirent gibi yerde izleri takip ederek koşmaya devam etti. Ayak izleri bir süre sonra sürünme izlerine dönüyordu. Bu minho ve ıres in bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar derinlere gittiğini açıklardı.

Jisung ilerledikçe sesler artmaya başladı. Bacağındaki kılıftan Wa nın verdiği bıçağı çıkardı. Ne ile karşılaşacağı hakkında hiçbir fikri yoktu ama yine de bıçağı sıkıca tuttu. Daha sessiz adımlarla ilerlerken içinden yalvarıyordu, Onlara bir şey olmaması ve buradan çıkabilmeleri için. Bir kaç adım sonra Minho yu gördü. Bir köşede kan içinde kalmış halde yatıyordu. Jisung görüntü ile başının döndüğünü hissetti. Etrafta Wanka olup olmadığını kontrol etti ve yere eğilip sessizce sürünerek minho nun yanına gitti. Yaraları uzaktan göründüğünden daha kötüydü.Elindeki bıçağı ters bir şekilde tuttu. Herhangi bir yaşam belirtisi almak için elini minho nun boynuna koydu. Minho dan titrek bir nefes duydu.

"Ires.. onu götürdüler." jisung minho dan gelen kısık sesle ne yapacağını düşündü. Ires çoktan ölmüş olabilirdi. Yaşıyorsa bile çok ağır yaralı olabilirdi ve iki ağır yaralıyı jisung buradan çıkaramazdı. Bir karar vermesi gerekiyordu.

Geldiği taraftan sesler gelmeye başlamıştı ve hiç insani sesler değildi. Wankaların yaklaştığını anladı ve ani bir hareketle minho nun sırtına tutunmasını sağlayıp mağaranın derinliklerine ilerlemeye başladı. Dışarıdaki çocuk diğer taraftan girdiklerini söylemişti, bu mağaraya bir kaç girişin daha olduğunu düşünmesini sağladı.

Sırtında minho ile elinden geldiğince hızlı ilerliyordu. Ires i arkalarında bıraktığı için vicdanı sızlıyordu ancak minho nun ölmesine de izin veremezdi. Minho onun için oldukça fazla anlam ifade ediyordu ve onu kurtarmak için her şeyi yapmaya hazırdı.

Arkasından gelen sesler artıyordu ve daha hızlı olmalıydı ancak minho ağır yaralı olduğu için çok hızlı hareket edemiyordu, üstelik minho oldukça fazla kan kaybediyordu.

Hızlı adımları sırasında olduğu yerden daha küçük bir alana giden kısmı gördü. Dar gözüküyordu ve bu jisung un işine gelirdi . Wanka lar oldukça uzun boylu beyaz kürklü yaratıklardı, bu kısma doğacaklarını düşünmüyordu. 
Minho ile dar yerden neredeyse sürünerek geçti. Etrafına hızlıca baktı ve bir yaşam belirtisi görmeyince minho yüz yere oturttu. Durumunu kontrol etmesi gerekiyordu.

Hızlı bir şekilde üstündeki kara dayanıklı kıyafeti çıkarmaya başladı. Wa ne kadar itiraz etsede içine bir kaç kat daha kıyafet giymişti, şimdi onları çıkarıp minho için sargı bezi yapabilirdi. Öyle de yaptı, çıkardığı parçayı sessizce bir Kaş parçaya böldü ve minho nun vücuduna sarmaya başladı. Kanamayı durdurabilirse en azından yaşama şansı artardı.

Minho gidip gelen bilinci ile bir şeyler fısıldadı ancak jisung anlayamadı. Etrafı taramaya devam etti. Nasıl çıkacaklarını bulması gerekiyordu. O anda gözüne bir şey çarptı. Bu buzların arasında zeminde olan bir yarıktı. Dikkatlice baktığında o yerde akışkanlık olduğunu söyleyebilirdi.
Minho yu hafif hareketlerle kaldırdı ve oraya doğru yürümeye başladı. Suyu minho nun yaralarını temizlemek için kullanabilirdi.

Kaynağın yanına geldiğinde bir grup wankanın onlara doğru koşarak geldiğini fark etti. Bir anlık şok ile ayağı kaydı ve ikisi de suya düştüler. Jisung bilinci kapandığında bile minho yu düşünüyordu.

Lost Stars // MinsungWhere stories live. Discover now