28. Bölüm

110 86 4
                                    


Multi: Erdem ;))

İi okumalar hepinize canlarım

...

"Hey! Hey! Hey! Ne bu gürültü böyle? Sınıfa mı girdim dingonun ahırına mı belli değil!" diyerek içeri girdi Arzu Hoca. Kitaplarını masaya bırakıp sandalyeye oturdu. Biz o sınıfa girer girmez suspus olmuştuk zaten.

"Az kaldı da biticek sonunda!" diye mırıldandı baygın bir şekilde. Ayağa kalkıp kendi tarafındaki camı açtı ve "Şu camları açar mısınız?" dedi bizlere. Yanımda oturan Ersin dahil cam kenarında oturanlar camları tek tek açtılar.

"Hocam, zaten tatile giriyor okul, bir de siz yaramıza tuz basmayın!" diyip yalandan ağlamaya başladı Ali. Bu hâline bir kaçımız gizli gizli gülerken hoca da nutuğunu çekti tabi, "Ee ne güzel! Hem siz bizden, hem biz sizden kurtulacağız!"

"Aşk olsun hocam! Hiç mi sevmediniz bizi!" dediğinde Ali, duvar kenarı sırasında oturan Yunus'tan, hiç kimsenin beklemediği bir ses geldi.

"Sevmedim deme bana bana! Elde avuçta yok, kalpte yaralar var!" Hepimiz bir olup şarkıyı söylediğimiz sırada hoca elini sıraya vurup bizleri susturmaya çalıştı.

"İşte bundan bahsediyorum! Okulun en yaramaz sınıfısınız daha şimdiden!"

Hoca bağırdığında herkes yavaş yavaş sessiz olmaya başladı.

"Defterleri çıkarın!" diyip akıllı tahtayı açtığı sırada hepimiz oflamıştık. Ne olurdu yazı yazmasaydık?

...

Son ders... Bugün neden bu kadar iğrenç geçmişti? Gerçekten kendimi çok kötü hissediyordum. Sebebini ise hiçbir şekilde bilmiyorum.

Bugün bir eksik var. Herkes var ama biri yok gibi. Bendeki eksik şey yok gibi... Etrafıma baktığımda göremiyordum o eksik şeyi.

"Karan!" demesiyle Elif'in, düşüncelerimden sıyrıldım.

"Ha?" diyip kafamı sıramdan kaldırdım.

"Ali çağırıyor! Herkes koridorda toplansın dedi."

"Sebep?"

"Ne bilim? Herhalde gene okul çıkışı için bir şeyler ayarlayacak."

"Anladım... Hadi gidelim o zaman!" diyip ayaklandım ve Elif'in yanına gittim. Sınıf kapısının önündeydi hemen.

Ali'lerin yanına gidecekken Elif'in bir anda kolumu tutup durdurması, beklediğim bir şey değildi.

Yüzüne şaşkınlıkla bakıp "Kanka? Hayırdır?" diye sordum.

"Hayıra bayırdır! Asıl sana hayırdır!? Bütün gün suratın asık, kimseyle konuşmuyorsun... Dalgın dalgın yürüyorsun... Divaneler gibisin aynı!"

Söyledikleriyle şok olmuş yüzüne bakıyordum mal mal.

"Hiçbir şey yemiyor, içmiyorsun. Dersi zaten dinlemiyorsun hiçbir şekilde! Suratımıza bakmıyorsun! Bizim Karan'ımız bu değil!"

Karan'ım...

Tiz çıkan sesimle konuşmaya başladım, "Yani... Elif, ben bir şey diyeceğim ya..."

"Söyle Karan! Söyle canımın içi. Bu arada ben de bir şey söyleyeceğim."

"Sen ne söyleyeceksin?" diye sordum meraklı çıkan sesimle.

Karam /|\  Yarı TextingWhere stories live. Discover now