2

399 40 3
                                    

"O çok güzel hyung."

"Öyle mi?"

"Evet."

"Ama öyle söylersen kıskanırım."

"Neden ki? Sen ondan daha güzelsin."

"..."

"Yanakların kızardı. Ateşin mi var?"

"Yok bir şey Tae."

"Tamam."

                                                                           ***

"Kolun morarmış."

"Ah b-bu önemli bir şey değil hyung." Minik çocuğun kolunu kendine çekti Yoongi. Koca bir morluk vardı miniğinin kolunda. 'Kesin çok acımıştır' diye düşündü Yoongi. O kıyamazdı ki kendinden yaşça küçük bu çocuğa. Dayanamazdı onun acı çekmesine. Düşünceleri onun sinirlerini bozmak ister gibi hücum ediyorlardı beynine. 'Ağlamıştır da.'  Göz yaşı mı? Miniğinin ağladığını düşünmek onun gözlerini doldurmaya yetiyordu. Kesinlikle Kim Taehyung, Min Yoongi'nin zaafıydı. 

"Nasıl oldu bu?"

"Şey annem ve babam kavga ediyordu. Babam anlık bir sinirle televizyonu devirdi. Bende televizyonun arkasındaydım. Onların kavgasından korkmuştum sadece o yüzden oraya saklanmıştım. Benim suçum endişelenme hyung."

"Bunun neresi senin suçun!" Yoongi vücuduna yayılan sinir dalgalarını hissediyordu. Nasıl olur da evde minik bir çocuk varken onu umursamadan kavga edebilirlerdi. Gerçi Yoongi de biliyordu ki Taehyung'un ailesi hiçbir zaman onu önemsemezlerdi. Aklı almıyordu Yoongi'nin. Ne olursa olsun gözlerindeki ışıltı hiç solmayan bu oğlanı nasıl umursamazlardı. Yoongi'ye göre çok güzel bir oğlandı Taehyung. Daha 10 yaşında olmasına rağmen şunu söyleyebilirdi ki Taehyung gibi bir oğulları olduğu için tanrının her günü ona şükretmeliydiler.

"Ağlama hyung."

"Ağlamıyorum."

"Ağlıyorsun."

"Ağlıyorum."

"Sarıl bana."

-Taegiyle kalın-

Bird -Taegi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin