Sevgi Harekâtı Bölüm-4

388 29 6
                                    

Başarısızlıklarla dolu 1 haftayı geride bıraktım. Özellikle kapı olayından sonra Sevgi'nin yüzüne bakamaz oldum. Ondan özür dilemek için fırsat kollasamda bütün bir hafta boyunca tek bir şansım bile olmadı. Onu seviyorum, çok ama çok seviyorum, nefesini, gülüşünü, bakışını, kıvırcık uzun saçlarını. Ben onun düşüncelerimdeki haline aşığım. Onu bırakmak, ondan vazgeçmek kesinlikle kabul edebileceğim bir şey değil. Ve yapamazdımda. Ondan vazgeçemem ben. Ne bugün nede yarın.Benim tek geleceğim herşeyim olan Sevgim...

Bu sefer eminim, haftasonunun gelmesiyle beraber Sevgi'den özür dileyebilecektim. Bu yüzden de her zaman yaptığım gibi bütün hafta sonu boyunca peşinden ayrılmayacaktım. Cumartesi sabahı Ezgi'den aldığım mesajla bugünün planını yapmıştım. Ezgi Sümüklü Hatice'den Sevgi'nin bu akşam Buse'lere gideceğini öğrenmişti ve bana anında mesaj atmıştı. Ezgi olmasa ben ne yapardım kim bilir. Bu arada Ezgi'ye dedikoducu dediğim kulağına gitmişti ve yaklaşık iki gün benimle konuşmamıştı. Büyük çabalarım sonucunda da barıştık tabi.

Saat 20.00'de Sevgi evden çıkmıştı. Arkasından yürüyerek onu takip etmeye başladım. Bu her zaman ki durum biliyorsunuz zaten. Yolda Sevgi'yi bir kaç kere kaybetsemde Buse'lerin evine kadar gelebilmiştim.( Sevgi'yi kaybetmemin nedeni de yoldaki ısırma isteğiyle dolu olan köpeklerle karşılaşmamdı. Lanet olasıca köpekler popomu ısırmak için zaman kolluyor gibiydiler. Her neyseki bir şey olmadan sağ salim gelebilmiştim)

Yaklaşık iki saat boyunca Buselerin evinin çaprazında kalan durakta oturdum. Can sıkıntısı yüzünden Hüseyin'i arıyordum, açtığı zamanda yüzüne kapatıyordum. Muhtemelen yaptığım bu şeyden dolayı ondan dayak yiyecektim ama nedense hoşuma gidiyordu. Yoldan bir kaç kız dışında geçen olmadı. Sanki bir korku filminin içindeydim. En kötüsüde şu ki korku filmlerinde her zaman ilk önce şişman ve gözlüklüler ölür, ben bu iki özelliğide taşıdığım için bu fikri aklımdan atıp güzel şeyler düşünmeye başladım. Ama bir sorun vardı ki Sevgi'den nasıl özür dileyeceğimi bilmiyordum. Muhtemelen içimden gelen her şeyi öylesine ağzımdan savuracaktım, tek çarem buydu zaten.

Tam bu sırada Buse'lerin evinden Sevgi'nin çıktığını fark ettim. Ellerimi birbirine kavuşturup aklımdan giriş cümleleri üretmeyi çalışıyordum. Sevgi ilk sokağı dönmüştü, tam istediğim an işte, yalnızdı ve benim kendime olan güvenim tam zirvedeydi. Yüzümdeki belirsiz gülümsemeyle Sevgi'ye doğru yaklaştım.

Tam bu sırada mahallenin iki psikopat kardeşi olan Halit ve Sacit, Sevgi'nin karşısına çıktı. İkiside sarhoş gibiydi, bunu sağa sola yalpalanmalarından ve ağızlardan yere düşen salyalardan anlayabiliyordum. İçimdeki öfke bedenimi sarmıştı. Sevgi'ye doğru yaklaşmaya başlamışlardı, Sevgi'de korkarak geriye doğru çekiliyordu. İşte tam o anda öfkem mantığımdan sıyrılarak bütün vücudumu ele geçirmişti.

Hızla koşarak tam bir Jackie Chan edasıyla uçan tekme atmak istemiştim. Hızlı koşmuştum evet, uçmuştumda ayrıca, ama yanlış yaptığım bir şey vardı oda Halit'in göğüsüne nişan almışken uçan tekmemin kafasına doğru gelmesiydi. Halit aldığı darbeden dolayı yere paralel olarak uzanmıştı. Sacit'in ağzı açık, bana bakıyor, Sevgi ise durumu daha idrak bile edememişti.

Uçarken ki çirkin görüntüm Sevgi'yi oldukça korkutmuştu sanırım. Göz bebekleri o kadar fazla büyümüştüki, korkmamak elde değildi, o yüzden gözlerimi ondan kaçırıp, Halite doğru baktım. Halit sersemlemiş sekilde ayağa kalkmıştı bile, eliyle Sacit'i yoklayıp bulmaya çalıştı, hem sarhoş olması hemde kafasına attığım uçan tekmeden dolayı bayağa bir sarsılmıştı. Halit ile Sacit arkalarına bakmadan sallana sallana yürüyüp sokağın sonunda gözden kayboldular.

Sevgi'den bir şey soylemesini beklemeden söze atıldım.

- Şey Sevgi sen iyimisin ?

- Evet, evet iyiyim. Sen daha demin ne yaptığının farkındamısın ?

- Ne yaptım ki ?

- Beni kurtardın işte, sana borçlu kalmak istediğim en son şey olurdu.

- Bana borçlu falan değilsin, sana yaşattıklarımdan sonra bana borçlu olman imkansız zaten, bak Sevgi yaptığım hiç bir şey de bi kasıt yoktu. Sana zarar vermek, seni incitmek hayatta isteyeceğim en son şey olurdu. Geçmişte sana yaşattığım her şey için özür dilerim. Senden gerçekten özür dilerim.

Sevgi'nin yüzündeki belirsiz gülümseme kalbimi ısıtmaya yetmişti. Gözlerinin içine bakıyordum, ne söyleyeceğini gerçekten çok merak ediyordum, tam o sırada Sevgi bana doğru yaklaştı ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Kalbim saatte 300 kilometre hızla giden bir araba gibi hızlı hızlı atıyordu. Ağzım kulaklarımda donmuş bir haldeydim. Arkamdan yürüyüp giden Sevgi'nin son sözleri hala aklımda

'''Eğer beni seviyorsan, bana sevgini kanıtla...'''

Kanıtlamayanı sümüklü Hatice öpsün bee ......

Güzel Kız Çirkin ErkekTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang