part 2 - heartbreaker.

3.1K 214 19
                                    

-JIYONG-

(Mayıs 2013)

"Ben… Senden hoşlanıyorum Jiyong."

Ne diyeceğimi bilemez halde karşımda duran çalışana baktım. 'Çalışan' Hah… Böyle düşünmem hoş değildi belki ama o benim için sadece bir çalışandan ibaretti.

"Noona…" diye geveledim. Bir süre durup uygun kelimeler düşünmeye çalışarak "Seni kırmak istemem ama ben…" diyip duraksadım. "Ben şirket içinden biriyle çıkmam." dedim en sonunda.

Karşımda utanç içinde kızardığını ve kendine kızdığını hissedebiliyordum.

"Ah şey… Ben… Ö-özür dilerim. Tam bir aptalım. Bunu hiç demedim varsay." dedi ve aceleyle yanımdan ayrıldı.

"Noona!" diye arkasından seslensem de duymadı. Ya da duymamazlıktan geldi. Arkasından bakarken kendi kendime sırıtışıma engel olamadım. Yani tamam kalbimi başka birine vermiş olabilirim ancak birisi tarafından sevilmek hoştu. Özellikle Dara noona gibi birisi tarafından. Ancak hislerine karşılık alamamanın onu üzdüğünün farkındaydım. Uzun süredir benden hoşlandığını düşünüyordum zaten ancak bana gelip itiraf edeceğini hiç düşünmemiştim. Her ne kadar kırılmasını istemesem de mecburen kırılacaktı. Çünkü benim kalbim başkasına ait olduğu sürece onun kalbi kırılmaya mahkumdu…

(Günümüz)

Jiyong aklına gelen anıyı başından atmak istercesine kafasını salladı. Ancak aklından atsa bile kalbinden atamayacağını biliyordu. O an… Sandara'nın hislerini itiraf ettiği o ilk ve en özel an… O ana dönebilmek için nelerini vermezdi. O an, zamanında önem vermediği, bir daha üzerinde düşünmediği o an, şimdi her gün aklına ve rüyalarına girer olmuştu.

"Senden hoşlanıyorum Jiyong."

Bu sözleri duyduğu anda "Bende senden hoşlanıyorum noona" demeliydi. Onu kollarının arasında sıkıca sarmalı ve gitmesine izin vermemeliydi. Ancak o tam tersini yapıp onu geri çevirmişti. Onun hislerine önem vermeyip sadece kendini düşünmüştü ve çok yanılmıştı. Kalbini dinlediğini zannetmişti ancak onun yerine basit bir hevesin peşinde koştuğunu yıllar sonra idrak edebilmişti. Yıllar sonra gelen farkındalık artık Sandara'yı geri döndürmek için çok geçti. Her şey için çok geçti…

▲▲▲

"Senden hoşlanıyorum Jiyong"

Nefesini tutmuş ondan gelecek cevabı bekliyordu. "Noona…" diyip duraksamıştı sevdiği. "Ben aynı şirketten biriyle çıkmam" demişti.

O an Sandara yerin dibine girmek ve orada kaybolup gitmek istemişti. Nasıl da aptaldı. Jiyong'un onu sevebileceğini nasıl düşünmüştü? JiYong ona yakın davrandı diye nasıl hemen onun saygısını ilgiye çevirmişti kendi aklında?

"Ben… Ö-özür dilerim. Tam bir aptalım. Bunu hiç demedim varsay." diyip hızla arkasını dönüp kaçmıştı. Jiyong'un arkasından "Noona" diye seslendiğini duymuştu ancak duymamazlıktan gelerek hızla yürümeye devam etmişti. Kendini boş asansöre attığında gözyaşlarına engel olmayıp ağlamaya başlamıştı. Kendi salaklığına ağlıyordu. Çünkü içten içe Jiyong'un ona karşı hisleri olmadığını biliyordu. Bu yüzden reddedilmek bu kadar yakmamıştı canını. Onun canını yakan içindeki umuttu. O umuda kanacak kadar aptal olmasıydı…

Sandara aklına gelen anıyı unutmak istercesine gözlerini kapatıp başını salladı. "Düşünmeyeceğim" diye mırıldandı kendi kendine. "Geçmişi düşünmeyeceğim."

O sırada çalan telefonu düşünmesine engel olmak için iyi bir anı yakalamıştı. Telefonunu kimin aradığına bakmadan açtı. "Alo?"

"Bayan Park?"

b l a c k » daragon ✓Where stories live. Discover now