8

824 49 13
                                    

Jın 👣👣

"Pardon Coffee Frappuccino alabilir miyim?" Hızla sipariş isimleri alırken bana ulaşan tanıdık sese kafamı çevirdim.

"Namjoon?"

"Aa, jın. N'aber?" Dedi tebessüm ederek.

"İyi. Kahveni hazırlıyorum hemen."

"Burası senin mi? Genelde gelirim ama seni hiç görmedim."

"Evet benim. İşletmesine yeni geçtim." Kahvesine buzları da ekleyip servis ettim.

"Eline sağlık." Cebinden ücretini çıkarıp masaya koyduğunda geri ittirdim.

"Bu sefer benden olsun." Dedim.

"Hayır. Hayrına mı dağıtıyorsun kahveleri?" Diye çıkıştı bana.

"Lütfen bu seferlik benden olsun."

"Tek bir şartla kabul ederim." Dedi, neydi ki şartı?

"Nedir?"

"Bidahaki kahveleri ben sana ırmarlayacağım." Küçük kaçamak bir gülüş attım.

"Tamam olur."

"Bana LİNE hesabını verde seni ekleyeyim." Dedi, telefonumu ona uzatıp beni eklenmesini bekledim.

🖤

Tın tın odama dönüyordum. Büyük ihtimal yine taehyung ile kavga edecektik ve benim buna bu gece ayıracak zamanım yoktu.

Odanın anahtarını çevirip içeri girdiğimde taehyung yatağın üzerinde öylece oturuyordu. Sesizce içeri geçip pijamalarımı giydim.

Sesizce yatağın içine girip kendimi müziğe verdim.

"Bu gece... Benimle konuşmayacak mısın?" Taehyung un sesi çıkmak ile çıkmamak arasında sesizce geçip gidiyordu.

"Eğer seninle konuşursam bu konuşma kavgaya gidecek ve ben bu sefer bunu istemiyorum."

"Jungkook sabah söyle-" İkimizinde telefonuna aynı anda bildirim gelince susup telefonlarımıza baktık.

0543 ********

Selam killer. Ne kadar güzel gömüyordunuz o kızı. Sesiz sakin... Birinin hayatını bitirmek için fazla sakinsiniz hayırdır? Yoksa her gün birini mi öldürüyorsunuz?

Titreyen parmaklarımla ekrana bomboş bakıyordum.

"B-bu ne demek?" Sesim titreyerek çıkmıştı.

"Aynı mesaj sanada mı geldi?" Aynı mesaj taehyung a da gitmişti hatta büyük ihtimal yedimizede gitmişti.

"Taehyung... Biz bittik." Korku ilk defa bedenimi böyle kavuruyordu. Sanki ele geçirmişti.

"Diğerlerini buraya çağıralım." Taehyung olması gerektiğinden sakindi.

Telefonunu çıkarıp arayacağı anda kapı çaldı

"Polis mi geldi." Korku dolu gözlerle her yere bakıyordum.

"Jungkook sakin ol. Abin gelmiştir oda burada." Gidip kapıyı açtığında beşi kapının önünde duruyordu.

"Geçin de konuşalım"

"Aynı mesajlar sizede geldi değil mi?" dedi j-hope.

"Evet." dedi taehyung.

"Ne yapacağız?" Dedi namjoon.

"Mesaj atan kişi ile konuşmaya çalışalım" Diye bir fikir sundu j-hope.

"O zaman suçu üstlenmiş oluruz" Dedi suga.

"Bizi suçladığına göre zaten elinde deliler vardır." Dedi jın. Ben ise korkuyla tırnaklarımı kemiriyordum ve sakince kapımda bekleyen panik atağın gelişini bekliyordum.

"Jungkook! Sakin ol. Panik atağın tutacak." Dedi j-hope.

"Panik atağı mı var?" Dedi taehyung. Sakince nefes almaya çalışsam da olmuyordu.

"Jungkook sakin ol. Gel bi hava alalım ister misin?" j-hope benim için fazla endişeleniyordu.

"Siz konuşmaya devam edin ben götürürüm onu."Taehyung koluma girip beni dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Adımlarımı ona uydurup takip ettim. Yurdun bahçesine indiğimizde beni bir ağacın altına oturttu.

" Sorun yok jungkook. Sadece bir mesaj hallederiz merak etme. "

" Sen niye bu kadar sakinsin taehyung? Korkuyorum ben biz katil olduk ya. Birini öldürdük"

"Şştt sus. Biri duyacak." Nefes almakta daha fazla zorlanıyordum.

Taehyung telefonunu ve kulaklığını çıkarıp benim kulağıma taktı. Herhangi bir şarkı açıp gözlerimi yumdu. Şarkının ritmi her yükseldiğinde nefes almam daha kolaylaşıyordu.

KillerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin