eight

4K 495 39
                                    

sekiz



Jisung

Derince bir nefes verip taksiden indim. Yol sandığımdan daha kısa sürmüştü. Ya da ben düşüncelerimde boğulduğum için bana kısa gelmişti.

Daha fazla öylece durmayıp kapıya doğru ilerledim. Güvenlikle göz göze geldiğimizde beni biliyor olmalıydı ki hiçbir şey demeden direkt kapıyı açtırmıştı.

Önümdeki uzun taşlı yolda yürürken bir yandan da etrafımı inceliyordum ama pek bir farklılık yoktu. Hemen hemen her şey aynıydı. Ne gibi bir değişiklik bekliyordum ki zaten?

Kapının önüne geldiğimde yavaşça kapıya vurdum. Gerçekten bunu yapmak istemiyordum. Hemen şu an buradan kaçmak istiyordum. Pılımı pırtımı toplayıp yurtdışına kaçabilirdim. Evet, bu fikir şu an bulunduğum durumdan daha mantıklıydı.

Birkaç dakika öylece bekledikten sonra kapıyı benden yaşça büyük bir kadın açmıştı. Kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sanırım ben gittikten sonra evde değişen tek şey çalışanlar olmuştu.

İçeriye girdiğimde salondan çıkıp bana doğru yürüyen annemi gördüm. Hâlâ aynıydı, şaşırmamıştım.

"Hoş geldin oğlum." Yanıma gelerek sarıldı. Ben ise bir şey yapmadan öylece durdum. Ona cevap da vermedim. Gerek yoktu çünkü.

Geri çekilip kısa bir süre gözlerimin içine baktı. Ne düşündüğünü bilmiyordum. "İçeri geçelim hadi." Elini omzuma koyup yürümeye başladı.

Salona geçip oturduğumuz da ise hiç beklemeden "Ne anlatacaksan anlat hemen. Gideceğim." dedim.

"Hemen mi? Daha şimdi oturduk. Hem baban da gelmedi daha."

Tek kaşımı kaldırıp ona ciddi misin sen bakışı atmıştım. Ama bunu anlayabilecek kadar beni tanımıyordu. "Sence onu görmek istiyor muyum? Ya hemen anlatırsın, ya da giderim. Seçim senin."

Gözlerini etrafta gezdirip yerinde kıpırdandı. "Anlatacağım ama hemen cevap vermeyecek, düşüneceksin. Tamam mı?"

Başımı onaylarcasına salladım.

"Tamam mı diye sordum?"

Onaylamıştım işte ne diye dememi istiyordu?

"Tamam."

"Bak oğlum, bu hikaye çok eskiye dayanıyor. Ama seni sıkmamak için kısaca anlatacağım."

"Bence de öyle yapmalısın."

-

Sanırım saatlerdir deniz kenarında öylece oturuyordum. Zaten tüm hayatım böyle geçmişti. Hep hiçbir şey yapmadan öylece duruyordum.

Aklımda sürekli annemin anlattıkları dönüyordu. Neden ben sorusuna bir cevap arıyordum ama yoktu. Onca zamandır bana gelince anlatacağım dediği şey oldukça mantıksız ve basit bir şeydi. Sanırım beni buraya getirmesinin nedeni olanları atmak değil, geldiğim gibi nikah masasına oturtmaktı.

Başımı iki yana salladım. Öyle bir şey olmayacaktı.

Havanın soğumaya başladığını anladığımda yerden çantamı alıp ayağa kalktım. Şimdi nereye gideceğim hakkında bir fikrim yoktu. Otele gitsem rahat edemeyecektim. En iyi seçeneğim uzun süredir konuşmadığım Felix'ti.

Felix'le lise zamanı tanışmış ve oldukça yakın olmuştuk fakat ben şehirden ayrılınca iletişimimiz ister istemez kopmuştu. Neyseki telefon numarası halen duruyordu.

Daha fazla oyalanmamak adına telefonumu çıkarıp Felix'i aradım. O sırada ise yoldan geçen taksiye durması için el sallıyordum.

"Alo?"

Taksiye binip kapıyı kapattım.

"Felix, evinin adresini söyler misin?" Taksici arabayı sürmeye başlarken bir yanda da dikiz aynasından bana bakıyordu.

"Ne alaka? Ne oluyor?"

Oflayıp "Felix söyleyebilir misin hemen?" dedim ve ekledim. "...Lütfen."

Felix uzatmadan adresi söylediğinde bende taksici abiye söylemiştim. Böylece bakışlarını üzerimden çekebilmişti.

-

iki gün olmus bolum atmayali

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


iki gün olmus bolum atmayali.. gecis bolumu gibi bir sey oldu...

bu arada ben hala jisung ve minho'yu nasil tekrar karsilastiracagimi bilmiyorum HDKAHDOSURWODH ficle alakali cogu seyi bilmiyorum su an aklima ne gelirse yaziyorum direkt mantiksiz bir yerler olacaktir muhakkak affedin

SON OLARAK SEUNGMİN'İM RECORD ATTİ MUTLUYUM

together | minsungWhere stories live. Discover now