7-Atıfet

1.4K 129 143
                                    

Atıfet: Bir sebebi bulunmadan duyulan sevgi.

Medya: Sarah Blasko All I Want

1k okunma olmuşuzzz. Duygusal bir anayım şu an.

Bakar körün hataları yokmuş gibi şey edersiniz siz zaten. Öptüm🌈

Yine aynı kliniğin önündeydim. Bu defa yalnız değil, ablamla birlikte gelmiştim. Ablamın neden gelmek istediğini bilmiyordum ama iyiki gelmişti.

Bir şeyler anlatmanın bana iyi geleceğini düşündüğü için buraya göndermişti ama tam aksine sürekli geçmişimi düşünmeye başlamıştım.

Ablamın "Hadi bebeğim girelim." demesiyle kliniğin önünde öylece dikildiğimi anladım. Kafamı sallayıp içeriye girdiğimde, adının Fatma olduğunu öğrendiğim kadın yine içtenlikle gülümsüyordu.

Gülümsemesine karşılık verip kendim gidebileceğimi söyledim. Ablam, Fatma hanımla sohbet etmeye başladı, sanırım birbirlerini tanıyorlardı.

Kapıya tıklayıp gel komutunu duyunca içeriye girdim. Mert bey ayağa kalkıp gülümseyerek bana bakıyordu. Ben de hafif bir tebessüm sunup her zaman oturduğum koltuğu bu defa es geçtim. Yönü cama dönük koltuğa yerleşip gökyüzüne çevirdim bakışlarımı.

Bugün anlamadığım bir şekilde fazla depresiftim. Mert beyin konuşmasına fırsat tanımadan "Normal mi?" diye sordum.

Sessiz geçen bir süre sonra Mert bey "Ne normal mi Barın?" diye yanıtladı.

"Ablam beni buraya iyileşmem için getiriyor ama ben iyileşmenin tam tersi sürekli geçmişimi düşünüyorum. Bu bana daha iyi hissetirmiyor. Tam aksine, yaşadıklarımı tekrar tekrar yaşıyormuşum gibi hissettiriyor." dedim.

"Bazı yaraların iyileşmesi için kanaması gerekir, senin de kanaman gerek Barın." dedi.

Başkası olsa edebi edebi konuşma derdim ama psikoloğunuz olunca söyleyemiyorsunuz işte.

Mert bey konuşmayacağımı anlamış olacak ki "Bugün farklı bir şeylerden konuşalım mı?" diye sordu.

Gözlerimi gökyüzünden çekip Mert beye çevirdim. Kesinlikle yakışıklı bir adamdı. Kemikli çenesi, dolgun dudakları, iri ela gözlerini perdeleyen uzun kirpikleri, ne açık ne koyu teni, siyaha kaçan kumral saçları ve iri cüssesi ile kesinlikle yakışıklı bir adamdı.

Adamı süzmeyi bırakıp "Ne gibi şeyler?" diye sordum.

"Doğduğun evden bahsetmek ister misin, çocukluğundan?" diye sordu.

Gerilip rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım.  Gözlerimi odanın içinde dolaştırıp "Hatırlamıyorum." dedim.

Mert bey "Hatırladığın kadarını anlat ya da sana anlatılanı." diye devam etti. Anladığım kadarıyla yine kaçışım yoktu. En iyisi bir an önce anlatıp kurtulmaktı. Hem kanadıkça iyileşecek diyordu, belki işe yarardı.

"Gaziantep'te gecekondu mahallesinde yaşayan bir ailenin üçüncü ve son çocuğuydum. Ben doğduğumda 10 yaşında bir oğulları ve 5 yaşında bir kızları varmış. Isteyerek yapmamışlar beni ama günah diye aldırmamışlar. Hiç günahları yokmuş gibi." deyip güldüm.

Mert bey "Bazı insanlar bebekliklerinden birkaç sahne hatırlar, sen de hatırlıyor musun?" diye sordu.

Gülümsedim. Çünkü hatırladığım tek bir sahne vardı. Tüm bebekliğim öyle geçmiş gibi geliyordu.

DİLHUN (GAY)Where stories live. Discover now