yirmi üç

5.7K 526 588
                                    

felix, eliyle barmene bir bardak daha doldurması için işaret etti.
içtiği kaçıncı bardak oldugunu bile unutmuştu. elindeki küçük bardağı masaya vururcasına bıraktı. saçlarını dağıtıp, yüzünü sıvazladı.
delirecek gibiydi.

flashback

"hyung, seojoong burada."

"ne?!"

"burada diyorum işte."

"görmemiş gibi yap, baksana haline belli ki sarhoş."

"ben felix'i de alıp, gideceğim buradan."

"hyunjin nereye dur bir dakika. kime diyorum!"

hyunjin chan'ı dinlememiş, hızla felix'in yanına gitmişti. felix'i bileğinden tutup,

"bebeğim bir an önce gitmemiz gerekiyor?"

"noluyor hyunjin, nerey-"

"bak sen kim varmış burada."

felix onların yanına gelen yabancıya bakıyordu. yanlarına gelen uzun boylu erkek ise doğrudan hyunjin'e.

"hyunjin, bu kim?"

"açıklayacağım, ama daha sonra hadi gidelim lütfen."

"sen hep böyleydin biliyor musun?
işler istediğin gibi gitmediğinde hemen yok ol, senin olayın bu."

"seojoong kes sesini."

"susmaycağım, asıl sen susacaksın ve beni dinleyeceksin.
sen hep beni suçladın ama bence bana bir özür borçlusun."

"hyunjin gidebilir miyiz?"

felix sakinliğini korumaya çalışıyordu ve bu onun için gerçekten zordu. çok zordu.

seojoong felix'e doğru yürüyüp onu yakalarından tuttu.

"sen hep böyle çoluk çocukla takıl zaten."

hyunjin seojoong'u felix'in yanından uzaklaştırdı. "saçmalama." diye bağırdı.

ardından tekrar felix'i elinden tutup çıkışa doğru sürükledi.

flashback end

"sen beni bir kere aptal yerine koydun ya. bir yıllık ilişkini benden sakladın.
zaten kulüpte herkesle birlikte öğrendik.
oh! yani ben neyim senin hayatında bilmiyorum."

felix hyunjin'e bağırdıktan sonra
az önce bıraktığı içki şişesini tekrardan aldı.

"ya özellikle bir şey saklamadım senden. bitmiş gitmiş neden anlatayım. ona rağmen söyleyecektim ama nasıl anlatacağımı bilemedim."

"bitmiş hali ha bu? yani bu bitmiş hali.
tanrıya şükür seojoong şöhret olmuş da bitmiş. yani bitmeseymiş daha neler olacakmış acaba. o aptal röportaja taktın mesela."

hyunjin hışımla elindeki sigaryı kültablasına bastırdı ardından koltuktan kalkıp felixe doğru yürüdü.

"şu röportaj mevzusunu anlamadığına inanamıyorum senin ya. seojoong'u da anlatmadım çünkü bitti. bitti, geçti. bitti anladın mı?"

felix mutfaktan elinde bir bardak ve bir içkiyle daha çıktı, masanın başına oturmadan konuşmaya başladı.

"seojoong çok haklı biliyor musun?
seojoong o kadar haklı ki.
sen bir korkaksın.
senin yani yanındaki insanın yükselmesine falan tahammülün-"

felix hafiften sarhoş olduğu için kelimeleri toplayamıyor, yalpalıyordu.

hyunjin de o sırada tekrardan sigara yakmıştı çakmağı masaya vurup,

"felix saçmalıyorsun, bence pişman olacağın şeyler söyleme.
bu halde konuşmak istemiyorum ya."

felix elinde içki dolu bardakla kalkıp hyunjin'e doğru yürüdü.

"ya neyi söylemeyeceğim ya,
neyi söylemeyeceğim?
röportaja gitmemi de bu yüzden istemedin zaten.
ya seojoong'la yaşadığın şeylerin acısını daha ne kadar benden çıkartacaksın.
şu halimize bak ya!"

"felix sen bu haldeyken seninle konuşmak istemiyorum, anladın mı?"

felix'in gözünden bir damla daha düştü.

"ya ne var halimde ya ne var!"
ne oldu beğenmedin mi?
çok mu iddialı buldun?"

felix hyunjin'i yakasından tutup çekiştirdi.

"ben nereye gittim bugün biliyor musun? ha?
röportaja"

"ya."

"tuttuğu yakayı fırlatırcasına bırakıp tekrardan yalpalayarak sandalyeye oturdu."

"bana inat gittin, değil mi?
dışarı çıkıyorum derken de yalan söyledin.
bravo sana felix, iyi bok yedin.
ne halin varsa gör.
başına gelecek her şeyi hak ediyorsun."

"ben seojoong değilim, beni o gibi kısıtlayamazsın.
ben seojoong değilim!"

"sen seojoong değilsin, öyle mi?
o ortalığa düştü sen düşmeyeceksin.
şu anda seojoong'dan hiçbir farkın yok."

felix hyunjin'e eliyle çıkması için bir işaret yaptı.

"siktir git hyunjin."

ardından elindeki içki bardağını hyunjin'e doğru firlattı.

"seni görmek falan istemiyorum,
git buradan."

hyunjin büyük salondan çıkıp gitti ardından da dış kapının kapısını çarptı.

"siktir git hyunjin!"

ardından çığlık atarcasına bağırdı.

"siktir git!"

gözyaşları artık daha da fazla akıyordu.

"senin ben yüzünü bile görmek istemiyorum bir daha, git."

içki şişesini alıp içmeden önce tekrar konuştu.

"bir daha asla görmek istemiyorum seni."

selammm
yedinci bölümden beri yazmak istediğim kavga sahnesini yazmış bulunmaktayım👏👏👏
izlediğim bir diziden ilham aldım diyebiliriz buna da.
okuduğunuz için teşekkürler
sizi seviyorum 💗💗
hatalarım varsa görmezden gelin lütfen kontrol edemedim 😣

bu arada finale az kaldı biliyo musunuz 🥺🥺🥺

œil | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin