bir

28.4K 1.5K 3.5K
                                    

arkadaşı karşısında ona heyecanlı heyecanlı başına gelenleri anlatırken, çilli olanın aklından geçenler ona hiç yardım etmiyor, aksine zorluk çıkartıyordu.

gözleri. gözleri çok güzel. sanki bugün daha bir parlak küreleri. gözünün altındaki o siyah nokta. bir kez öpebilsem keşke. dudakları. dudakları daha güzel. bugün de o kırmızı nemlendiriciyi sürmüş müdür acaba? nasıl tadı vardır ki dudaklarının? neye benziyordur? kiraz gibidir belki? evet evet kiraz. kesin kiraz gibidir
nolur ki birden atılıp öpse-

önünde sallanan elle defetti zihnindekileri.

-felix iyi misin daldın gittin?

gülümseyerek artı olarak da bir merakla sormuştu hyunjin.

-ay yok bir şey, dedin ya dalmışım devam et sen.

-neyse onu boşver de chan hyung'da toplanıyormuşuz bugün haberin var değil mi?

-hayır yoktu haberim, gruba mı yazmış?

başını sallayarak onayladı onu hyunjin bir taraftan önündeki tatlıyı yerken.

-bakmaya fırsatım olmadı.

dedi o da tatlısına çatal batırırken.
kafasını kaldırdığında ise ona bakan bir çift siyah küreyi fark etti ve ona doğru uzanan elleri. Daha doğrusu dudagına, dudagının kenarına.

"bak" dedi hyunjin elini çillinin dudagının kenarındaki kremaya götürürken.
"bulaştırmışsın yine her yerine"
kremayı aldı. bu sefer de kendi dudaklarına götürüp yaladı parmaklarındaki kremayı.

felix.
o, o şu an çok başka alemlerdeydi. ne yapacaktı, duyuluyor mudur ki kalbinin atışları?

teşekkür etti masanın yanında bulunan peçetelige uzanırken çilli olan.

"kalkalım mı artık?" diye sordu hyunjin.

"kalkalım, e sen ödersin hesabı"
dedi felix küçük bir kahkaha atarken.

"tabii canım öder hyunjin" dedi o da gülümseyerek.

"ben arabadayım bekliyorum seni."

arabaya dogru yürüdü kilidini açtı ve oturdu şöfor koltuğuna, çok vakit geçmeden de hyunjin gelmişti zaten.

"felix, kemer" dedi hyunjin kendi kemerini takarken.

felix'de hemen uzanıp taktı kemerini ve kendi evine dogru sürmeye başladı.

hyunjin'de öne dogru uzanıp, tuşa basarak bir şarkı açtı, beraber bagırarak şarkı söyleye söyleye eve geldiler. hyunjin önden indi ve kapının önüne gelerek çilli olanı beklemeye başladı. felix'de arabayı kilitleyerek geldi, kapıyı açtı hyunjin'in geçmesi için kenara geçti. hızlı adımlarla kendini koltuğa attı hyunjin.

"o kadar yorgunum ki" diye mızmızlandı sarı uzun saçlarını karıştırarak.

"felix" dedi.

"efendim" montunu asarken yanıtladı onu.

"uyuyalım mı?"

"e uyu hyunjin çık yukarı kata. hatta senin için perdeleri değiştirdim, belki karanlık olursa daha hızlı uykuya dalarsın diye" dedi felix neyden bahsettiğini anlamamıştı uzun olanın.

"teşekkür ederim felix ama beraber uyusak?" dedi bu sefer hyunjin.

felix şaşırmıştı. uyuyamazdı hyunjin. küçüklükten beri uyku problemlemi vardı. bu yüzden ne kadar heyecanlansa da kıramazdı onu.

œil | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin